Akşama kadar gezmediği yer, çekmediği fotoğraf kalmamıştı. Mavi kafeden çıkınca önce biraz sahilde yürümüş, sonra motoruna atlayıp rastgele caddelerde kaybolmuştu. Saate baktığında 1 saat sonra partide olması gerektiğini hatırladı. Eve varıp anahtarı kapı deliğine soktu. Odasına doğru yürürken Zeynep salonda köpeği Oscar'ın mamasını veriyordu. Odaya girdiğinde sabah öylece bıraktığı adam gitmişti. Yüzünü bile hayal meyal hatırlıyordu zaten, hemen bavuluna yöneldi.
Abartılı kıyafetlerden oldu olası hoşlanmazdı, elbise desen hiç onun tarzı değildi; siyah yırtık kot şortu üzerine ince askılı siyah bluzu ile tamamdı. Dudağına bordo ruj sürüp ince bir eyeliner çektikten sonra saçını açık bırakıp odadan çıktı.
Zeynep kapıda onu beklerken bir yandan da anahtarını arıyordu. Anahtarını bulduğu sırada Deniz yanına geldi. Uçuş uçuş ince askılı beyaz elbisesi üzerine taktığı uzun kolyelerle tamamlanmıştı. Yavaş bir şekilde Deniz'i süzüp,
- Sevdim, dedi dudağının kenarını kıvırarak.
Deniz,
- Pek benim tarzım değil ama olsun, dedi aynı sırıtışla.
Mekana girdiklerinde Zeynep etrafa bakınırken Deniz insanları süzüyordu. Şuh kahkahalar, daha şimdiden sarhoş olup bir sağa bir sola sallananlar, localarda arkadaşlarıyla eğlenenler, mekanın bar köşesinde kendi halinde takılan yalnızlar...
Bir süre bar kısmında oyalandı gözleri. Sebebiyse yüzü bir yerden tanıdık gelen kısa saçlı o adamdı.
O sırada Zeynep kolundan çekiştirince adam görüş açısından çıktı ve Zeynep'in götürdüğü locaya odaklandı. Gözüne ilk çarpan Zeynep'in sarıldığı sarışın ve yakışıklı çocuk oldu. Çocukla ayrıldıklarında Zeynep Deniz'e ve çocuğa dönerek
- Yeni ev arkadaşım Deniz, doğum günü sahibi Aras, dedi ve onları beklemeden diğer gelen arkadaşlarına selam vermek için aralarından çıktı.
Zeynep'in gidişiyle ilk önce afallasalar da ikisi de birbirine bakarak gülüp ellerini uzattı.
- Memnun oldum Deniz, dedi Aras en güzel gülümsemesini bahşederken.
Deniz çocuğun kaslarına bakmamaya çalışarak
- Ben de memnun oldum ayrıca doğum günün kutlu olsun, diye ekledi.
Aras hafif yüzünü buruşturarak,
- Pek doğum günü kutlayan bir tip değilimdir. Bizimkilerin ısrarıyla buraya geldik aslında, dedi kızın kulağına eğilerek.
Deniz bu çocuğu sevmişti.
Aradan yarım saat geçmişti ve herkes farklı alemdeydi. Zeynep dibine geldiği bardağını kafasına dikerken, Deniz kalabalığın arasında ritme uyarak dans ediyordu.
O sırada müzik birden kesilince herkesten önce itiraz nidaları yükseldi, sonra bir sessizlik oldu. Müzik tekrar çalmaya başlayınca garsonlar büyük bir pastayı locaya getirdiler. Aras gülümseyip utana sıkıla pastayı üflerken ve bir alkış tufanı koptu. Deniz kalabalıktan dolayı locaya ulaşamamıştı fakat içkinin de etkisiyle bağırarak deli gibi alkışlıyordu. Başı hafif dönünce dengesini kaybeder gibi oldu ama kolunu tutan elle dengesini yeniden buldu.
Arkasını döndüğünde o tanıdık sima yine gözünün önüne geldi. Bu sabah yatağında bırakıp gittiği çocuk değil miydi bu? Kumral teni, yeşil gözleri ve hafif çatık kaşlarıyla ona bakan adamın onu kalabalıktan uzaklaştırmasını fark etmiyordu bile.
Öylece adamın suratına bakıyordu. Sesin biraz daha katlanılabilir olduğu bir köşeye geçtiklerinde adam Deniz'i duvara yaslayıp tek elini duvara dayadı ve konuştu:- "Bana bir açıklama yapman gerekecek sanırım" Deniz bir an afalladı ardından biraz düşündü.
- Ne için açıklama yapıcak mışım? diye sordu sarhoş olduğu belli olan sesiyle.
Çocuk kaşlarını çatıp bir süre bekledi. Ardından
- Dün sabah haber bile vermeden bir anda yok olman ile ilgili olabilir mi? dedi sabırsız bir tonda.
Deniz sabahı hatırlayıp içinden kendine küfür etti. Böyle bir yaratık bırakılır mıydı yahu? Yoksa beyni ona bir oyun mu oynuyordu?
Çocuğun hala ona baktığını fark ettiğinde toparlanıp kedi gibi gözlerine baktı.
" Üzgünüm, ben beni bekleyeceğini düşünmemiştim,"
dedi ve ekledi" Kırılacağını düşünemedim, kusura bakma."
Çocuğun çatık kaşları gevşedi ve şaşkınlıkla kahkaha attı. Deniz gözlerini kısarak gülmesini izlerken zar zor konuştu.
" Kırılmak mı? Ciddi olamazsın. Sadece geceden sonra yanımda seni göremeyince afalladım.
Tanımadığım bir evde tek başıma uyanmak garibime gitti doğrusu. Hiçbir şey söylemeden gitmene de şaşırdım çünkü genelde bunu ben kızlara yaparım."Deniz gözlerini kısıp çocuğu süzdükten sonra
- Bak şu an kafam yeterince iyi ve seni anlayamıyorum zaten bir daha görüşmiyceğimiz için fazla konuşmamıza gerek yok bence, diyerek çocuğu önünden yavaşça çekti ve locaya yöneldi.
Arkadan gelen sesle yine olduğu yerde durdu.
- En azından adını söyle, bu kadar gizem fazla diye arkasından seslenen çocuğa döndü.
- Deniz, dedi çocuğa elini uzatırken.
Dudağının kenarı kıvrılan çocuk Deniz'in elini tutarken gözlerinin içine baktı.
- Emir, dedi.
Deniz tüm yakışıklılığıyla elini bırakmayan çocuğun gözlerinde birkaç saniye kayboldu.
Elini çekerken başka bir şey söylemeden arkasını dönüp yürümeye başladı. Emir arkasından bakarken kendi kendine fısıldadı.- Neden karşılaşacakmışız gibi bir hiç var acaba içimde, diye söylendi kızı izlerken.
Fakat emindi, bu kızı son görüşü olmayacaktı.
Olmadı da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİHANGİR MAVİSİ /ASKIDA
Tienerfictie- Mavi'nin bu tonunu görmemiştim hiç, diye mırıldandı adam bir eliyle kadının saçını okşarken. - Bildiğin mavi işte, hiç mi görmedin mavi göz? diye omuz silkti kadın adamın gözlerine bakarken. - Yok, dedi adam. - Bu alelade bir mavi değil, Ci...