2. Bölüm

231 38 9
                                    

Multi: Ateş

Omzumda bir el hissettiğimde aniden arkamı döndüm.
"Berke?"
"Merhaba kızlar, yürüyüşe çıkmıştım ve kafenin önünden geçerken sizi gördüm." Eğildi ve yanağıma bir öpücük kondurdu. Berke benim erkek arkadaşım. 2 aydır birlikteyiz. Beni sevmediğini ve ben yokken başka kızlarla takıldığını biliyorum ama ben zaten hiçbir zaman kendimi ona ait hissetmemiştim. Bu yüzden pek de umursamıyordum. Oldukça iyi bir fiziği vardı ve kahverengi saçları açık kahve gözleriyle uyum sağlıyordu. 1.80 boylarındaydı.

"Ben gidiyorum."
Beyza Berke'den pek hoşlanmazdı. Bu yüzden gitmek istediğini anlamıştım. Ayağa kalkıp "görüşürüz." Dedikten sonra kafenin çıkışına doğru ilerledi.

Oturduğumda Berke sol elini omzuma attı ve bana bakmaya başladı.
"Bu gece takılalım mı?"
"İstemiyorum."
"Neden hep böyle yapıyorsun Asya? Ne zaman seninle vakit geçirmek istesem beni görmezden geliyorsun. Bu gittikçe canımı sıkmaya başladı."
"Berke ben henüz böyle bir şey istediğimi sanmıyorum."
"İsteyeceksin! En sonunda sen de isteyeceksin."

Son cümleyi fısıldayarak söylemişti. Sonra da sinirli bir şekilde arkasına bakmadan gitti. Zaten içimde fırtınalar koparken bir de bunu düşünmek istemiyordum. Hesabı ödeyip kafeden çıktım ve eve gittim.

Sabah uyandığımda ilk aklıma gelen şey yeni okulum oldu. Nakil işlemleriyle Beyza'nın babası Murat amca ilgilenmişti. Eğer ailemi kaybetmeseydim bu işle onlar ilgilenebilirdi. Eğer akrabalarım olsa onlarla yaşayabilirdim ve okul işini onlar da halledebilirdi. Babaannem öldükten sonra babam bütün yakınlarıyla ilişkisini kesmişti. Annemin akrabaları ise yurt dışındaydılar ve ben zaten hiçbirini tanımıyordum. Bu yüzden tek başıma yaşamak ve hayatımı devam ettirmek zorundaydım.

Duştan çıkıp Beyza'yı aradım ve bana gelmesini söyledim. Buradan beraber okula gidecektik. Kıyafet kuralı olmadığını öğrendiğimde biraz şaşırmıştım ama bu hoşuma gitmişti.

"Günaydın. Muhteşem görünüyorsun!"
"Teşekkür ederim" dedim ve gülümsedim. Bordo bir etek ve dar askılı siyah bluzumu giydim. Saçlarımı tarayıp hafif bir makyaj yaptım. İlk günden göze batmak istemiyordum. Okulun girişinde durdum ve incelemeye başladım.
Karaçam Lisesi.

Bahçesi oldukça büyüktü ve okul sarı renge boyanmıştı. Duvarlar grafiti ve sprey boyayla yazılan saçma sapan yazılarla doluydu.
"Merhaba yeni hayat" diyerek mırıldandım. Beyza yanıma geldi ve okula doğru ilerledik. Müdürün odasının önüne geldiğimizde 'Caner SOYLU' yazısını gördüm. Odaya girdiğimde Beyza da yanımda duruyordu. Caner hoca biraz baktıktan sonra "sen yeni öğrenci olmalısın" dedi. Söylediğini onaylayarak başımı olumlu anlamda salladım.

"Hangi sınıfta olduğuna bakalım"
Önündeki dosyaları karıştırmaya başladı. Kel ve biraz kiloluydu ama çok sevimli ve cana yakın görünüyordu. "11/F . İyi dersler" diyerek gülümsedi.
"Teşekkür ederim" dedim ve odadan çıktık. Beyza'yla aynı sınıftaydım. Sanırım Murat amca böyle olmasını istemişti. Sınıfa doğru ilerlerken herkesin bana baktığını hissedebiliyordum ama umursamadım. Sınıftan içeriye girdiğimde birkaç kişi gruplar halinde sohbet ediyor, 2-3 kız makyaj yapıyor ve birkaç kişi de kendi halinde müzik dinliyordu. 'Caner hoca bu okulu nasıl idare ediyor acaba , oldukça zor olmalı' diye içimden geçirdim.

Beyza yanındaki arkadaşından rica edip başka bir sıraya oturmasını istemişti. Cam kenarında en arka sıranın bir önünde oturuyordu. Benim de yeni yerim burasıydı. Oturup etrafa baktığımda herkes bana bakıyordu. Kızların bir kaçı kıskanç ve öldürücü bakışlarıyla beni süzerken , erkeklerin bir kaçı da sinsi gülümsemeleriyle beni selamlıyordu.

Kafamı önümdeki sıraya çevirdiğimde Emrah'ı gördüm. Emrah Beyza'nın sevgilisiydi ve yaklaşık 2 yıldır çıkıyorlardı. "Merhaba Asya yeni okulunu beğendin mi" dedi.
"Sizinle daha güzel olacak" diyerek gülümsedim. O sırada sınıfa siyah kalın çerçeveli gözlükleri olan bayan bir hoca girmişti. Çok yaşlı görünmüyordu. 30'lu yaşlarında olmalıydı. Saçlarını topuz yapmıştı ve siyah, diz kapağında biten kalem bir elbise giymişti. Beni gördüğünde "yeni öğrenci sen olmalısın. Kendini tanıtır mısın?" Diyerek gülümsedi.

Ayağa kalktım ve konuşmaya başladım. "Adım Asya. Yıldız Koleji'nden geliyorum"  dedim ve tekrar oturdum. Sınıftan uğultular yükseldiğinde hoca elini masaya vurarak "susun!" Diye bağırdı. Sınıftaki sesler azalmıştı. Fakat hala fısıltıyla konuşanlar vardı. Öğle arasında Beyza, ben ve Emrah , kantine gittik. Emrah yemekleri alırken Beyza ve ben oturcak yer bulmaya çalışıyorduk. Sol tarafta boş bir masa görünce oraya doğru ilerlemeye başladık. Tam oturacağımız sırada sarı saçlı, oldukça iyi fiziği olan , güzel ve arkasında kahverengi saçlı, zayıf, uzun bir kız bizden önce davranıp masaya oturdu. Bize bakıp sinsi sinsi gülümsedi. Çok sinirlenmiştim ve tam ağzımı açıp bağıracakken Beyza kolumdan tutup beni çekti ve başka bir masaya oturduk.

"Neden yaptın bunu?"
"Seni düşündüğüm için. Ceren ve Gülçin okulun en sürtük kızlarıdır. Okulda bir grupları var. emin ol hiç bulaşmak istemezsin."
"Ne yani bu iki aptal kızın okulda bir çetesi var ve bu yüzden herkes onlardan korkuyor , öyle mi?"
"Tam olarak onun çetesi değil. Ateş'in çetesi. Ateş bu okulun en popüler ve herkesin korktuğu aşırı yakışıklı çocuk."
"Neden onları gözünüzde bu kadar büyüttüğünüzü anlamıyorum." Dediğimde Emrah geldi. Yemekleri masaya koyarken "sürekli kavgaya karışırlar ve o kadar güçlü ki şu ana kadar hiçbir kavgadan dayak yiyerek çıktığını görmedim. Tabii onun arkadaşları da öyle ama Ateş kadar değiller" dedi. Gözlerimi devirip ona baktığımda Emrah "yemekten sonra bahçeye inelim, hava alırız" dediğinde başımızı olumlu anlamda salladık.

Bahçeye indik ve duvarın önündeki bir banka oturduk.
"Asya?"
Karşımda Berke'yi gördüğümde şaşırmıştım.
"Ne işin var burada?"
"Senin için geldim. Okukdan kaçıp bir şeyler yaparız diye düşünmüştüm."
"Okuldan falan kaçmayacağım Berke. Bu okulda ilk günüm ve ben böyle bir şey yapmak istemiyorum."
Bu söylediğim onu sinirlendirmiş olmalıydı. Bir anda kolumdan tutup ayağa kaldırdı.
"Benimle geliyorsun."
"Bırak beni! Kolumu acıtıyorsun. Seninle hiçbir yere gelmiyorum."

Bütün okulun bizi izlediğini görebiliyordum. Bir anda kolumu bıraktığını ve acının biraz hafiflediğini hissettim. Berke yerde yatıyordu. Karşısında 1.85 boylarında siyah saçlı, beyaz tenli ve mavinin galiba en güzel tonunda gözleri olan bir çocuk duruyordu. Üzerinde siyah dar bir tişört ve siyah pantolon vardı. Tişörtün dar olmasından dolayı vücudunun çok güzel olduğu net bir şekilde anlaşılabilirdi.

"Kızı duydun. Seninle gelmek istemiyor."
Ses tonu muhteşemdi. Nedenini bilmiyorum fakat gözlerimi ondan ayırmak istemiyordum. tam o sırada bana baktı ve gözleri gerçekten inanılmazdı.

"Sen kimsin de bana karışıyorsun?"
Berke bunu söylediğinde ayağa kalkmıştı. Elini yumruk yaptı ve tam vuracakken adını bilmediğim yakışıklı çocuk onu engelledi. Ardından bir yumruk daha attı.  Berke'nin burnu kanıyordu ve burnunu tutarak okulun çıkış kapısına doğru ilerledi. Arkasını dönüp
"Bu burada bitmedi." Diye bağırdı.
"Defol git!"
Neden bu çocuğun sesi bile karnımda bir savaşın çıkmasına sebep oluyordu?

ŞEHRİN KARANLIK ÇOCUĞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin