Bir Şarkısın Sen

911 21 0
                                    

BİR ŞARKISIN SEN

Tanıtım + 1. BÖLÜM

"Hayat bir Keman. Kemanımın telinde Bir Şarkısın Sen..."

Elif kemanına aşık bir müzik okulu öğrencisi.

Ancak aşkını doyasıya yaşayabilmesi için babasının söylediği kişiyle evlenmesi gerekecek.

Aslında evlenmeme gibi bir isteği yoktu ama ya bu kişi hiç tahmin etmediği bir şahıs olarak karşısına çıkarsa...

O zaman ne yapar dersiniz?

Bakalım bizim deli tescilli kızımız, kendisinden daha deli bu adamla baş edip eğitimine devam etmeyi kabul edecek mi?

Yada ondan kurtulmak için, en büyük aşkına veda etmek zorunda mı kalacak?

~~~~~

Son üç saniydir gözlerimi dikmiş pür dikkat babama bakıyordum.

Aslında onun yüz hatlarını bu kadar incelememin sebebi ciddi bir konudan bahsetmesi değildi.

Evet onun için ciddi olabilirdi ama benim için aynı önemi arzetmek şöyle dursun güncel konulardan biriydi sanki.

Sonuçta her gün okula devam edebilmem için, bana evlenmem teklif ediliyordu öyle değil mi?

En sonunda son iki dakikadır yaptığım gibi, babamın yüzüne sihirli değnek dokunmuş bir kurbağa misali bakmayı kestim.

Yüzümü oynatabilmek için bir iki hareket yapmam gerekmişti. Ancak babamın hâlâ cevap bekler şekilde yüzüme baktığını farkedince, oradan uzaylı gibi göründüğümü farkedip, boğazımı temizleyerek konuşmaya karar verdim.

"Babacığım... Ben henüz yirmi yaşındayım."diye ikna çalışmalarına başladığımda babamın bu oyunlarıma inanmadığını gösteren yüz ifadesi sinir katsayımı yükseltmeye yetmişti.

Allah aşkına tanımadığım bir orman kaçkınıyla, evlenmemi nasıl beklerdi benden?

Böyle diyorum çünkü babamın bulduğu adamın öyle olduğuna neredeyse emin gibiydim. Çünkü onun için önemli olan karısına bağlı bir aile erkeğiydi. Nasıl olsa ancak öyleleri karısına bağlı geçirirdi hayatlarını.

Ah! Bu erkeklere kesinlikle güven olmazdı, bende bu nedenle evlenmeyi aklımın en ucundaki uçurum kenarına dahi getirmiyordum ya...

Ama hayat adil değildi ve şu an evlilik hayatımın en acı gerçeği ve biricik aşkıma kavuşma yolum haline gelmişti.

Sakın yanlış anlaşılmasın, kalbimin sahibi istenmeyen damat değil ;nazik, zarif ve naif sesli biricik kemanım olur.

Ah! O tellerin birbirine değdikleri ilk an, iki aşığın kavuşma anını hatırlatır bana.

Neyse bu konuya tekrar dönmek üzere bakışlarımı, babamın 'biliyordum' der gibi gülümseyerek bana bakan yüzüne çevirdim.

Sonra da hemen yanında ayakta duran, Reyhan'ın elindeki keman kutuma.

Ah biricik aşkım, günlerdir ona dokunmuyorum diye nasılda boynunu bükmüş, nasıl da süzülmüştü. Ama ne acıdır ki onunla kavuşmamız, bekarlığa veda etmemden geçiyordu.

Gözlerimi yumdum ve beni acıların çocuğu, pardon, acıların gelini yapacak kararımı dillendirdim.

"Peki anlaştık..." dediğimde içten içe zafer çığlıkları attığına yemin edebilirdim.

Sonra az önce yaşadığım vahim çöküşü unutup, koltuktan uçarcasına kalkarak kemanıma doğru bir uçuş gerçekleştirdim.

Ama babam benden önce hareket edip ayaklanmıştı bile.

Ani frenden dolayı önüme gelen saçlarımı geriye itip, "İsteğini kabul ettim işte. Kemanımı almak istiyorum" diyerek çattım kaşlarımı.

Allahım, son bir haftadır ciddi görünmek için kaşlarıma ettiğim eziyetten dolayı kırış kırış olacaklardı neredeyse.

Babam, küçükken üzerine yatmayı çok sevdiğim koca göbeğini hoplatarak bir kahkaha attı.Kaşlarıma yaptığım eziyeti arttırıp babama ters bir bakış attım. Ne yani şimdi bu yaptığı beni sinirlendirmek için miydi?

Sonra kollarını açıp beni o güvenli limana davet etti. Bir haftadır zorlukla uzak durduğum kucağına kendimi gülümseyerek attım.

Babam benim Çalgıcı olmamı istemediği için okuldan uzaklaştırmış olabilirdi ancak sonuçta o hâlâ benim tombiş prensimdi...

~~~~

Allahım heyecandan elim ayağım titriyor. Boğazım kuruyor, sanki... sanki başımda dönüyor. Kemanımı elime aldım ama, yeme de yanında yat diyen yemek düşkünleri gibi, çalma da yanında yat diyen bir keman aşığı oldum.

Ellerimin titremesi kemanımın o zarif tellerinden can yakıcı nağmelerin çıkmasını engelliyordu. Sonunda hiçbirşey çalamadan sevinçle yatağıma uzandım.

Tabi biricik aşkımı yanıma almayı ihmal etmemiştim. Tam onunla güzel birkaç anı biriktircekken annem odaya dalarak, içine limon suyu sıktı.

"Efendim anne... lütfen bizi yanlız bırak. Minnoşla vakit geçirmek istiyorum." dedim memnuniyetsizliğimi belirtmek için.

Ha bu arada, ben size canım kemanımı tanıtmadım değil mi?

Onun adı Minnoş...

Bakmayın öyle, tüyleri de olsa kedi kadar uysaldır benim Minnoşum.

Tabi bir kedi kadar yırtıcı olduğu zamanlar da yok değil... mesela yağını sürüp bakımını yapmadığım zamanlar yırtıcı sesler çıkarır.

Size laf anlatacağım derken yanıbaşımdaki büyük tehlike olan annemi unuttum ve bacağıma yediğim çimdikle ağzımdan homurtuyla çıkan küfre engel olamadım. Ve sonuç annemden gelen daha büyük bir çimdik oldu.

"Ne oldu anne ya! " diye cırladım.

Annem elinin işaret parmağını bana doğrultup, suçluyu bulmuş polis edasıyla sallamaya başladı.

"Bana bak düzgün konuş anneyle. Kalk misafirin var."deyince hazırlıksız yakalandığım için gözlerimi kırpıştırıp ağzımı ayırdım.

"Na-nasıl yani..? Ha Burcudur o. Cezamın bitmediğini söylersin anne."

diyerek beni kemanımla başbaşa bırakmasını umdum.

Ancak bu işte bir gariplik vardı. Annem neden hâlâ odada duruyor diye düşünürken o bombayı patlattı.

"Damat bey geldi. Hatırlıyorsan evlenmeyi daha on dakika önce kabul ettin kızım."

Evet, evet şuan bende onu söylüyorum ya kendi kendime. Henüz on dakika olmuşken bu, istenmeyen damat beyin bizim evde ne işi vardı?

Annemin durmayan çenesi ve çimdiklerine daha fazla katlanmayarak kalktım yatağımdan. Keman kutumu elimden almaya çalışan hain saldırılarından da sağ salim kurtulup salona attım kendimi. Hay atmaz olaydım. Bizim İstenmeyen Damat babamın karşısındaki koltukta oturuyordu. Babam bana dönük olduğuna göre onun arka profilini görebiliyordum sadece. Tam tahmin ettiğim gibi çam yarması birşeydi. Oturduğu yerden bile boyu benim çeneme denk gelirdi. Ölçtün mü diyenleri duyar gibiyim... öyle söylemeyin gözlerim fevkalade görüş yeteneğine sahiptir.

Ben İstenmeyen Damadıma saydırırken o koca gövdesiyle ayağa kalkıp bir gökdelen gibi karşımda dikildi. Allahım ilk defa kısa oluşuma bu denli üzülmüştüm. Neyse artık düğünde onbeş santim topuklu giyerim ve olur biter diye düşündüm.

Ancak neden sonra ergen kızlar gibi düğünümü hayal ettiğimi farkedince kafamı sallayıp düşüncelerimi dağıtmaya çalıştım. Ama nasıl başarılı olacaktım ki, Turgut tüm gerçeğiyle karşımda dururken?

Bir dakika... Turgut..? Aman Allahım bu O...

Bölüm Sonu

Bir Şarkısın SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin