Metal Hurdalık

78 10 0
                                    

Durum bizim düşündüğümüz gibi gelişmedi, Sanırım durum korkutucu bir hal aldığında herkez bizim gibi düşündü ve şehirden kaçmaya çalıştı, çünkü çevre otoyolu yüzbinlerce boş otomobillerle taşmış. Karanlıkta gitmek zor bu yüzden babam yolun kenarına çekip yeni bir fikir düşünmeye başladı. Haritanın üstüne çökmüş boş olduğunu düşündüğümüz bir yol arıyorduk. Amy ise arkada annemin kucağında uyuyordu. Umarım uyunmaz çünkü korkmasını istemiyorum. Sonunda bir sonuca vardık, karanlıkta yola çıkmak riskli olduğundan burada geceleyerek sabah devam edicektik. Koltuğu arkaya yaslayıp tavana bakmaya başladım. Cidden uyuyabiliceğimi sanmıyorum bu durumda... okulu düşünüyorum, acaba şuan napıyorlar. O kadar boş arabayı gördükçe umutlarım yavaş yavaş azaldı. Uçsuz bucaksız yolda ufak bir kıpırdama bile yok, dünyada sağ kalan sadece biz miyiz diye düşünmeye başladım. Henry ne yapmıştı acaba... onu tanıyorsam şuan korkudan eli ayağına dolanmıştır, tabii ölmediyse. Gözümü kapatıp biraz dinlenmeliyim buna ihtiyacım var.

Erken saatte uyanıp çevreyi inceledim. Diğerleri daha uyanmamışlardı ve Karnım acıkmıştı. Akşam erzakları nereye koyduğumuzu hazırlamaya çalıştım, Evet! Yiyecekleri babam Benjamin arka bagaja koymuştu. Silahı almalı mıyım diye düşündüm. Ağırlık olmaması amacıyla araçta bırakıp dışarı çıktım. Yol sabah daha değişik görülüyordu, arabaların arasında sallanan birkaç kişi gördüm, Sanırım hastalıklılar çünkü garip davranıyorlar. Bagajdan konserve alıp bıçakla açarak ağacın altına oturdum ve hızlıca yedim. Yiyeceğimizin sayısı beni tedirgin ediyor, birkaç güne yemeğimiz bittiğinde ne yapıcaz bilmiyorum. Trafikteki boş arabaları inceleyerek yiyecek bulabiliriz. Bu hırsızlık olur mu acaba? Sanmıyorum onları biz almazsak çürüyecekler sonuçta, babam uyandığında ona söyleyeceğim, onlar uyanana kadar yolu gözetleyebilirim sanırım.

Herkez uyandığında arabaya 3 konserve götürüp kapıyı üstüme kapattım. Babam yemek yerken "sana söyleyemem gereken birşey var" dedim. Kafasını sallayarak konserveyi köşeye bıraktı ve dışarı çıktı. Bagaja yaşlanıp "az Yiyeceğimiz kaldı baba, bunu diğerlerine söyleyip korkutmak istemiyorum ama kısa süre sonra erzak biticek" dedim. Gözlerimin içine bakıp "biliyorum evlat... yol boyunca bunu düşündüm, işlerin bu hale gelebileceğini hesaba katamadım, yoldaki mağazalardan yiyecek bulabiliriz" dedi. Koca demir çöplüğüne elimi uzatarak "niye araçları aramıyoruz" diye sordum bir an bakındı, "çok tehlikeli, hiçbirimizi tehlikeye atamam, yazlık evin arkasında orman var orda avlanarak yiyecek buluruz dedi. Beraber aracın tepesine çıkıp trafiğin sonuna baktı fakat görünmüyordu. U dönüşü yapıp şehrin başka bir ucundan çıkmak tek seçenek olmuştu. Radyo açıp hayatta kalanları dinlemenin işe yarayabileceğini söyledim, babam kanalları gezmeye başladı fakat sadece cızırtı duyuluyordu. Ne yani? Hiçkimse kalmamış mıydı bu imkansızdı muhtemel olarak herkez evinde saklanıyor olmalıydı. Radyoyu kapattığımızda arabada sessizlik oldu, Herkezin morali bozuktu. Babam ortamı yumuşatmak için CD çalara müzik koydu. Arabada Andrew Sisters'ın eski müziklerinden biri çalıyordu, babamın şarkıya eşlik etmesiyle hep birlikte güldük. Bu ortam kısa sürdü, dışardan gelen bir çığlıkla hepimiz gözümüzü camdan dışarı diktik. Babam arabayı durdurup farları kapattı ve sesin geldiği yeri inceledi. 30'lu yaşlarda sarışın bir kadın üstünde geceliği ile koşturuyordu. Aracın tepesine çıkıp başına toplanan hastalıklıları izledi. Gittikçe artıyordu hastalıklı sayısı, birkaç dakika sonra 60 civarı hastalıklı insan aracın metal yüzeyine yumruklar savuruyorlardı. Annem Amy'nin pelüş kulaklıklarını takıp eliyle gözlerini kapatmıştı, biz ise şaşkınlıkla olanları izliyorduk. Bir an yardım edemez miyiz diye soracak oldum fakat vazgeçtim. Ona yardım edemezdik, kimseye yardım edemezdik. Babam aracı çalıştırıp yola devam etti. Tüm gün hiçbirimiz ağımızı açmadık. Kulaklığımı takarak yürüyen cesetler çizgiromanımı okurken ironik olduğunu düşünmeden edemedim. Kendime not: Herzaman pozitif düşün moralini bozma çünkü böyle zamanlarda en önemli ihtiyaç umut sahibi olabilmek

Hava karardığında yazlık dağ evine sonunda gelebildik. Elimde tabancayla araçtan inip çevreyi kolaçan ettim, çok sessizdi. Sonunda burasının güvenli olduğu sonucuna varıp evin içine girdik. Ev 2 sene önce bıraktığımız haldeydi, hiçbir değişiklik yoktu. Babam şömineye odun atarak ateş yaktı, annem ise üst katta yatakları hazırlıyordu. Oturma odasına yalnız başıma geçip umutla radyoyu açarak kanalları gezdim, tahmin ettiğim gibi hiçbirşey yoktu... bir saniye! Cızırtılı bir kanal vardı birileri birşey söylüyordu, cızırtıdan anlaşılmıyordu... "IOWA'dan yayın yapı....... Beni du......." Peter hayretle radyoya baktı. Hala birileri vardı.

Karanlık ÇağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin