BÖLÜM 1

73 6 2
                                    




Bölüm şarkısı: Mara- Her Kalpte Yara Var/Söz Verme

"Çok şey oldu, hiçbir şey olmamış gibi beni hissiz bırakan."

-    Neden anlatmıyorsun?

-    Ne?

-    Diyorum ki acı çektiğin her halinden belli olurken neden bunu gizlemeye gayret ediyorsun?

-    Paylaşılacak bir acı değil benimkisi.

-    Paylaşmadığın sürece iyileşemeyeceksin.

-    Sor bakalım iyileşmek isteyen var mı?

İlk bakışta anlaşılıyordu genç kızın acı çektiği. Kendisi de biliyordu bunu. Ama saklamaya gerek duymuyordu çoğu zaman. Yalnız değildi sadece tek başınaydı. Her gecen gün içindeki şeyleri kaybediyordu birer birer. Neydi bu yok olanlar tek tek? Umut? Belki umuttu kaybettiği. Her gecen gün geleceğe olan umudunu kaybediyordu belki de. Ya da yaşama sevinci? Yaşama sevinci yok oluyordu belki de. Dakikalar aktıkça hayattan kızın yaşama, hayata karşı hissettiği var olma isteğini de sürüklüyordu beraberinde. Azim? İçinden kopup giden şey azim olabilir miydi? Neden olmasın? Artık uğrunda savaşacağı değerleri umursamıyor olabilir miydi? Güven? Canını çok yakan ve ondan her saniye daha da uzağa kaçan şey insanlara duyduğu güven miydi yoksa? Sevgi? Hayata, insanlara, her şeye karşı beslediği o en saf en güzel denilen duygu olan sevgi mi terk ediyordu onu yoksa ağır ağır? Galiba hepsiydi giden. Yoksa bu kadar acır mıydı onun canı. Hem de alışmışken acıya. Hatta bağımlısıyken. Her günü, saati, dakikası, saniyesi onunla geçerken... Ya da artık kaldıramıyordu. Ya da daha kötüsü hayatını sorgulamaya başlamıştı. İnsanın başına gelebilecek en kötü şey. Beynini her gecen gün daha da kemiren o soru. Neden ben? Neden bunları yaşaması için seçilen kişi benim? Milyarlarca insan varken neden ben? Genç kız uzun zamandır bu sorunun cevabını arıyordu. Alışıktı kafasının dağınık olmasına. Ama toparlardı hep, hem de çok kolay. Neden artık toplayamıyordu. Bir girdap vardı sanki ve sürükleniyor, dönüp duruyordu. Hissediyordu artık boğulmasına çok az kalmıştı. Ve garip olan galiba kurtulmak istemiyordu artık. Bir şeyler yapası gerekmez miydi? Hiçbir şey yapmıyordu ve yapmayacaktı. Sonunu bekliyordu. Sonun nasıl olacağını bekliyordu. O soğuk, karanlık ve sisli hayatının nasıl son bulacağını bekliyordu. Ve şimdi karşısında oturan bu çocuk gelmiş ona neden anlatmadığını soruyordu. Anlatmayı bırakalı çok olmuştu. Anlatmak demek yardım istemek demekti ve o da hayatta kalmak için bir şeyler aramak. Genç kız çok yorulmuştu artık aramaktan. Aramaktan ve hiçbir zaman bulamamaktan... Bütün ömrü aramakla geçmişti zaten. Hep bir arayış içindeydi ve hep bir bulamayış. Anlatma seçeneği yoktu artık. Ama neden olduğunu anlamasa da sanki anlatsa içindekileri bu genç adama, rahatlayacak gibi hissediyordu. Sanki o girdaptan kurtaracaktı adam onu. Ama yine de anlatmamayı seçti. Her zaman olduğu gibi. Puslu bakışlarıyla son defa baktı genç adama ve başka bir şey demeden uzaklaştı. Şu sıralar hep yaptığı gibi. Yabancı değildi bu duygulara. Kalkmak ve ardından uzaklaşmak. Her şeyi arkasında bırakırcasına. Uzaklaşınca arkanda kalır mıydı acılar? Yoksa seninle birlikte mi gelirlerdi her yere bir gölge misali? Genç kız sıkılmıştı artık gölgelerden. Kaçış yolu var mıydı? Belki. Bulmaya çalışacak mıydı? Hayır. Ve şimdi belki de yeni hayatının başlangıcı olabilecek bir yere gelmişti. Üniversiteye. Hayatı boyunca kaçmıştı bazı şeylerden. Özellikle de özgürlüğünü ondan almak isteyenlerden. Karanlığını ondan çekip almak isteyenlerden, adını ondan koparmak isteyenlerden. Bu günden sonra kaçmayacaktı kimseden. Ne özgürlüğünü alabileceklerdi ondan ne karanlığını ne de adını. Kimseyle göz teması kurmadan bulduğu boş bir yere geçti. Kurtarıcısı ve biricik dostu olan kulaklığını taktı ve beklemeye başladı. Şarkılar kaçışıydı onun bu dünyanın sevimsizliğinden. Farkında olmadan sevdiği, sözlerinde kendisini bulduğu, bu şarkıyı söylüyordu.

                                

Ne yerler var

Ne baharlar

Hayatımda hep sonbahar

Yıllar geçti

Uzak anılar

Taşıyamam

Bir sürü yalan var

Gördüğüm her kimse

Dostluktan korktular

Tam şarkının en güzel yerinde genç kız sesini biraz daha yükseltmişken aynı şarkıyı söyleyen tanıdık bir ses daha duydu. Yanından geliyordu bu ses. Kafasını çevirmesiyle onu gördü. Ve sanki sözleşmiş gibi aynı anda birlikte söylediler.

Bildiğim her kalpte

Yara var

Bu kadarı fazlaydı genç kız için. Sevemezdi o insanları. Sevmeyecekti. Ve şimdi oturup bu adamla sohbet etmeyecek ve onun saçmalıklarını dinlemeyecekti. Çantasını aldı ve tam kalkarken kolunda bir el hisseti. Sıcak, şefkatli ve incitmekten korkarcasına. Gözleri buluştu tekrar. İlk defa birinin gözünün içine bu kadar derin, uzun ve anlamlı bakmıştı. Bir gariplik vardı, olmalıydı.

-    Kaçma. Yardım etmek istiyorum.

-    Kaçmıyorum.

-    Kaçıyorsun, sadece benden değil. Duygularından da kaçıyorsun. Gözlerine baktığımda bunu görebiliyorum.

-    Bakma o zaman. Git ve kendine başka bir eğlence bul. Bana yardım edemezsin.

-    Anlat.

-    Anlatırsam parçalanırım. Parçalanırsam toplayamam. Her bir parçam ayrı yerlere saçılır ve ben kaybolurum.

-    Anlat. Söz veriyorum eğer parçalanırsan, parçalarının her birini tek tek toplamak için ben burada olacağım.

Tam o sırada yeni bir şarkı duyuldu kızın kulaklığından. Sadece ikisi duyuyordu. Kısa bir bakışma yaşandı, kısa olmasına karşın birçok şeyi aynı anda anlatan.

Söz verme.

Sözler uçar gider.

Söz verme.

Sözler alay eder.

Gülümsedi genç adam. Biliyordu bu şarkıyı, seviyordu da. Daha fazla bir şey diyemedi. Gidişini izleyebildi sadece. Ama söz verdi kendi kendine, ne pahasına olursa olsun iyileştirecekti genç kadını. Kafasına koyduğunu yapardı o, kimse ona hayır diyemezdi. Kimse ona arkasını dönüp çekip gidemezdi.  Reddedilmeye alışık değildi, o reddedilemezdi.  Bu bir yenilgiydi ve o asla kabul etmezdi. Kafasını toplaması gerekiyordu. Ve her canı sıkkın olduğunda yaptığını yapacaktı. Spor çantasını aldı ve dersten çıktı. Biraz spor yapması lazımdı ancak bu şekilde dağıtabilirdi kafasını. Normalde hiçbir kızdan istediğini almak bu kadar zor olmazdı ve istediğini aldığında çekip giden o olurdu. Ne istediğini alabilmişti bu sefer ne de arkasını dönüp gidebilmiş. Hatta gideni izlemişti. Bu normal değildi. Neden boş veremiyordu. Kafasında dönüp duran düşüncelerle neden mücadele edemiyordu.  Çantasını aldı ve arabadan hızlıca indi. Bu sırada genç kız aynı spor salonunda hırsını almak için çoktan başlamıştı kum torbasını yumruklamaya. Böylelikle biraz da olsa rahatlatabiliyordu kendini. Onun kafasında da birbirleriyle durmadan savaşan ve bir türlü cevaplayamadığı sorular vardı. Onun için de normal değildi bu olanlar. İlk defa anlatmak istiyordu birine, ilk defa dökmek istiyordu içini, ama bu davranışın genç kızın zor da olsa kabuk bağlayan yaralarının tekrar kanamaya başlamasına neden olacağını çok iyi biliyordu, emindi bundan. Genç kız gitmek için hazırlanırken kafasını kaldırmasıyla gözleri bir kez daha buluşmuştu genç adamla. Sahi, adı neydi genç adamın. Merak mı ediyordu yoksa?  İkisinin bakışları da aynı duyguları barındırıyordu. Ve kafalarında tek ortak düşünce; Bu kadarı cidden fazla değil miydi?

BÖLÜM SONU

GECE'nin RÜZGARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin