Ciddi manada kursağımın sıkışıp kelimelerin tükendiği noktalar oldu. Sinirlenince bir yerlere vurursun ya da bağırırsın, eğer onuda aştıysan düşünme yetini tamamen kaybedersin ve susarsın, hareketsiz kalırsın. Ben de böyle oluyor, sana olmuyorsa özür dilerim genellediğim için. Neyse o anlara denk geldim ve beynimi çok yordu. Antrenmanlarımız ağırlaşmıştı ve çok güzel gidiyordu. Ama gidiyordu, önce bacaklarım sakatlandı, geçti. Devam ettim, tabi ki devam etmeliyim eğlence işi değil bu, yetmedi tabi. Bu sefer atladığım yerde ki basket toplarını göremeyince ayağımı burktum. Yine devam edemedim. Zaman geçti, iyileştim. Maç var dedi hocam, klüp olarak gittik maçlara. Tam bir aptal gibi dövüştüm ve dayak yedim. Aslında ne dövüştü ne de dayak yemekti. Üç, dört tane sağlam tekme yedim bacaklarıma ve hocam havluyu attı, tam bir rezalet. İşte o gün dizim sakatlandı, yine devam edemedim. Zaman geçti, tekrar devam ettim antrenmanlara. Lakin vücudum kararlıydı kendini sakatlamaya tarifsiz bel ağrıları çektim yarıyıl tatilde. Yarıyıl tatil bitti ve devam ettim antrenmanlara. Durmadı vücudum, bileğim ve bacaklarımı sakatladım. Tam bir saçmalıktı. Sekerek koşuyordum ve tek sağlam uzuvum sağ kolumdu. Sakatlıklarım verdiği sinirle sağ kolum tükenene kadar çalıştım, evet beklenen oldu o da bıraktı beni! İşte bunlar olduktan sonra ben sinirden çatladım. Dostum düşünebiliyor musun? Sinirlisin, çatlayacaksın, bir yerlere vurman lazım ama vuracak ne gücün var ne ayağın bacağın. Sinirlendikçe güldüm halime, kafayı yemiştim galiba o aralar bilmiyorum. Bunu yazarken hala sakatım ve bileğim ağrıyor şuan. Neyse sıkıntı yok, Allah var. Yürüyebiliyor, koşabiliyor, hareket edebiliyorum hamd olsun. Dokuz gün sonra maçlar var ve ben gidemeyeceğim, çatlıyorum evet ama hiç bir çarem yok.