Bölüm 7 - Mahzen

497 42 12
                                    

Uyandığımda bir mahzenin içindeydim. Burası da önceden götürüldüğüm yer gibi rutubetli ve pisti. Yavaşça dizlerimin üstüne kalkmaya çalışsam da tekrardan yere düştüm. Çok güçsüzdüm. Pes edip ölmek istiyordum artık. Daha fazla dayanamıyordum. Fakat bunu yapamazdım. Aklımda tek bir şey vardı. Kız kardeşimin hala sağ olma ihtimali... Bu ihtimali atlayamazdım. Beni hala ayakta tutan tek şey bu umuttu. Tekrardan dizlerimin üstüne kalkmayı denedim. Zar zor kalktım fakat içimdeki halsizliği hala hissedebiliyordum. Sırtımı soğuk duvara dayadım. Tam gözlerimi ovuştururken kollarımda garip simgelerin olduğunu fark ettim. Bunlar bir çeşit yazıya benziyordu. İç içe geçmiş, değişik simgelerden oluşan kırmızı yazılar. Ovalayarak çıkarmaya çalıştım fakat nafile. Sanki derime işlemişti yazılar. 

Yavaşça ayağa kalkmaya çalıştım ve başardım. Hala tam anlamıyla ayakta duramıyordum aslında. Duvara veriyordum kendimi. Bir gecede yaşadığım onca olaya bakılırsa, ayakta durmam bile bir mucizeydi bence.

Önce içinde olduğum odayı araştırmak için yarı-karanlık odanın içinde iki-üç kez turladım. Her tarafına iyice baktım. Gördüğüm tek şey hücre kapılarına benzer, demirden üretilmiş bir kapıydı. Kilit sadece dış taraftan vardı. Bu yüzden kilidi kırmayı bile deneyemedim. Kız kardeşimi düşünerek tıklattım kapıya bir umutla.

"Selin? Orada mısın?"

Gecenin getirdiği bir kaç ses haricinde bir ses yoktu etrafta fakat umutsuzluğa kapılmamalıydım. Kaybedecek bir tek şeyim kalmıştı, o da kardeşimdi. Onu da benden alırlarsa, kaybedecek hiç bir şeyim kalmazdı. Onu bulmalıydım. Kapıya daha şiddetli vurdum.

*Titrek ve hüzünlü bir ses tonu ile*

"Selin, lütfen orada olduğunu söyle bana. Yalvarırım, bir şey de."

Sonuç sıfır. Hala ses yoktu. Ayaklarımın üstüne çöktüm ve ağlamaya başladım.

-BİR KAÇ DAKİKA SONRA-

Dışarıda açılan bir kapı sesi duydum. İçeri birileri giriyordu. Kulağımı kapıya dayayarak kaç kişi olduğunu anlamaya çalıştım. Sadece bir kişi vardı. Arkadaşlarımın çoğu ölü, kalanlar da kayıp olduğuna göre bu kişi o yaratık olmalıydı.

"AÇ KAPIYI SENİ ADİ ŞEREFSİZ!" diye bağırdım.

"Ataberk?" diye titrek bir kız sesi geldi.

Sesinden hemen kim olduğunu tanımıştım. Ceren'di bu. Kayıp olan arkadaşlarımdan biriydi. Her ne kadar o an Selin'in sesine ihtiyaç duyuyor olsam da, Ceren'in sesi de rahatlattı beni.

"Ceren? Sen iyi misin? Ayrıca neden tek başınasın ve burada ne arıyorsun?!" diye sordum kapının ardından.

"Ben.. Bilemiyorum!" dedi Ceren.

"Vücudumu kontrol edemiyorum! Sadece bilincim yerinde, geri kalan hiç bir yerimi ben oynatamıyorum!"

Bu Önder'in ölümünden sonra bana olan şey ile aynıydı. Ceren, kendi iradesi dışında hareket ediyordu. Adeta bir kuklaymışcasına...

 "Merak etme buradan çıkacağız. Bana güvenmeni istiyorum."

"Nasıl?!" dedi Ceren hüzünlü bir ses tonu ile.

"Kapıyı açabileceğim bir şeyler görüyor musun orada?"

"Aaa.. EVET EVET! Kapının hemen dışında bir kol var. Sanırım ona ulaşabilirim!" dedi Ceren.

"Nasıl açmayı planlıyorsun? Kendini kontrol bile edemiyorsun?" 

"Ceren?"

"CEREN?"

"BENİ DUYUYOR MUSUN?!"

Ceren'den ses çıkmıyordu. İşin garip kısmı ölme imkanı da bulunmaması. En ufak ses çıkmadı ortada. Bu kadar sessiz bir ölüm olamaz. En sessiz ölümde bile yere düşünce yerden ses çıkardı. O bile çıkmadı. Sanki yer yarıldı içine girmişti.

Etrafımda fısıltılar duymaya başladım. Her yanımı sarmıştı bu fısıltılar. Ne dediklerini anlamıyordum fakat çok korkunçtu. Gittikçe artıyordu fısıltılar. Kafayı yemeye başlıyordum sanırım.

En sonunda aralarından birini anladım.

"Küçük bir insan arkadaşının sana yardım edebileceğini mi düşündün?"

Fısıltılar durmadan bu lafı tekrarlıyordu artık. 

"KİMSİN SEN?! YÜZÜNÜ GÖSTER BANA! CERENE NE YAPTIN?!"

Anlaşılmayan fısıltılar devam ediyordu. 

En sonunda sormam gereken asıl şeyi sordum.

"KIZ KARDEŞİM NEREDE?!"

Birden önümde bir silüet belirdi. Bu bir kız silüetiydi. Yavaş yavaş silüete yaklaştım ve önümdeki kız kardeşimdi. Gözleri açık bir şekilde ayakta duruyor ve bana bakıyordu. Başı hafif eğikti. 

"Selin?" 

Sadece bana bakmaya devam ediyordu. En ufak hareketlenme yoktu. Yavaş yavaş yanına gittim. Damarları siyahımsı gözüküyordu. Birden gözlerinin hareket ettiğini ve beni izlediğini farkettim. Ardından gözlerindeki korkuyu gördüm. Bir kaç damla göz yaşı düştü gözlerinden fakat hala hareket etmiyordu. O an anladım ne olduğunu. O da kontrol ediliyordu.

7.BÖLÜM SONU





Parti GecesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin