Takıntılı

Sinir

Yasemin o sabah sıkıntıyla uyanmışti. Aldığı ilik duş, içtiği sigara bile içindeki sıkıntıyi söküp atamamışti.
Birkaç gündür Yekta da yoktu. Her arddığında ya telefonu kapalı oluyor yada işim var Yasemin, dava üstündeyiz deyip telefonu kızın suratına kapatıyordu. işin kötüsü Yekta yüzünden merkeze de gidemiyordu. Sanki herkes aralarındaki şeyi anlayacakmış gibi davranıyor Onu merkezde istemiyordu.
Sabır her şeyin ilacı diye düşündü.

O gün yeni bir haber için bir cenaze törenine katılması gerekiyordu. Normalde bu işi çömezlere bırakırdı fakat bu sefer durum farklıydı. Ölen kız Leila kendisinin cemiyetten eski bir arkadaşıydı. Fakat sonra aralarındaki ilişki kopmuştu. Hem babası istedi diye hem de eski bir dosta vefa için ve en önemlisi davaya bakan komiser sevgilisi olduğu için ( biraz da onu görme umuduyla) cenazeye katılacaktı.

Cenaze olduğu için birazdaha üstürupIu giyinmeliyim dedi içinden. Ama içini kimse göremezdi, değil mi? Yekta için aldığı yeni kırmızı ipek iç çamaşırlarını giydi hemen. Yekta kırmızı görünce dayanamayan bir boğaydı Onun gözünde ve o da usta bir matador.
Üzerine siyah uzun dantelli elbisesini geçirdikten Sonra kırmızı ayakkabılarını giydi. Başına da pahalı siyah ipek bir şal örttü. Sarı ve dalgalı Saçlarının uçları ŞalInın altında dalgalanıyordu. Son olarak da gözüne siyah ve büyük güneş gözlüklerini takınca istemsizce kıkırdadı. Aklına Cem Yılmaz' ın bu konudaki esprisi gelmişti. Sonra kızdı kendisine. Cenazeye gidiyorsun Yasemin kendine gel, diye.

Çok beklemeden dışarıdan bir korna sesi duyuldu. Babası gelmiş olmalıydı. Cenazeye birlikte gidecekI erdi.

Arabaya binip babasıyla öpüştükten sonra biraz sohbet ettiler. Ölen kızın babası ile kendi babası rakip de olsalar önemli olan bu kötü günde destek olmaktı.

-Lütfen araba kullanırken alkol yada hap alma. Kendine dikkat et Yaseminim.

-Olur prensim. Aklın bende kalmasın.

- İstersen şoför tutalım sana.

-Lütfen baba. Çocuk muyum ben.Üstleme dikkatli Olurum.

-sen benim gözümde hala minik bir prensessin. Benim için kıymetlisin.

Babasını öpüp teşekkür etti Yasemin.

Mezarlığa gelmişlerdi. Gazeteden gelen fotoğrafçı çocuk başıyla onu selamlayıp cenaze törenini fotoğraflamaya devam etti.

Tören başlamıştı. Leila'nIn babası sinir krizi geçirmiş ambulansa taşınmıştı. Babasınn elini tuttu korkma bana bir şey olmaZ dercesine.

O sırada Yekta'yI gördü. Yanında güzel bir kızla. Kız masum ve hüzünlü duruyordu.
Asıl ilgisini çeken nokta ise Yekta'nın kıza olan bakışlarndaydi. Aşık gibi bakıyordu kıza ve o sırada Yekta kızın elini tuttu. Bu tutuş dostça gözükse de. içinden bir ses böyle olmadığını söylüyordu.
Güneş gözlüğünü çıkardı. Sinirden gözlügün sapını klrmıştı. Gözünden yaşlar süzülmeye başladı. FotoğrafçI onu Çekiyordu kendi reklamlarınI da yapma çabasıyla. Fakat bilmiyordu ki karşısındaki kız cenazeye değil uğradığı ihanete sinirden ağlıyordu.