Gökyüzü, çok büyük bir şeydi. Dokunmak istseniz dokunamazdınız ama etrafınızı sarmış bir gölgeydi resmen. Neden dokunamazdık peki? Uzak olduğumuz için mi, yoksa yakın olduğumuz için mi, ya da olmadığı için mi? Gökyüzü bizim beynimizde kurgulanmış bir oyunun mekanıydı. Hayat da bizim yarattığımız bir oyun ve kurguydu. Bu oyunu istediğimiz kurguya göre hazırlar, sunar, düzenler ve satışa koyardık. Benim oyunum güzel sonlu bir oyun değildi. Ne ben masum bir karakterdim, ne de bu masumluğun doğrultusunda gerçekleştirebileceğim bir amacım vardı.
Ama kötü değildim, olmamıştım.
Sadece hayat denilen bu oyunun bir parçasıydım ve hazırladığım bu kurgudan dolayı acı çekiyordum.
Tanrı beni cezalandırıyor, acıyı iliklerime kadar hissetmem için elinden geleni yapıyordu.
Aynı şekilde bu acının en büyük nedenlerinden olan 1 sene önce hayatımın en büyük hatasını yapmıştım, ve hiçbir zaman pişman olmamıştım.
Bir insanın ölmesini istemiştim.
Hayatımı benden çalan o iğrenç bedenin toprağa karışmasını psikopatça izlemek istemiştim.
Anneme yaptıklarını onlara da yapmak istemiştim ve yapmıştım.
Aklımdaki hatıralar gözümün önünde karartı oluşturmaya başlamıştı bile."Şuan elimde ki silahın farkında olmalısın değil mi? Seni öldürmek istiyorum ve korkarım yapacağım adi. Annemin canını aldığın o gökyüzünün altındaki bu yerde, seni aynı silahla öldüreceğim. Bu silah canını alacak. Şimdi yalvarışlarını bana değil, Tanrıya sakla orospu çocuğu. Cehennem duyduğuma göre çok sıcakmış çünkü."
" Annen de senin gibiydi. Her şeyden habersiz ve masumdu. Ben ise ona acımadan aldım canını. Benim siyahıma kimse leke bulaştıramazdı çünkü. Baksana, asıl can alan şeylerin silahlar değil insanlar olduğunu bile öğrenememişsin sen. Ama içindeki o intikam duygusunu sezebiliyorum. Şimdi, hadi söndür hırslarını, acılarını, duygularını. Hadi öldür düşüncelerini, sezgilerini, ve en önemliside masumluğunu. Bekliyorum. Hem burda, hemde cehennemde."
Parmaklarımı yavaşça tetiğin üzerinde gezdirdim ve gözlerimi kapatıp acı veren o sesi dinlemeye başladım."İyi misin Seren? Kötü görünüyorsun."
"İyiyim Kızılım merak etme."
Değilim iyi falan anla artık.
"Kapının önünde siyahlı bir adam bekliyordu seni, kütüphanede işi vardı dedim. Seni görüncede haber vereyim istedim."
Kim olduğu hakkında bir fikrim yoktu. Ama siyah çok masumca değil gibiydi.
"Tamam bebeğim ben bakayım geleyim hemen."
"Gelmemi ister misin?"
"Hayır Alev. Tek adım dahi atma. Burda bekle."
Sert çıkışıma ilk önce şaşırsada titrek bir şekilde tamam demişti.
"Korkma. Bana bir şey olmaz. Önemli olan sana bir şey olmaması. Anlıyor musun? Şimdi dediğim gibi, yerinden oynama."
Yaşadıklarımı bilen tek kişiydi ve ne kadar acı verici olsada son kişi olmasını istemiyordum.
Dışarıya doğru adımlarımı hareketlendirdim.
Yağmur yağıyordu ve yağmuru seviyordum. Toprağın güzel kokusunu bize ulaştırıyordu.
Sevdiklerimizi aldığı için mi bu kadar güzel kokar toprak sorusunun cevabıydım sanki.
Sesiz koridorun çıkış kapısındaki gölgeyi gördükçe biraz daha ilerlemeye başladım.
Kimdi bu? Neden burdaydı? Ya da demem gerekirse düşündüğüm şey için burda değildi dimi?
Yaklaştım iyice. Erkekti. Kaslı bir erkekti ama aşırı değildi. Yeşil gözler, bal rengi saçlar. Cidden kimdi bu?
"Kimsin sen?"
Uzatmadan lafa girmeyi severdim.
"Ben Aras güzelim, Atakanın arkadaşıyım."
" Atakan kim lan?"
Ve tanımadığım kişilerle Lanlı konuşmayı.
"İlk önce, bir bayan olarak Lan lafını kullanmak sana yakışmıyor. Türkiyenin en kötü adamlarından birinin canını almayı başaran bu kişinin Atakanı tanımaması ne kadar büyük ayıp. Her neyse, siktir et. Gidiyoruz burdan"
"Bırak lan beni, ne çekiştiriyorsun şerefsiz!"
"Bak kızım, uğraştırma beni. Geleceksin diyorsam geleceksin"
Dedi ve gözlerimi kapatmama sahip olan o bezi burnuma bastırdı.VE SELAMLAR TEKRARDAN 😊😊:) YENİ BİR HİKAYE VE KURGU. ÖBÜR HİKAYELER BAŞKA HESAPTAN DEVAM ETMESİNE RAĞMEN BU HİKAYEYİ BURDA YAYINLAMAYA KARAR VERDİM. OLAYLARIN ÇABUK GELİŞMESİ İLK BÖLÜMDEN KAYNAKLI OLABİLİR DİYE DÜŞÜNÜYORUM OKURLAR, Kİ SİZDE FARETMİŞSİNİZDİR.HER NEYSE, YORUMLARINIZI VE VOTENİZİ EKSİK ETMEYİN LÜTFEN :)😊😊
![](https://img.wattpad.com/cover/64623787-288-k915466.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüme İNAT
Dla nastolatkówGökyüzünün aydınlattığı gecenin soğuk şarkısı.. Tutkuların dansının gerçekleştiği bir hapishanede kilitli kalmış kirli parmaklar.. Dudakların nefes verdiği ezgiler.. Canlanan bedenler, ölen ruhlar.. Suskun düşüncelerin beden işaretleri. Ve kanayan...