«5»

668 32 6
                                    

(Kısa oldu ama idare edersiniz artık. En kısa zamanda yb yazmaya çalışacağım.

Umarım beğenirsiniz xx

Sizi Seviyorum <3 )

Heyecan ve bir o kadar da merak içinde Aybars'ın vereceği cevabı bekliyorum. Aybars yerinden kıpırdamadan grubunun beklentili gözlerini teker teker süzdü. Ve bana dönerek :

-"Tamam ,Aşıklar Şehri'nde vazgeçiyorum." diye tısladı. Aslında az çok tahmin etmiştim.Çünkü grubuna en az benim kadar bağlıydı. Tahmin ettiğim başka birşey ise ilk fırsatta bunu bana ödeteceğiydi. Aybars'ın verdiği cevabı duyunca çok rahatlamıştım. Gruba küçük bir gülümseme atarak :

-"Ben artık gideyim. Tema hakkında çalışmam lazım. " Kalkarken Aybars'ın sıkılmış yumruğunu gördüm,öyle sıkmıştı ki tırnakları derisini kızartmıştı. Sanırım ben aşık etmeyi değilde,kendime sinir etmeyi daha iyi yapıyorum. Hala Aybars'ın beni izlediğini umarak kıvırtmaya başladım. Öyle kıvırtıyordum ki her erkek tahrik oluyordur bu hareketime. Bunu düşünerek biraz rahatladım. Bahçeye çıkıp boş bir banka oturdum. Şansıma bahçe tenhaydı bende fırsattan istifade telefonumu çıkarıp Arda'yı aradım. Hemen açtı :

-"Bana sinir oluyor." sesim ağlamaklı çıkmıştı.

-"Bekle biraz grupta duysun." dedi ve hopörlere aldı.

-"Şimdiden bana sinir oldu,inanmıyorum. " yine ağlamaklı bir sesim vardı. Yanlış anlamayın,ağlamıyorum sadece sesim ağlamaklı çıktı. Bu ikisi arasında çok fark olsa da ben bu ağlamaklı tonu kendime yediremeyip toparlandım. Şimdi konuşan İrem'di :

-"Benan sen tanıdığım en güçlü ve başarılı kızsın tabi Hilmicem ve Murat'dan sonra. "Bu söz üzerine kocaman bir kahkaha attım.Tabi oradakilerde. Onlarla gülmeyi özlemiştim şimdiden. Hatta Hilmicem ve Murat'ın İrem'i dürttüğünü bile anladım. Yaklaşan İpek'i gördüğümde :

-"Çocuklar kapatmam lazım.Sizi Seviyorum !"

-"Bizde seni seviyoruz !"diye cevapladı Samet beni. Telefonu kapattıklarında ben hala telefonla konuşuyormuş gibi yaptım İpek yanıma geldiğinde annemle konuşuyormuş süsü verdim :

-"Tamam anne, bende seni seviyorum. " deyip telefonu cebime koyduğumda İpek çoktan yanıma oturmuştu.

-"Annenle aranız çok iyi sanırım. "

-"Aslında hayır, annemi çok az görebiliyorum desem daha doğru olur. Yeni okulumda bir sıkıntı yaşayıp yaşamadığımı merak etmiş. " Gülerek cevap verdi :

-" Telefonu sakin kapattığına göre bugün yaşadıklarını anlatmadın ? " Bunun üzerine tebessüm ettim.Ağzımdan laf almaya mı çalışıyor yoksa samimi mi ? Tereddüt içerisindeyim. Ama samimi olduğunu düşündüğüm yanım daha baskın. Nedense İpek'in samimiyetine inanıyorum. Yine tebessümle cevap verdim :

-"Eveeet . " Bunun üzerine o da güldü.

-"Baksana , Yağmur'un doğum günü için hediye almaya gideceğim sende gelsene ? ....... Hem nasıl olsa sende hediye alacaksın. "

-"Ben davetli değilim. " dedim oldukça soğuk bir tonda.

-"Davetlisin. Okuldaki herkes davetlidir. Kimseye ayrım yapılmaz. " Aynı bizimki gibi. Bizde herkesi davet ederdik. Ama tabi Ezgi ve yandaşları gelmezdi. Her neyse.

-"Yani geliyor musun ? "

-"Tamam , bugün çıkışta mı ? "

-"Hayır,yarın . "

-"Tamam. "

-"Gelsene kantine inelim. "

-"Yok ya ben burada kalacağım biraz daha. "

-"İyi bende seninle otura bilir miyim?

Zaten yalnız oturmak istemiyordum bundan dolayı hafifçe başımı salladım.

-"Benim annemde bana fazla zaman ayıramaz . " Eğer ağzımdan laf almak için gelseydi bu konudan lafa girmezdi sanırım. Sanırım ama... Emin değilim... Cevap vermek yerine başımı ona çevirdim. O da devam etti :

-" Annnem de babam da çok çalışıyorlar. Yüzlerini doğru dürüst göremiyorum bile. " Ben devam ettim.

-"Onları özlüyorsun,hemde fazlasıyla... Ama onlar senin sevgiye ihtiyacın olduğunun farkında değiller. Kim bilir belki farkındadırlar ama...belki de sorumluluk almaktan korkuyorlardır. Yada bu işleri senin için yaptıklarına inandırdıkları için işlerinden vazgeçemiyorlardır. Doğum gününde kendi gelmek yerine bol sıfırlı bir çek gönderince herşeyin halledileceğini sanıyorlardır. " O devam etti :

-"Arada bir akıllarına geldiğimde şaşırıyorum ve korkuyorum acaba birine birşey mi oldu da arıyorlar diye... " Gözleri dolmuştu. Belli etmemek için bayağı çaba harcamıştı ama ben görmüştüm ve son kelimeyi söylerken sesi buğulu çıkmıştı. Benim nadir olarak gözlerim dolardı. Ki bu da o nadir zamanlardan biri değildi. İpek'in samimiyetine inanmıştım. Kesinlikle Aybars için gelmemişti buraya yada çok iyi rol yapıyordu. Zilin çalmasıyla ikimizde kalktık yan yana sınıfa doğru yürüdük.

****

Çantamın yanında bir çanta daha görmüştüm.Kimin olduğunu bilmiyordum. Sanırım sabah gelmeyen sıra arkadaşım gelmişti. Çanta erkek çantasıydı. Sınıfta sadece ben ve bir inek öğrenci vardı. İpek sınıfa girmeden Yağmur'un yanına gitmişti. Ben hala çantanın kimin olduğunu hayal etmeye çalışıyordum. Bir yandan da neden zil çalmasına rağmen sınıfta kimsenin olmadığını düşünüyordum. Beni bu düşüncelerimden kurtaran o inek çocuktu :

-"Sen gitmiyor musun ? " Nereye ? Herkesin nereye gittiğini bilsem bende ortama ayak uydururum.

-"Nereye gitmeyecek miyim ? "

-"Tüm sınıf dersi astı. Hocaya protesto yapıyorlar.Ve... " ben hemen devam ettim.

-"Yeni kızın canını sıkmak istiyorlar. " onaylar biçimde kafa salladı. Yani Aybars bana ceza vermeye çalışıyor. Sen bizim aramızdan değilsin gibisinden. Yani açıkca beni dışlıyorlar. Bu sırada telefonuma mesaj geldi , mesaj İpek'tendi , beni çağırıyordu. Ben kararsızca bakınırken, çocuk lafa karıştı :

-" Eğer seni bir yere çağırdılarsa gitme bence. Mutlaka bu bir tuzaktır. Aybars'ı tanırım. " Bu çocuk gerçekten Aybars hakkında bayağı birşey biliyor gibi gözüküyor. Yani her ne kadar İpek'e güvensemde işin ucunda Aybars vardı. Gitmemeye karar verdim.

-"Pardon ama az önce sen Aybars hakkında herşeyi biliyomuş gibi konuştun. Yani gerçekten birşey bilip bilmediğini merak ediyorum. " Çocuk bunları söylediğimde biraz tereddüt içerisinde kaldı. Biraz daha üstelersem herşeyi kolayca anlatabilirdi. Çocuk konuşmaya başladı :

-"Bak sadece onu çok iyi tanıyorum bunu bilmen yeterli ve onu kendine aşık etmek için aşıklar şehrine gitmen gerekiyor." Bu çocuk bunu nereden biliyor ? Tam bu soruyu sesli bir şekilde ona soracakken öğretmen sınıfa girdi. Ve sınıfta iki kişi olmamıza rağmen ders işlemeye başladı ve bize :

-"Siz ikinize burada kalıp gitmemeniz yol,su,elektrik olarak geri dönecek. " hitabetinde bulundu.

Son dersi de o çocukla beraber işledik. Ben ne zaman onu sıkıştırmaya çalışsam bir yolunu bulup kurtuldu. Okulun park yerine doğru yürürken bunları düşünüyordum. Telefonum çalıyordu. Kimin aradığını tahmin ettiğimden hemen açtım. Ezgi ilk günümün nasıl olduğunu soruyordu. Bende sadece "yeterince yorucu ve oldukça karmaşık" cevabını verdim. Porshe'me binip evin yolunu tuttum.

****

Bugün zaten çok yorucu ve çok uzun geçmişti. Birde babamla yemek yemek için buluşacaktık.Babam restorantın adresini mesaj atmıştı. Bende giyinip hemen yola koyuldum. Yalnız içimde bir huzursuzluk vardı. Sanki bu adresi daha önce bir yerde görmüştüm. Ama bu adrese daha önce gitmediğime de eminim. Adrese ulaştığımda arabamı baliye teslim edip içeri girdim. Yine topuklu giymiştim. Zaten böyle bir yere gelirken converse giyemezdim. İçeri girdiğimde babamı görünce ona doğru heyecanlı bir şekilde önüme bakmadan yürümeye başladım. Kafamı kaldırdığımda biriyle çarpıştım. O sırt üstü düşerken bende yüzüstü olarak onun üzerine düştüm. Olayın etkisiyle gözümü açtığımda aptal bir yüzle karşılaştım.

"Bu aptalın burada ne işi var ?! "

Bad Girl(I'm Not Normal)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin