Akşam olmuştu, herkez odasına çekiliyordu birer birer bende avluya seyir edeyim derken Yiğit'le Dilan'ı görmüştüm tartışıyor gibilerdi ne konuştuklarını öğrenmek için aşağıya indim. Kapının arkasına saklanarak onları dinlemeye başladım;
-Yiğit nasıl böyle bir şey yaparsın?
-Töreye karşı gelemezdim.
-Töre için aşkından mı vazgeçtin?
-Biz seninle evlenemezdik neyin aşkından bahsediyorsun.
-Demek öyle Yiğit.
-Karnımda senin çocuğunu taşırken
bana böyle konuşamazsın.
(Adya)
NE!!! Duyduklarıma inanamıyorum. Demek ki en başından beri ikisi birlikteydi. Dilan bana o yüzden öyle bakıyordu.
(Dilan)
-Sana son sözüm bu Yiğit yarına kadar karar ver. Ya töre ya da çocuğun!
(Adya)
Duyduklarımdan sonra odama çekilmiştim Yiğit kapıdan içeri girdi.
-Noldu kötü bir şey mi var?
-Yo hayır nerden çıkardın.
-Bilmem solgun görünüyorsun.
-Uykusuzum...
-Ben nerde yatacağımı düşünürken Yiğit.
-Ben koltuğa geçiyorum sen yatakta uyu. İyi Geceler.
Ve Yiğit yastığını alıp koltuğa geçmişti. Yiğit aslında hiç de kötü biri değildi o da benim gibi bir töre kurbanıydı sadece.
Sabah olmuştu Yiğit koltukta üstü açık yatıyordu. Yavaşça uyandırır yatağa geçmesini söyledim. Uyku sersemiyle birdenbire dengesini kaybedip bana dayandı ilk defa bu kadar yakınlaşmıştık. Benden özür dileyip yatağa geçti. Ben de kendime geldikten sonra aşağıya indim. Kahvaltı hazırlamak geldi içimden günler sonra nedenini bilmediğim bir şekilde mutluydum. Kahvaltıyı hazırlarken diğerlerinde uyandı. Sofrayı kurarken Zozan Hanım kocamı kaldırmam gerektiğini söyledi. Bu kelime bana acayip gelmişti. Herşeye rağmen yukarı Yiğit'i uyandırmaya çıkmıştım. Yiğit yatakta yoktu tam aşağı inecekken Yiğit girdi odaya duş almıştı. Tişörtünü odada unutmuştu odaya tişörtünü giymeye geldi. Onu ilk defa böyle görmüştüm. Çok utanmıştım yüzüm kızarmıştı adeta. O da utanmıştı ama belli etmiyordu. 1-2 dakika sonra şaşkınlığı üzerimden attım.
-Yiğit annen seni çağırıyor kahvaltıya.
-Tamam geliyorum.
Kapıdan dışarı çıktım. Yüzüm kızarmıştı. Aşağıya indim ve geleceğini söyledim. Kaynanam Zozan Hanım sabah kahvesi bahanesiyle benimle konuştu.
Çardakta oturmuş kahvelerimizi yudumlarken birden Zozan Hanım'ın sesiyle irkildim.
-Ee kızım evliliğiniz nasıl gidiyor kocana alıştın mı?
Ne diyecektim şimdi geçiştirmek suretiyle
-İyi
dedim.
-Ee neler yapıyorsunuz anlat bakalım ne diyecektim diye düşünürken Yiğit geldi.
-Anne şirkette işlerim var ben çıkıyorum.
Dedi.
Bende Zozan Hanımı atlatabilmek için Yiğit'e
- Yiğit bende seninle geleyim eczaneye gidicem dedim.
Ve yol çıktık Yiğit bana eczanede ne yapıcaksın hasta mısın diye sordu bende bende bunu anneni atlatmak için söylediğimi bizi sorduğunu söyledim.
-Adya bu evlilik zorla oldu ama ailemizin inanması gerekiyor. Senin abini benim kardeşimi tehlikeye atmamamız için.
-Haklısın Yiğit.
Ve arabadan inip eve doğru yürümeye başladım. Evin kapısından içeri girdim. İçerideki herkez sırıtarak yüzüme bakıyordu. Zozan Hanım;
-Oldumu kızım.
Hiçbirşey anlamamıştım.
-Ne oldumu neden bahsediyorsun.
-Anlasana yoksa torunumuz mu olacak.
-Ne! Yok hayır nerden çıkardınız.
-Eczaneye gebelik testi almaya gitmedin mi?
-Hayır siz beni yanlış anladınız. Ben Grip ilacı aldım.
Avluda ki herkezin birden yüzü düştü.
Sessiz sedasız odama çekildim.