Bölüm 2

59 4 0
                                    

            Saatlerce konuştuk masal ile neyi nasıl yapmalıyım diye. Konuştukça daha çok rahatladım, daha kararlı oldum. Ben bir mimardım. Birçok toplantıya girmiş ve ciddiyetimi korumuştum. Yapmam gereken tek şey Emir'in yanında kalbimin söylediklerini bırakıp, mantığımı konuşturmaktı. Kalbimi dinlersem yenilirdim. Tabi bir de ayrıldıktan sonra Ankara'da yapmam gereken değişiklikler gibi. Kısacası yeni bir hayat olmalıydı. Eskisi gibi yumuşak, sevecen değil de sert ve ulaşılmaz olmalıydım.

"Hala cevaplayamadığın sorular mı var?" Masal'ın sorusuyla düşüncelerimden ayrıldım.

"Hayır, ama sürekli yapmam gerekenleri düşünüyorum."

"Kafanı dağıtmaya ihtiyacın var. Ben ne zaman kafamı dağıtmak istesem hamur işleriyle uğraşırım. Bence sana da öyle yapmalıyız. Hadi gel." Dedi ayağa kalkarken.

"Masal bence hiç uğraşma karşında beceriksizin önde gideni var."

"Öyle söyleme çok ufak bir şey bile olsa yapabilirsin. Hem en fazla ne kadar kötü olabilir ki?"

            Buruk bir gülümsemeyle cevap verdim. "Birinde erken çıkarmıştım. İçi hamur kalmış. Tabi biz keki kestikten sonra fark etmiştik. Birinde fırında unutmuş ve kurabiyeleri yakmıştım. Yanık kokusundan sonra hatırlamıştım fırını. Sonuncu denememde ise kek kalıplarına fazla hamur koyduğum için taşmıştı ve yanlışlıkla şeker yerine tuz koymuştum Olanlardan sonra mutfağa adımımı dahi atmadım." dedim.

"Kötü bir sonla bitmiş olsa da şu anda yanında ben varım. En azından kurabiyelere ve şeker hamurlarına kalıplarla şekil verebilirsin."dedi.

"Bak işte onu yapabilirim."dedim gülümseyerek.

          Ayağa kalkıp Masal'ı takip ettim. İçeriye girdiğimde çok şaşırmıştım. Beklediğimden daha büyük bir mutfak vardı karşımda. Duvarları ve tezgahı beyaz olmasına rağmen kullanılan aletlerin hepsi gümüş rengindeydi. Masal mutfağa girer girmez buzdolabının yanına gitmiş ve malzemeleri çıkarmaya başlamıştı. Malzemelerin hepsini tamamladıktan sonra yuvarlak bir kap çıkardı ve hamuru hazırlamaya başladı. Bu sırada bana birkaç püf noktasını söylemeyi ihmal etmiyordu.

"Ne zamandan beri bu işlerle uğraşıyorsun yani o kadar tarifi ezberlemen uzun zaman almış olmalı." diye sordum merakla.

"Küçüklüğümde annemi hamur işi yaparken izlemeyi çok severdim. Her adımını dikkatli bir şekilde izlediğimi hatırlıyorum. 15-16 yaşlarına geldiğimde yavaş yavaş bende yapmaya başladım. Hatta o zamanlarda bazı tarifleri ezberlememe rağmen küçük bir defter tutmaya başlamış, yeni tarifler öğrenince her adımı ayrıntısına kadar yazmıştım."

"Vay canına" dedim. "Demek o kadar yıldır hiç bıkmadın. Baksana bana hiçbir şey yapamadığım için hemen pes ettim. Bir de güya evlenecektim. Oysa sen hep bunlarla büyümüşsün."

"Bununla büyümem güzel bir şey olabilir ama bu ilk denememde yapabildiğim anlamına gelmiyor. 1,5 ay boyunca yaptığım hiçbir kek kabarmamıştı ama her seferinde annem yeniden denememi istemişti." Dedikten sonra kalıpları çıkarıp bana verdi. Beraber kurabiyelere şekil verip tepsiye dizdik. Ardından pişmesi için fırına koyduk. Bir an gözlerim mutfaktaki duvar saatine takıldı. Gece yarısını geçeli çok olmuştu ve ben masal'ın eve gitmesine engel olmuştum. Masal'a baktığımda tezgahı temizlemiş, şeker hamuru için malzemeleri çıkarıyordu.

"Masal, sanırım ben gitsem iyi olacak. Saat gece yarısını geçti. Senin de eve gitmene engel oldum kusura bakma." dedim.

"Ne kusuru canım. Hem ben eve gitmeyecektim. Eşim bir haftalığına şehir dışında olacak. Bende bunu değerlendirmek için burada vakit geçirecektim. Yani bana engel olmadın ama istersen otele gitmen için taksi çağırayım."

"İtiraf etmeliyim ki burada eğleniyorum ve yeni bir tarife hayır demem. Sanırım artık mutfağa girmeli ve birkaç tarif öğrenmeliyim."

"İşte bu çok güzel sanırım şu cup keki yapmasını da öğrenmelisin ve bu sefer öğretmenin benim." demesiyle tekrar işe başladık. Şeker hamurunu düzleştirmek için büyük bir makine vardı. Şeker hamurunu kurabiyelerin üzerine yerleştirdikten sonra biraz dinlenip cup kekleri yapmaya başladık. Masal gerçekten çok iyi bir öğretmendi. Kek hamurunu kalıplara koyarken üst kısımlarında biraz boşluk bırakıp fırına koyduk. Neredeyse hava aydınlanmak üzereydi.

"Ayrıldıktan sonra ne yapmayı düşünüyorsun. Hemen Ankara'ya dönecek misin?"

"Önceden olsa hemen dönerdim. Oysa şimdi kararsızım."

"Belki de bir haftanı burada değerlendirebilirsin. Buraya yakın bir otel buluruz sana. Hem sende biraz dinlenmiş olursun."

"Aslında kalmak istiyorum. Hem bir de aile baskısıyla uğraşamam ama yapmam gereken ilk şey Emir'den ayrılmak." dedim. Masal kremayı hazırlayıp dolaba koymuştu.

"Tek başına buraya yetişmek zor olmuyor mu?"

"Aslında biraz zor ama alışıyorsun. Kapının ucuna zil gibi bir şey yerleştiriyorum. Mutfaktayken biri gelirse sesini duyup geliyorum. Onun dışında cup kekleri pişirdikten sonra dondurucu da muhafaza edebiliyorsun. Dondurucudan çıkartıp üzerine kremayı koyuyorum. Böylece daha hızlı oluyor."

"Eşin nasıl karşılıyor pastaneyi sonuçta zamanının çoğunu burada geçiriyorsun."

"Eşim bir şey demiyor o buradayken 7'de açıp 8'de kapatıyorum. O yokken değişiyor."

"Masal"

"Efendim"

"Kekiunuttuk." dememle fırının yanına koştuk. Neyse ki yanmamıştı. Masal hemen kekifırından çıkarttı. Keki soğuması için tezgaha koydu. Kek soğuduktan sonraüzerini kremayla süsledi. Tabi bana da süslemeyi öğretti. İlk denemelerimde yapamasamda sonradan yapmaya alıştım. Ardından kahvaltı yaptık ve ben eşyalarımıtoplamak üzere pastaneden ayrıldım. Otele gitmek için bir taksi tuttum.    

YENİ BAŞLANGIÇLARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin