1. Bölüm

304 36 5
                                    

Sahi, her sabah kalbimin tam ortasında büyük bir acı hissederek uyanmak zorunda mıydım ? Ailemi ve en yakın arkadaşımı kaybedeli tam 1 yıl olmuştu ve ben hala her saniye onların yokluğunun verdiği acıyı iliklerime kadar hissediyordum. Nasıl dayandığımı ve nasıl ayakta kalabildiğimi inanın bende bilmiyorum.

Onları 1 yıl önce bir trafik kazasında kaybetmiştim. Babam, Sancaktar Holding'in sahibiydi ve durumumuz iyiydi. Ailem öldükten sonra bütün miras bana kalmıştı. En yakın arkadaşım da o gezide bizimle birlikteydi.
Ceyda..
Herşeyiyle kardeşim dediğim muhteşem arkadaş. 5 yaşındayken oturduğum semtin parkında tanışmıştık ve 12 yıldır hiç ayrılmamıştık. Taa ki o lanet olası güne kadar.

Birden telefonumun zil sesiyle irkildim ve istemsizce kalkıp telefonumu koyduğum yere doğru ilerledim. Arayan Beyza'ydı. Beyza benim 9 senelik arkadaşım. Ceyda'dan sonra en çok değer verdiğim kişi. Sarı saçları ve gri mavi karışımı çok güzel gözleri var.

Telefonu açtığımda sesi neşeli geliyordu.
"Nasılsın?"
İçimden iyiyim diyerek yalan söylemek gelmiyordu. Fakat bir an önce tekrar yatağıma dönüp müzik dinlemek istiyordum. Bu yüzden uzatmadım.
"İyiyim. Bir şey mi oldu?"
"Evet , bir şey oldu ve konuşmamız gerekiyor. Yarım saat sonra sizin sokağın sonundaki kafede buluşalım."
Daha cevap veremeden telefonu kapattı. Sanırım biraz hava almak bana da iyi gelebilirdi.

Banyoya doğru ilerledim ve duş aldıktan sonra odama gidip giyeceğim kıyafetleri seçmek için dolabımı açtım.
Sonunda kot şortumu ve beyaz askılı bluzumu giymeye karar verdim. Kahverengi saçlarım hafif dalgalıydı ve tarayınca güzel görünüyordu. Bu yüzden herhangi bir şey yapmaya gerek duymadım. Aynaya baktığımda yüzüm çok soluk duruyordu. Bu yüzden biraz rimel ve allık kullandıktan sonra vişneli parlatıcımla makyajımı tamamladım. Mavi askılı çantamı da aldıktan sonra evden çıktım.

Kafeden içeriye girdiğimde kalbim sıkışmaya başlamıştı. Burası Ceyda'yla sürekli buluştuğumuz yerdi. O kadar da büyük değildi ama şirin bir görünümü vardı. Masalar ve sandalyeler rengarenk bir şekilde dizilmişti. Kafenin manzarası denize bakıyordu ve ben her gördüğümde içimden bir şeylerin koptuğunu hissediyordum. En köşede solda Beyza'yı gördüğümde el sallayarak ona doğru ilerlemeye başladım.

Karşısına oturup selam verdim.
"Senin şu okul işini konuşmalıyız."
Yüzümde net bir ifade kullandığımdan emin olarak,
"O okula devam etmeyeceğim. Her şeyiyle bana Ceyda'yı hatırlatıyor." Dedim. Sesimin titrememiş olmasından dolayı rahatladım ve arkama yaslandım.
"Peki, hangi okula gideceksin?"
"Senin okuluna"
Yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu.
"Sen ciddi misin?"
"Evet. Başka bir okula gidersem kendimi yalnız hissederim diye düşünüyorum. Ailemi kaybettikten sonra senin sayende toparlandım ben. Ve senin yanında yaşadıklarımı daha kolay atlatabileceğimi düşünüyorum.

Beyza'nın ailesi de bana bu konuda çok yardımcı olmuştu. Durumları normaldi. Beyza'nın okuduğu okul ise sıradan bir devlet okuluydu. Fakat bu beni rahatsız etmiyordu. Çünkü bir şeyler başarmak isteyen insan kolejde okumadığı halde bir devlet okulunda da mükemmel bir mesleğe sahip olabilirdi.

"Ben her zaman yanındayım biliyorsun değil mi?"
Masanın üzerinden iki elimi uzatıp onun elini tuttum.
"Bu yüzden en değerli varlığımsın..."

ŞEHRİN KARANLIK ÇOCUĞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin