Akşam Yiğit eve geldi üzerini değiştirdikten sonra çıkacaktı herhalde Dilan'la konuşmaya gidecekti aşağıya indi bende ardından. Merdivenden inerken ayağımı burktum Yiğit o halimi görünce beni kucaklayıp hastaneye götürdü. Hastanede tedavi edilirken Yiğit'e bir telefon gelmişti bu Dilan olmalıydı.
-Efendim Dilan.
-Yiğit nerdesin neden gelmedin?
-Adya ayağını burktu onu hastaneye getirdim.
-Hep Adya bıktım yeter bitti artık çocuğunu unut.
-Dilan dur lütfen yarın akşam söz gelicem.
-Tamam sırf çocuğum babasız büyümesin diye.
(Adya)
Her şeyi duymuştum. Eve geldik ev halkı avlunun ortasında telaşlı bir şekilde bizi bekliyordu. Birşeyim olmadığını sadece ayağımın burkulduğunu söyledim ve Yiğit ben yürüyemediğim için beni kucaklayıp odaya götürdü. Arkadan sırıtmaları duyabiliyordum. Yiğit beni yatağa uzattı ve koltuğa geçip uyudu. Tüm gece Yiğit'i düşünmüştüm. Yarın akşam bir yolunu bulup onu takip edecektim. Bu cehennemden kurtulacaktım. Sonra aklıma bir şüphe düştü Yiğit'e ikinci darbeyi de ben mi vuracaktım. Uykuya daldım gece 2-3 sıralarında bir acıyla uyandım. Yiğit hemen yanıma koştu ayağımla ilgilendi. Bir an olsun beni yalnız bırakmadı. Sonunda karar vermiştim Yiğit'e Dilan'ı soracaktım.
- Yiğit
- Efendim Adya.
-Sana birşey sormak istiyorum.
- Ne oldu?
-Dilan'la aranızda birşey mi var.
-Adya nerden çıkarıyorsun bunları yok dedim ya.
-Yiğit sizi duydum o gün bahçede konuşurken.
-Bizi mi dinledin?
-Yiğit isteyerek olmadı gerçekten.
-Offf.
-Lütfen anlat bana belki sana yardımcı olabilirim.
-Adya, Dilan hamile.
-Peki senden mi?
-Evet herhalde yani öyle söylüyor.
-Eğer onu seçmezsem çocuğu göstermeyecek ama vazgeçemem Besra'yı da Azat'ı da vururlar.
-Evet haklısın peki ne yapmayı düşünüyorsun.
-Bilmiyorum karımı seviyorum falan derim herhalde vazgeçer.
- Adya ama bundan kimsenin haberi olmasın olur mu?
-Tabi tabi sen merak etme...