Bölüm 6: Nandos'u Kapatalım!
*Harry'nin Ağzından*
Niall yine aç olduğundan yakınıyor... Her zamanki gibi... Benim kız problemlerime yardım etmeye başladığından beri... Evet sanırım bu şeylere kız problemi diyebiliriz ya da daha çok Nova problemi... Onu Nandos'a götürmeye karar verdim. Kelimenin tam anlamıyla duvardan duvara heyecanla bir çocuk gibi zıplayıp durmaya başladı. "NANDOS'U KAPATALIM!" Niall aşırı mutlu bir halde odamdan koşarak çıkarken bağırdı. Ceketimi elime aldım ve kıkırdadım. Dışarı çıkıp Niall'ı görebilmek için arabama doğru yürümeye başladım ve onu yağmurun altında tir tir titrerken buldum. Ceketini almamıştı. Tabiki. "A-a-a-ç ş-ş-un-u ç-ç-çok s-s-s-soğuk-k-k!" Niall titremeye devam ederken arabayı açtım. Kontağı çevirmemle araç kükredi. Radyo çalışmadığından Niall kendi kendine şarkı söylemeye başladı. O garip bir çocuk. Söylediği şarkı "The Wheels on the bus" dı. (Otobüsün Tekerlekleri) *Eskiden trenli bi çizgifilm vardı hatırlarsanız onun bir şarkısı*
"The wheels on the bus go round and round
Round and round, round and round
The wheels on the bus go round and round
All through the town.
The wipers on the bus go "Swish, swish, swish,
Swish, swish, swish, swish, swish, swish"
The wipers on the bus go "Swish, swish, swish"
All through the town.
The door on the bus goes open and shut
Open and shut, open and shut
The door on the bus goes open and shut
All through the town.
The horn on the bus goes "Beep, beep, beep
Beep, beep, beep, beep, beep, beep"
The horn on the bus goes "Beep, beep, be-
Niall'a kötü bir şekilde bakıp sözünü kesene kadar söylemeyi devam ettirdi. "NİALL ŞUNU SÖYLEMEYİ KESECEK MİSİN ARTIK? YA DA NANDOS'A GÜLE GÜLE DE!!!" diye bağırdım. "Birilerinin sıkıcı ve sinirli galiba" Dedi ve gözlerini devirerek o korkunç şeyi söylemeyi kesti. "Hayır , ben sadece Nova'nın randevusu hakkında aylak aylak düşünüyorum, o kadar," dedim dürüstçe üzgün bir ifadeyle.
"Hadi ama Harry, bahse girerim bu çocuk aptalın tekidir ve Nova bu randevudan sonra onun yanına bile gitmek istemeyecektir," beni neşelendirmeye çalışarak konuştu. Nova bana çocuğu pek anlatmamıştı açıkçası.
"Ya da çocuk aşırı fit ve onun tüm hayatı boyunca beklediği "Büyüleyici Prensi" (Prens Charming filminden ) dir ve benim daha hiç şansım bile yokken Nova'nın ayaklarını yerden kesecektir! Ardından da o çocuk mutlu nesut Nova'yla yaşayacaktır, benim düşüncem de bu!" Sözlerimi bitirene kadar bağırdım, neredeyse ağlayacaktım ama sonra kendimi tuttum. "Bu kadar pozitif düşündüğünü bilmiyordum!" "Bunlar olabilir Niall!" Tükürürcesine söyledim. "Belki olabilir ama sen sadece en iyisini um! Bahse girerim çıkmaya başlar başlamaz çocuk bir aptallık yapacak ve Nova da ağlayarak senin onu kollarınla sarmanı bekleyerek zırhlı şovalyen olmanı dileyecek!" Niall'ın söylediklerinin düşünerek gerçekten böyle olmasını umdum. Bunun üzerine düşündüm. O doğru söylüyor olabilirdi, ne kadar mükemmel bir erkek arkadaş olabileceğimi bu yolla ona gösterebilirdim! Ben onun Büyüleyici Prens'i olabilirdim, tabi Nova'nın bir diğer talibi gittiğinde. 4 tane çocuğumuz olacaktı, Niall, Louis, Zayn and Liam! Evet onlara en yakın arkadaşlarımın ismini verecektim. Daha sonra evlenip beraber yaşa- "OH HAYIR GEÇTİN!!!" Niall çığlık atarak düşüncelerimi böldü. "Oh üzgünüm dostum hemen geri döneceğim!" Bunu söylerken U dönüşü yapıyordum. Arabamı Nandos' un önüne park ettim ve Niall aceleyle kapıya doğru koşmaya başladı. Niall kapıyla mücadele ederken kafasını çarpınca kıkırdadım. Ona yetişene kadar en sonunda kapıyı açabilmişti. İçeriye koştu bense ellerim cebimde normal bir şekilde içeri girdim. Kasiyer tatlı bir esmerdi. Evet, o güzeldi ama Nova 'nın yanında o kadar da değil.
*Niall'ın Ağzından*
Kasiyerin yanına vardığımızda bu tapılası esmerin olduğunu biliyordum.
Maddie, oda arkadaşım.
Maddie Nandos'ta çalışıyor. Bence ben bu kızı seviyorum. Bir salak gibi gülümsemeye başladım ama bunu düzeltemeyi beceremedim. Ne zaman olursa olsun o etrafımdayken ben çok şey hissediyorum... Gerginliğim mutluluğa dönüşüyor , özellikle birbirimizle şakalaştığımızda ve kontrol edilemez bir halde elden çıktığımızda sinirliliğimden eser kalmıyordu. Benim olduğumu ve yüzümdeki gülümsemeyi fark ettiğinde onunki gülümsemesi de büyüyordu. "Heyyy Maddie," "Y" harfini uzatarak cool olmaya çalıştım ama başarısız oldum. Birden yanakları kırmızılaştı. O çok tatlı kızarıyordu. "Hey Niall! Burada ne yapıyorsun?" Diye sordu. Artık çenelerimizi acıtan büyük gülümsemelerimiz yüzümüze yapışmıştı. "Harry'nin "kız problemleri" ne yardım ediyordum ve acıktım, o da yemek için nereyi istersem götüreceğini söyledi. Ben de seninle karşılaşana kadar burada çalıştığını bilmiyordum," Kız problemleri derken parmaklarımla hareket yaparak cümleyi tırnak içine almıştım. "Pekala, ben de okula kabul edildiğimde buraya başvurmuştum, şimdi bir işe sahibim," dedi. Zeki düşünce. Belki de ben de bir iş edinmeliyim?
"Ah, çok havalı. Zekice bir düşünce," diyerek iltifat ettim. Yemeklerimizi sipariş ettik ve oturmak için arka taraftaki masalardan bir yer seçtik.
*Maddie'nin Ağzından*
Niall'ın tırnak işareti yaparak bahsettiği "kız problemleri" derken ne dediğinden tam olarak emin değildim ama sanırım anladım. Nova ve Harry'nin kavgasından bahsediyordu. Şu anda beni endişelendiren şey de buydu. O her an burada olabilir. Randevusuyla birlikte. Biz önceden konuşmuştuk ve benim randevu için önceden burada olmam iyi bir fikir gibi gelmişti böylece bir saçmalık olursa engelleyebilecektim. Umarım Harry onları görmez ya da bazı boktan şeyler başımıza gelmez. Harry ve Niall'ın sohbet edişini izliyordum, daha çok Niall'ın. Onun gülümsemesini ve kahkahasını seviyordum, bu bulaşıcıydı. Onun saçlarını seviyordum çok yumuşak ve kabarıklardı. Kafasını çevirip bana baktı ve göz teması kurduk. Kızardım ve başka bir yere baktım. "Afedersin, şuradaki sarışını kesmeye son verip siparişimi alacak mısın acaba?"dedi çakma esmer, bir eli kalçasında ve ağzını aça aça çiğnediği sakızıyla. "Tabii," tatlı bir şekilde gülümsedim , ondan farklı bir şekilde, "Ne alırdınız?" "Her zamankinden" dedi. Her zamanki mi? Ben nerden biliyim senin her zamankini? "Üzgünüm, o nedir acaba efendim?" diye sordum. Sahte ve zorunlu göz yaşları yanaklarına doğru inerken kulakları tırmalayacak bir sesle bağırdı. "Benim "her zamanki" mi bilmediğine İNANAMIYORUM!!!" Diye kükredi. Tezgahın arkasından Niall geldi. "Neler oluyor?" Diye sordu. "Benim her zaman aldığım şeyi bilmiyor!" Diye bağırdı ve koşarak dükkandan çıktı. Bu biraz... Farklıydı. "Sen iyi misin?" Niall gözlerimin içine bakarak sordu. O çok tatlıydı, çok masumdu. "Evet, ben iyiyim. Benim için endişelenme. Flörtünle eğlenmeye bak," dedim Harry'i işaret ederek. Ağzını açarak bir şey söyleyecek gibi oldu, daha sonra Harry'e baktı ve güldü. (Kafanızda canlandı mı? :D)
Nova'nın neden hala burada olmadığından endişeleniyordum. Ona hızlıca bir mesaj attım. Nova'ya: Nerdesin??? Cevap, het zaman olduğu gibi, anında geldi. Nova'dan: Yakında orada olacağım. Bu gerçekten ilginç olacak... Ugh. Yüzüme sahte bir gülümseme yapıştırdım ve müşterilere hizmet etmeye devam ettim.
*Nova'nın Ağzından*
Araba giderken ellerimle oynuyordum. Mike'ın olduğu tarafa baktım, hani flörtüm olan. Bana doğru baktığında gülümsedim. O da gamzeleriyle birlikte geri gülümsedi... Harry gibi. En sonunda Nandos'a vardık ve arabadan dışarı çıktık.
*Mike'ın Ağzından*
Ciddi bir ilişki için burada değilim sadece onun pantolonunu kısa bir sürede indirmek için buradayım ondan sonra- "Eeeeeee... Ne okuyorsun?" Diye sordu Nova ben düşüncelerimden sıyrılırken.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Only One Room
Fiksi PenggemarNova Star Peters herkesin sevgiyle baktığı masmavi gözleriyle sarışın bir kızdır. Amerika'da yaşamaktadır ama her zaman London'a gitmek istemiştir. 18'ine girdiğinde ailesi, eğer üniversiteye giderse onun bu kararını destekleyecek, taşınması ve diğe...