Multimedia-Hilal
Ayşe-
Otobüsten indiğimde parlayan güneş gözlerimi yakarken elimi kaldırıp güneş ışınlarını engellemeye çalıştım.Hızla valizime elimi götürdüm ve Hilal'in çoktan durağa gelmiş olmasını istedim.Tabiki de içimden bir şey yine geç kalacağını söylüyordu.Tam karşımda içinde beni bekleyen çikolataların olduğu bir büfe vardı. Bir tonluk valizimi çekiştirirken,elime telefonumu alıp Hilal'i aradım.Vay canına aynı zamanda bana çarpmak üzere olan arabaları atlatıp canım çikolatalarıma hızla gidiyordum.Hilal açtığında şüpheli bir sesle bana seslendi.
-Bir aksilik mi var canım?
-Hayır tatlım tek aksilik benim dünyada ki en uyuşuk arkadaşa sahip olmam.
-Ya tamam geldim.5 dakikaya ordayım.
-Hadi bekliyorum,ımm bir saniye adı ''Harp '' olan büfenin önündeyim.İnince buraya gel.
-Tamam anne.
Telefonu kapattığımda beni bekleyen büfe sahibine döndüm.Adam sabırlı çıktı valla.
-Kusura bakmayın beklettim .
Hızla elime gelen bütün her şeyi kapıp kasaya götürdüm.Hilal'i de düşünürsem bu kadar yiyecek az bile kaldı bizim için.Adam fiyatı söylediğinde dişlerimle dudağımı ısırıp parayı uzattım.Burası İstanbul'du elbette .Fiyatına şaşırmamak gerek.Elimi dolduran beyaz poşetlerle büfeden çıkarken yaşlı amca benim valizimi getirdi.Ah be amcacım ağır ama belli etmiyorsun değil mi?
-Çok sağolun gerçekten.
-Önemli değil kızım. Bak o dünyanın en uyuşuk arkadaşı arabadan indi buraya geliyor sanırım.
Tebessüm ederek amcaya başımı salladım.Geri baktığımda Hilal'in o güzel yüzünü görünce içim rahatladı.Hilal kumral uzun saçlı bir kız.Muhteşem dişlere sahip ve ayrıca gülümsemesine daha da güzellik katan o kiraz dudakları muhtemelen sadece benim beğenimi kazanmamıştır.İşte yıllardır en iyi dostumla hayatımızı sürdüreceğimiz şehirde ilk buluşmamız.
Hilal-
Valizimin ağırlığını belli etmemeye çalışarak Ayşe'ye yürüdüm. Ama tabiki de kaç yıllık dostum beni ezbere bilecekti.Şalının renginin ona ne kadar yakıştığını tam söyleyecekken o bana seslendi.
-Valizin benimkinden ağırdır kesin .
-Ya ama aslında o kadar elbise yok .Sadec...
-Sadece gardrobunu boşalttın ve yeni alışverişini valizine koydun değil mi?
-E..Evet .
-Neyse canım bugün çok işimiz var .İlk önce yeni eve gidelim diyorum .Herşey tam mı kontrol eder eşyalarımızı yerleştiririz.Sonrada akşam çıkar biraz gezeriz olur mu?
-Olur tatlım.Bizim evin otobüsü şu değil mi ?
-Evet,hadi binelim.
Otobüsün bu kadar dolu olacağını tahmin etmiyorduk.Önce ayakta kalsakta sonra oturacak yerler bulduk.Yeni evimize yaklaşık 15 dakikada gittik.İndiğimizde karnımın açlıktan büzüldüğünü falan düşündüm .Araba da Ayşe'nin aldığı abur cuburları yemeyi teklif ettim ama insanların canının çekebileceğini söyledi.Onu anneme benzetiyorum.Her konuyu her açıdan düşünür herkesin iyiliğini ister. Ayşe tesettürlü bir kız .Ferace giyiyor ve uzun şeyler tercih ediyor.Gözleri gerçekten mükemmel.Ela gibi ama güneşte bildiğimiz sarı oluyor.Tam sarı yani.Şaşırtıcı.Minnak bir burnu var ayrıca al yanakları var.Ben onu her zaman sevdim .O da beni.Sanırım yaklaşık 7 yıllık arkadaşız .Herkesin çok iyi bir arkadaşı vardır ya benimde Ayşe işte.Birbirimize her zaman güveniriz.Neyse daha fazla uzatmayayım en iyisi.
İşte birlikte yaşayacağımız küçük ama güzel anılarla dolacak evimiz.İşte yeni bir hayat.Başlıyoruz değil mi?
Ayşe-
Küçük beyaz boyalı evimiz İstanbul'un göbeğinde sayılırdı.Kendimiz evimize attığımızda karnımın artık yerinde olduğunu düşünmüyordum.Fazlasıyla acıkmıştım ki bu abur cuburlarla doyacağımı hiç sanmıyordum.
Kendimi koltuğa attığımda kaç dakika sabit durduğumu hatırlamıyorum.Hilal benden daha iyi durumdaydı.Valizleri odalarımıza götürdü,mutfağa girip abur cuburları yerleştirdi.Ya da ben öyle sanıyorum.Beni yerimden tavana kadar hoplatan bir mutluluk çığlığıyla baş başayım yine.Yerimden fırladığımda başımın döndüğünü hissettim. Ama Hilal'in seslenişiyle kendime geldim.
-Ayşeeeeeee Ayşeee koş kız koş ev sahibi biraz yemek bırakmış .İnşallah tazedirler.
Yemek ismini duyunca gözlerimi pörtlettim .Evin sahipleri tonton bir amcayla daha tonton olan bir eşi.O kadını hatırlıyorum ben ya. İlk evi gezerken bize neler neler hazırlamıştı iki dakikada.Vallaha daha da acıktım he.
-Ne bırakmış peki?
-Biraz pilav,çokça yoğurt,evde yapılmış reçel ve zeytin peynir.Bence bu kış bunlarla yaşarız .
-Başka bir şey yok mu?
-Tamam var.Ama ben yemeyi düşünüyorum.
-Dolma dimi?
-Ya uf ben yicem.
-
-İtiraz etmicek misin Ayşe?
-Şu karşı pencerede perde takmaya çalışıyorlar.
-Ne var bunda?
-Perde takmaya çalışan arkadaşını bekleyen çocuk bize bakıyor.
Hilal arkasına bakıp tekrar bana döndüğünde imalı gülümsemesiyle;
-Bize mi bakıyor?Sana mı bakıyor?
-Ya ne alaka herhalde yardım isteyecekler.Dur bir camdan sorayım.
-Sor tabi sor.İyi komşu ol.
Hilal'in arkada kıskıs gülerek beni o çocuğa yakıştırdığına adım kadar eminim.Ama ben iyi bir komşu olmak için sorucam yoksa ne işim var elalemin perde takan çocuğuyla.Dimi yani?
Ben pencereyi açmaya çalışırken -daha doğrusu pencereyle boğuşurken- Hilal'in sesini duydum yandan bir yerlerden .Ah be Hilal'cim .
-Şit bakın bi.
Ben Hilal'i şaşkınlıkla izlerken bir ses duydum.Karşı penceredi ki perde takan çocuk yere düşmüştü.Hilal gülmeye başladığında anladım ki Hilal'e bakarken düştü.Fısıldayarak Hilal'e seslendim.
-Hilal gülme çocuğa utanacak bak.Hem sen sanki geçen yaz salon perdesini takarken düşüp kolunu çatlatmadın .
-Ya olsun .Güzel düştü aslında.
-Of sadece kolunu çatlatmamışsın sen belli.
Çocuklar kalkıp kendi pencerelerini açtıklarında Hilal'in eğlenebildiğini görebiliyordum.
-Yardıma ihtiyacınız var gibi.
Perde takan çocuk :
-Yok aslında sadece hastanelik oldum o cırtlak sesin sayesinde.
-Ne güzel.
Ben daha fazla dayanamayacağım.Bu kız napıyor acaba.
-Aslında Hilal perdelerinizi takabileceğini söylemeye çalışıyor.
Ve işte Hilal'in bana ölümcül bakışı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karşı Komşu
RomanceTanıtım Üniversiteye yeni geçen Hilal ve Ayşe lisede sağlam bir dostluk kurmuşlardır.İstanbul üniversitesine girmeye hak kazanan bu iki farklı dost üniversite hayatlarını birlikte geçirmeye karar vermişlerdir yıllar önce.Lise yıllarında hep birlikte...