1.BÖLÜM GERİ DÖNÜŞ

89 5 0
                                    


Etraftan gelen çocuk seslerinin arasından yavaş adımlarla yürüyor ve gerginlikten vücudumun hiçte hoş olmayan bölgelerinden terliyordum.Midem endişeden kasılıp dururken heh bi ülserin eksikti kızım oda olsun da panik atakla,migrene arkadaş olur hep beraber halay çekip horon teperler artık diyen iç sesime orta parmağımla selam verdim.

"Anne daha gelmedik mi ? "diyen kızımın sesini duyunca,iç sesimle karşılıklı bol parmak sallamalı ve görürsün sen temalı baş hareketlerine anında son verdim.Arzum'a dönüp 'her şey yolunda' anlamına gelen en parlak gülümsememle

"Az kaldı bebeğim gelmek üzereyiz"dedim.Tabi benim sabırsız cimcimem için az kaldı kavramı hemen anlamına geldiği için

"Ama anne az öncede öyle dedin çok yoruldum ben, şurdaki parkta dinlensek ya biraz"diye işaret ettiği yere baktım.Yolun karşısındaki parkta 7-8 tane çocuk neşeyle arkadaşlarıyla oyunlar oynuyorlardı.Bebeğimde gözlerindeki parıltıyla onları izliyordu.

Derin bir iç çekip kızımın önüne çöküp göz göze gelince "Bebeğim ananene gidip yerleşelim ilk işim seni parka götürmek olucak söz veriyorum,şimdi bir an önce gidip şu valizden kurtulalım kapiş."

Gamzelerini göstere göstere"Kapiş anneciğim" der demez yanağındaki çukurları ısıra ısıra öptüm.İşte o böyle kıkırdayarak güldüğü zaman benim için dünya dönmeyi bırakıyor.Şu hayattaki tek amacım kızımı mutlu edebilmek,geriye kalan her şey ikinci planda kalıyordu.

Doğrulup bir elimle valizin sapından,diğer elimlede Arzum'un elinden tutup yürümeye başladık.Nisan ayına göre hava sıcak olduğundan ensemden sırtıma inen terleri hissediyordum.Saçlarım ensemle,yanaklarıma yapışmış vaziyette kendimi pis hissediyorum duş almam şart ama önümdeki belirsizlik sıcağıda,teride unutmama sebep oluyor.

Annemin bizi nasıl karşılıyacağından emin değilim.12 senedir görüşmedik bağrınada basabilir,kapıyı suratımızada kapatabilir.Umurumda değil açıkçası,tek başıma olsam bu kapıya zaten gelmezdim ama yanımda kızım varken o kapı açılacak!

Meydandan geçerken inşaallah tanıdık kimseyi görmem diye içimden dualar sıralıyordum.Küçük mahallelerin en güzel yanı herkezin sıcakkanlı,yardımsever olması iken, en kötü yanı dedikoduların ışık hızıyla yayılmasıdır.Özellikle de mahalleye 12 yıldır ayak basmamış birinin tekrar boy göstermesidir.Ki boy gösteren kişide 1+1 olarak döndüyse ışık hızından da hızlı yayılacağından adım gibi eminim.Ah ben size adımı söylemedim dimi benim ad-

"Feyza!"

Evet adım bu,ama bu benim sesim değil eee kimin o zaman.Bi dakika ya bu kim sahidende,kafamı sağ tarafa yavaşca çeviriyorum birde boyun fıtığına ihtiyacım yok doğrusu.Bu arada saniyeler içinde aklımdan onlarca bahane ardarda dizildiler,tam içlerinden birini seçmek üzereyken gördüğüm yüzle bütün bahaneler sigara dumanı gibi havaya karışıp yok oluyorlar.Bir anda 7 yaşıma geri dönüyorum.Hafize teyzenin evinin önündeki eşya yüklü kamyondan atlayıp sarı saçlarını havalı havalı sallayıp bize bakış atıp yine havalı havalı eve girmişti.

Neden bu kadar çok havalı dediğimi bende bilmiyorum,şey aslında biliyorum Kudret yüzünden.Bence sarı çiyan çok güzel hitap şekliydi.Ama Kudret beyimiz 10 yaşındaki olgun bir erkeğe göre,ki bu arada (olgun beyefendinin kendi için kullandığı tabirdi kesinlikle benim değil) neyse işte Kudret bu sarı çiyanı gördüğünde "Amma havalı kız"dedi!!!!

Farkettiyseniz 4 tane ünlem işareti kullandım.Bana kalsa bütün sayfa ünlem işaretini hak ediyor ama neyse.Hafize teyze bu sarı çiya- pardon Azra'nın(ismide havalı hanımefendinin) babannesiymiş. Hafize teyze felç geçirince babası (Mehmet amca) ailesini topladığı gibi annesinin eve yerleştiler.Hafize teyze Allah Rahmet Eylesin 1 sene sonra vefat etti ama Mehmet amca tayinini çoktan aldırdığı için baba evinde yaşamaya devam ettiler.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 12, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AŞK OLSUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin