Bölüm 4

47 4 0
                                    

Zaman o kadar çabuk geçiyor ki. Annemle olan konuşmamızın üzerinden neredeyse 1 hafta geçti ve ben yarın Ankara'ya dönüyorum. Kötü olan yanıysa Masal ile beraber o kadar güzel vakit geçirdim ki gitmek istemiyorum bile diyebilirim. Şimdiye kadar hep kısa süreli arkadaşlarım olmuştu. Onlarla hiçbir şeyi açık açık konuşamazdım. Ailemin etrafında ki kişiler sadece çıkarları için yanımdaydılar. Oysa Masal öyle değildi. Bana karşı bir dost hatta bir abla gibiydi. İsteseydi beni o gün ayağa kaldırmaz yapayalnız bırakırdı. Ama o beni ayağa kaldırmış, yanımda durmuş ve bana akıl vermişti. Ne kadar da garipti hayat. Annemin yapması gereken şeyleri beni hiç tanımayan biri yapıyordu. Annemin yaptığı tek şey ise Emir ile barışmamı istemesiydi.

"Yine daldın bakıyorum." Masal'ın cümlesiyle kendime geldim.

"Zaman ne kadar çabuk geçiyor diye düşünüyordum."

"Evet ya bir hafta göz açıp kapayıncaya kadar geçti. Elimde olsa bir hafta daha burada kalmanı isterdim."

"İnan bende çok isterdim ama yapmam gereken işler var. Bunu sen de biliyorsun."

"Biliyorum ve bir hafta içinde senin hakkında bir şey daha öğrendim."

"Neymiş öğrendiğin şey söyle de bende bileyim." dedim merakla.

"Aslında hiç beceriksiz olmadığını öğrendim. Hani ilk gün karşında beceriksizin önde gideni var demiştin ya aslında kimse sana neyi nasıl yapacağını öğretmemiş. Sen de kendin yapmaya çalışmışsın. Yapamayınca da beceriksiz kelimesine sığınıp bırakmışsın."

"Ben hiç o yönden düşünmemiştim. Burada bir hafta kaldım ve sayende Birçok tarifi yapabiliyorum. Zaten annem böyle şeyleri hiç sevmezdi. Ona göre yaşayacağım evde yardımcılar olmalı ve ben onlara sadece emirler vermeliyim. Hiçbir zaman bana kendi fikrimi sormadılar. Okuduğum okuldan, giydiğim kıyafetlere kadar her şeyime karıştılar. Mimar olmamın tek nedeni de buydu. Tek fark olarak iç mimarlığı seçtim."

"Peki, işini yaparken mutlu musun? Sonuçta bu işte başarılı olduğunu biliyorum ama başarılı olmakla yaptığın işi sevmek aynı şey değil."

"Bu soruyu birçok kez düşündüm. Başarılıyım ama mutlu değilim. Küçükken hiç sormadım kendime hangi mesleği seçmeliyim diye. O zaman da ailemin istediklerinin olacağını biliyordum."

"Sence bunun değişme zamanı gelmedi mi? Ölene dek ailenin dediklerini yapamazsın."

"Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak artık Masal. Eğer bu sefer onların dediğini yapsaydım Emir'le düğün alışverişinde olurdum şu an." dedim yüzümü buruşturarak.

"Bu kadar kolay mı oldu onu unutman peki?"

"Bilirsin insan severse gerçekten unutamaz. Ben de unutmadım ama kabullendim. Bir haftadır aklıma ne zaman o gelse, ne zaman onu özlesem, beni aldattığını hatırlıyorum. Onu unutmadım ama benim de gururum var. Gururum ve nefretim aşkımdan büyük geldi."

"Peki, ne yapmayı düşünüyorsun? Ailen senin adına birçok karar vermeye çalışacak. Hatta sizi barıştırmak için ellerinden gelen her şeyi yapacaklar."

"Dün evini satmak isteyen bir arkadaşım vardı. Onunla konuştum. Şu ana kadar kıyafetlerim dışında hiçbir şeye harcama yapmadım. Bu yüzden banka da birikmiş param var. Arkadaşıma evini satın almak istediğimi söyleyince çok mutlu oldu. Yabancı birine satmak istemediği için hemen anlaştık. Ankara'ya gider gitmez evi satın alacağım. İstifa edip yeni bir işe başlamanın uzun bir süre alacağını sanmıyorum. Sonuçta bulunduğum holdingin birçok rakibi var. Kısa süre de teklifler bile gelebilir."

"Ailenin tepkisinden korkmuyor musun? Seni engellemek için her şeyi yapacaklarına eminim."

"Aslında korkmam gerekiyor ama korkmuyorum. Yeni bir başlangıç yapacağım. En baştan kendi emeğimle. Ailem beni reddetmekle ya da mirasla tehdit edecek biliyorum. Mirasları umrumda değil."

"O zaman yeni başlangıçlara diyoruz ve bunu çikolatalı pasta ile kutluyoruz."

"İşte bu harika bir fikir."

***********************

"Demek gitme vakti geldi." dedi Masal hüzünle. Şu anda havalimanındaydık. İkimizde mutsuzduk aslında. Sadece bir hafta önce tanışmıştık ama sanki yıllardır tanışıyor gibiydik.

"Evet ama bu bir daha görüşmeyeceğimiz, konuşmayacağımız anlamına gelmiyor. İşlerimi halledeyim tekrar buluşuruz. Hatta Savaş ile Ankara'ya gelirsiniz. Hem ben de Savaş'la tanışmış olurum." dememle Masal gülümsedi.

"Seninle zaman geçireyim de kalanı önemli değil. Tabi Savaş'la tanışman dışında."

"Bak işte o konu önemli. Sonuçta Savaş eniştem oluyor. Bence benimle iyi geçinmesi gerek." dememle Masal'ın kahkaha atması bir oldu.

"Eminim iyi anlaşırsınız. Bu arada sana vermem gereken bir şey var." diyerek bana bir defter uzattı ve cümlesine devam etti.

"Bu sana bahsettiğim her tarifi ayrıntısına kadar yazdığım defter. Artık senin."

"Ben... Bunu kabul edemem. Bu çok değerli."

"Hayır, kabul etmelisin. Ben bu defteri sadece hatıra olması için saklıyorum ama sen öyle yapmayacaksın. Bu defteri kullanacak, yeni tarifler öğreneceksin. Lütfen, karşı çıkma." demesiyle yelkenleri suya indirmiştim bile.

"Peki... Onu çok iyi koruyacağım." dedim. Uçağımın anonsuyla son bir kez sarıldık.

"Telefonuma ulaşamazsan sakın İstanbul'u ayağa kaldırma tamam mı Masal?" dememle kahkaha attı. Savaş'ı aradığında telefonuna ulaşamamış ve telaşlanmıştı. Onu bir türlü sakinleştirememiştim. Savaş aradığında toplantı da olduğunu ve bu sırada şarjının bittiğini söylemişti. Telefonu açtığında 27 arama ve 13 mesaj ile karşılaşınca çok şaşırmış.

"İşte o konu da söz veremem." dedi. Yapılan son anonsla Masal'ın yanından ayrılıp uçağa doğru ilerledim.

YENİ BAŞLANGIÇLARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin