FİNAL
Üzerimde hayalimin de ötesinde bir gelinlikle aynanın karşısına geçtim. Kendimi tanımasam karşımda bir peri kızı duruyor zannederdim. Ah! Ne kadar da mutevaziyim öyle değil mi?
Ben öyle hayran hayran kendimi izlerken, aynada kendimden daha fazla hayran olduğum bir görüntü belirdi.
Turgut aynanın karşısındaki kapıda durmuş hayran bakışlarla beni izliyordu. Kalbim pır pır atmaya başlamıştı. O aheste adımlarla bana doğru gelirken düşüşe geçip yere yapışmamak için yanımda duran dolaba tutundum. Şu an ona gerçekten minnettardım.
Bana iyice yaklaştığı zaman yüzünde bir solgunluk olduğunu farkettim. Neden böyleydi ki? En mutlu günümün bu şekilde mahvolması işime gelecek birşey değildi tabi.Yürüyüş merasimini bitirip tam önümde durdu.Çekinerek de olsa,
"Güzel olmuş muyum?"diye sordum.
Turgut efendi anlamaz bakışlarla yüzüme baktı önce, sonra da bakışlarını benden çekip derince bir nefes aldı. Allah aşkına, bu kadar çabuk mu bıkmıştı benden?
Belki benimle evlenmekten vazgeçmişti ve bana söylemek için doğru kelimeleri arıyordu şu an.
Eğer böyle birşey düşünüyorsa ne yapardım ben? Sırf ona olan aşkımdan bekarlık sultanlıktır sloganımı bırakmış onun yerine evlilik sultanlıktır sloganımı şiar edinmiştim. Tabi onun bu aşktan hâlâ haberi yoktu orası ayrı bir mevzu...
Ah! Tabi ya... şimdiye kadar nasıl düşünememiştim ki?
Kesinlikle vazgeçmişti benden... eğer kendine aşık ederse benimle evleneceğinden söz eden adam elbette sözünü tutardı. İlk defa onun sözünden cayan bir adam olmasını diledim.
"Neden bunu yapıyorsun?" Diye sordu gözlerime bakarak. Ben hâlâ ne yaptığımı anlamaya çalışırken o, elini gözlerine bastırarak odanın içinde dolanmaya başladı. Sonra hışımla bana dönüp, "Seni nikah masasında terk edeceğimi sanıyorsan yanılıyorsun. Kusura bakma küçük cadı... söz verdiğim gibi seni terk edemem." Dedi. Sesi sonlara doğru kısılmış, cızırtılı bir hal almıştı.
O an her şeyi ona anlatmak istedim. Kalbimin çoktan ona ait olduğunu söylemek...
Ama şu an ona aşkımı itiraf edersem düğün hediyemi mahvetmiş olurdum. Sıktım dişimi ve söylememekte direttim.
Benim ses çıkarmadığımı görünce, kara kaşlarını çatarak baktı bana.Korkutucu olduğu zamanlar sevmiyorum onu...
Bir adım geriye çekilip kendimi garantiye aldıktan sonra,"Geç kalırsak zaten nikah memuru bizi evlendirmeyecek." Dedim ancak ortam hâlâ yumuşamamıştı.
O uzun bacaklarıyla iki adımda yanıma gelip omuzlarımdan tutarak kendine bakmaya zorladı. Bu hali bana sinirlenmiş bir baba aslanı andırıyordu.
"İstemiyorsan şimdi gidip içerdekilere evlenmek istemediğimizi söylerim." Dedi.
Gözlerimi korkuyla açmış söylediklerinde ciddi olmamasını ummuştum. Ancak o ameliyata girecek doktor kadar ciddi bir ifadeye sahipti.
Ne olacaksa olsun deyip herşeyi açıklığa kavuşturacakken imdadıma annem yetişti.
"Hadi insanlar nerde bu gelinle damat demeye başladılar."
Canım annem seni ne çok sevdiğimi şuracıkta anlatırdım ama yetişmem gereken bir nikah var.
Turgut tedirgin bir halde kolunu uzattı. Tabi bende nazik hareketle koluna girdim ve bizi bekleyen topluluğa doğru yürümeye başladık.Mutluluk her yanımı sarmıştı sanki. İnsanların gözünde içimdeki huzurun yansımasını görüyordum.