Kafam acıyordu... miğdem alt üsttü. Gözlerimi yavaşça araladığımda canım çok yandı... hızla gözlerimi geri kapattım. Bir ışık suratımı ısıtıyordu ve gözlerimin içine vuruyordu. Eski anılarım gözlerimin önünden geçti teker teker...
"Ne kadar çirkin bir kız!"
Diyerek gülüştü önümdeki çocuklar. Parmakları üzerimdeydi ve ağızları sonuna kadar açık kahkaha attılar. Başımı eğerek okul çantama daha sıkı sarıldım ve yanaklarıma gözyaşlarımı düşürerek koşar adımlarla en son sıraya geçtim. İlk okul anılarım...
Sarışın bir kız vardı okulun tuvaletinde, kız çok güzeldi. Aynaya bakarak nemlendiricisini dudaklarına sürerken gözleri arkasında duran bana kaydı, kız burnunu tiksinir bir tavırla kırıştırdı ve kendi suratı ile ilgilenmeye devam etti.
Hoşlandığım çocuğun sınıfına girdim, yanaklarımın yandığını hissediyordum ve utancımdan başımı kaldıramıyordum. Kapının arkasına saklanarak onun gelmesini bekliyordum,
"Ne 9-C deki Charlie mi?"
Diyerek yanındaki arkadaşına baktı ve ilerledi hoşlandığım çocuk,
"Aman Tanrım, o kız, kıza bile benzemiyor."
Dedi ve gülerek içeri girdi. Gözyaşlarımı tutamayarak kaçtım ve duyduklarımı beynimin içinden çıkarmaya çalıştım. O günden sonra okula kafamda kese kağıdı ile geliyordum, ve diğerleri de "Bize bir iyilik ediyorsun bu sayede." Diyerek gülüyorlardı. Keşke herkes kese kağıdı ile gezse diye geçirdim içimden. Kimsenin suratı olmasaydı dedim kendi kendime... kimse kimseyi elinde olmayan bir şey ile yargılamasaydı?..
Gözyaşlarım kuru suratımı ıslattı. Kalbim paramça iken daha da parçalandı."İnsanlar acımasız değil mi?"
Bir erkek sesi geldi, kalın bir erkek sesi tam önümden gelmişti. Gözlerimi tekrar açtım, tek görebildiğim gözlerimi yakan güneş ve açık bir gökyüzüydü.
"İnsanların düşüncelerini okuyabilmekten nefret ediyorum..."
Diyerek devam etti önümden gelen erkek sesi. Zorlanarak ayağa kalkmaya çalıştım ama bedenim çok acıyordu, ellerim kan içindeydi.
"Kalbinin yaralarını gösteriyor bedenin, güzel bir kızsın, neden öyle davranıyorlardı sana?"
Diyerek ses daha da yakınıma geldi, önümdeki güneşi kesen bir erkek suratı gördüm.
"Şimdi gözlerini tekrar kapat, seni bir yere götüreceğim."
Dediğinde ona güvendim ve gözlerimi kapattım, karanlık beni boğdu ve bende karanlığı kabullendim.
***
Kırmızı, şimşekler çakan gökyüzüne baktım, gözlerimin kaydığı yerde büyük gri bir hortum parçalıyordu etrafı. Gri bulutlar ile çevrili kurak, geniş topraklar vardı önümde. Sert esen rüzgar bedenimi üşüttü. Birinin kollarında gidiyor gibiydim, zaten öyleymişim. Kafamı yukarıya çevirdim, gördüğüm adam kırmızı gözleri ile beni taşıyordu, bakışları sertti, hortumu kendisi kontrol ediyor gibiydi.
"Rodu'lar!"
Diyerek kafasını arkasına çevirdi.
"Göreviniz savaşı sura yaklaşana kadar devam ettirmek, sahte kralın işini denizden bitireceksiniz!"
Dediğinde arkasındaki çoğunluk büyük bir hızla dağıldı. Kafasını aşağı indirdi ve gözlerimin içine baktı, ifadesizce beni aşağı indirdi.
"Artık bundan sonrası senin, sadece sana küçük bir iyilik yaparak oradan kurtardım. Kimlerden olacağını sen seçeceksin, nerede yaşayacağınıda... bu macera artık tamamen sana ait. Yaralarını dert ediyorsan onlar çoktan kabuk bağladı, ve fani; dış görünüşü kalbin belirledi artık. Bana inanmıyorsan aynaya bakabilirsin, kalbinin ne kadar temiz olduğunu gösteriyor artık suratın. İleride gördüğün hortuma girersen geçmişe gideceksin, yani ölü krallığın geçmişine, orada yaşadığın bir anıya. Eğer girmezsen bu zamanda kalacaksın, savaşın içinde. Sana şimdilik sadece bu kadar bilgi verebilirim. Görüşmek üzere; beni bir daha görmeyeceksin."
Diyerek hızla ilerledi. Hortumun yanına koştu ve birkaç dakika sonra gözden kayboldu. Zorlanarak ayağa kalktım, şimşekler üzerime düşüyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum, onun gittiği yere ilerledim. Hortum üstüme doğru hızla ilerliyordu, geri kaçmadım. Kararlılıkla büyük hortumun önüne ilerliyordum, korkuyordum ama kaçmadım. Kaşlarımı çattım, hortumun rüzgarı kıyafetlerimi uçuşturuyordu. Saçlarım birbirine girmeye başladığında hortumun içine girdim.
Sadece soğuk ve griydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Krallık
FantasyBu hikayeyi... Tüm canı yananlara ithaf ediyorum. Bu hikayeyi, tüm kalbi parçalanmış, gerçekler canını yakan ve gözyaşlarına boğulan arkadaşlarımın kendini biraz da olsa avutması için yazacağım. Eğer seninde acıların canını çok yakıyorsa... lütfen C...