6=Yangın Ve Patlama

33 4 6
                                    

Açelya'mız ve o değerli telefonu ^-^

● ● ● ● ●

Elim titrerken telefonumu hala çantamda arıyordum. Telefonumu bulamayınca çantamı baş aşağı tutup içindekileri yere döktüm. Telefonum gene yoktu. Atakan'a baktım. Hemen okula koştum. Hızla merdivenlerden çıktım. Sınıfa girdiğimde hemen masam doğru gidip masama baktım. Burdaydı! Hemen alıp sınıftan çıkarken kapının önünde ateş gördüm. Belki hayaldir diye yanına gittim ama sıcak olduğunu ve yanık kokusu aldığımda hemen kapıdan uzaklaştım. Cama çıkıp bağırmaya başladım.

"İmdat!! Sınıf yanıyor!" avazım çıktığı kadar bağırdım. Çok korkmuştum ve korkudan titremeyede başlamıştım. Gözümden yaşlar geldikçe daha çok bağırıyordum.

"Nolur! Yardım edin!" diye yine bağırdığımda gene kimse gelmedi veya seslenmedi. En son aklıma tak etti.

Arkadaşlarına seslensene!

"Atakan! Taha! Bahar!" artık bağıramıyordum ve daha çok ağlıyordum. Tam bağıracakken kelimeler boğazıma dizildi ve sadece ağzımdan hıçkırı çıktı. Camdan sarkmayı kesip camın önüne oturdum. Dizlerimi kendime çekip hiç kesmeden şiddetle ve hıçkırarak ağlamaya başladım.

Hadi be! Son bir kez şansını dene!

Aklıma gelen ilk ismi haykırdım.

"TAHA!" Bu ismi söylediğime şaşırdım. Ama hemen diğerlerine seslendim.

"ATAKAN! BAHAR!" artık sesim çıkmıyordu ve nefessiz kalmıştım.

"Öykü! Nerdesin!" biri ismimi haykırınca ilk önce gerçekmi diye dinledim.

"Kahretsin! Nerdesin!" artık inanmıştım ve sesimin çıkabildiği kadar bağırdım ama gene sesim çıkmadı.

"Sınıftayım. Nolur... " derken akciğerlerim bana 'hava!' diye yalvarıyorlardı. Ama her nefes alışımda yanık kokusu genzimi yakıyordu. Gözüm her saniye daha da kapanıyordu.

"Öykü! Beni duyuyor musun?! Nolur evet de nolur!" diye yalvardı. Etrafa zar zor baktım ve ilk gördüğüm mavi gözlerdi.

"Duyuyorum..." dedim zorlukla. Bana korkan gözlerle bakıyordu. Bacaklarımın ve sırtımın altında sıcaklık hissettim. Beni kucaklamışmıydı? Eğer öyleyse şuan güvendeydim az çok çünkü beni kesinlikle okulun dışına çıkaracaktı.

Kendimi ona yasladım. Okulun dışına çıktığımıza yüzüme temiz hava çarptı. Hemen akciğerlerimi tertemiz havayla doldurdum. Hala genzim yanıyor ve yanaklarımdan yaş düşüyordu. Hala olayın şokundaydım. Atakan koşmaya başlamıştı. Durduğunda 'BOMM!' diye bir ses duydum.
Ondan sonra kendimi Atakan'ın kucağında değilde buz gibi zeminde hissettim. Ilk duyduğum ses Atakan'ınkiydi.

"Öykü, bir şey söyle nolur!" sesi titremişti ve.... ağlıyormuydu? Çünkü yüzümde küçük bir ıslaklık hissetmiştim. Gözlerimi açmadan azıcık öksürdüm.

"Yaşıyorum Atakan." dedim ve yavaşça gözlerimi açtım. Tepemde bir çift mavi göz gördüm. Elmas rengi gözleri bulanıklaşmış ve ıslanmıştı.

"Gülmek sana daha çok yakışıyor. Mavi gözlerin kısılıyor, gamzen çıkıyor ve beyaz dişlerin parıldıyor." dedim moralini düzeltmeye çalışarak.

"Ya ölüyordun! Son anda yetişebildim! Ya gelmeseydim! Orda ölec-" başım ağrıyordu. O ağlıyordu ve bağırıyordu. Bu beni üzmüştü ve susturmamın başka çaresi yoktu. Sus desem gene konuşacaktı. Kollarımı boynuna attım ve dudağına yaklaşmaya başlayınca kendisi sustu.

"Konuşma... Başımda bağırma ve ağlama. Susturmamın bi yolu yok çünkü." dedim ve kollarımı boynundan çekip gene yere uzandım.

Sen aşık oldun lan

Hayır ben aşık olmam. Olsam bunu belli ederim.

"Üzgünüm ben sadece.... seni merak ettim."

"Özür dilemene gerek yok" diyip öksürmeye başladım. Öksürmemin şiddeti artarken Atakan beni kaldırdı ve omzuna yasladı. Sırtımda sıcak elini yavaşça dolaştırdı ve öksürüğümü dindirmeye çalıştı. Böyle yapınca öksürüğüm dindi.

Geri çekilip yüzüne baktım. Yüzünde siyah lekeler vardı. Gülümsedim.

"İnek" dedim ve küçük bir kahkaha attım. Anlamadığında yüzünü gösterdim. Elini yüzüne sürtüp eline baktı. Tam konuşacakken birisi bize seslendi.

"Açelya! Senin bu pislikle ne işin var?" diye biri bağırdığında ikimizde bağırana baktık.

Bu niye sana karışıyor anlayamıyorum

Aynen...

Her Şeyi YakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin