III

56 6 29
                                    

Gerard kapıdan içeri onun hafif tombişliğinden beklenmeyecek bir hızla daldı ve Frank'inin boynuna sarıldı. Frank, onun kendisinden daha hacimli yapısının altında sendeler gibi oldu ama Michi ve Sonji'nin imalı kıkırdamasının ardından toparladı ve onlara pis pis baktı.

Sonra sıralarına oturmaya çalıştılar ama bir boş yer kalmıştı o da Frank'le aynı ifadeyle arkasında oturan arkadaşlarına bakan Sayu'nun yanıydı.

Frank tabi ki çok centilmen biri olduğu için Gerard'ı oturtmak ve kendisi öğretmenle kavga etmek istedi ama Michi ve Sonji kapcak gibi Gee'ye bakıyordu.

-Onların önüne oturmak istediğine emin misin, Gee'm?

-İstemem! Ama zorundayım...

öfledi.

(Şu an yazarlık yeteneklerimin dipte olduğunun farkındayım)

Sonra kendisi dolma içiymiş hırkası da yaprakmış gibi sıkı sıkı hırkasına sarınmış İngilizce öğretmenleri içeri girdi. Herkes bilirdi ki kadın yüzerken mayosunun üzerine bile hırka giyerdi.

-Siz niye ayaktasınız yeni geldiniz diye özel ilgi mi bekliyosunuz? diye Frank ve Gerard'ı tersledi. Tabi Japonca tersledi n'apsın kadın Japon sonuçta. Sonra hırkaya daha da sıkı sarındı.

Gerard tam bir kahraman gibi hissediyordu hem asabi Ponçik Frank'in böyle-durumlarda-başına-iş-açma-yeteneği'ne sahip olduğunu biliyordu. Bu konuda o kadar iyiydi ki America's Got Talent'ı bile kazanabilirdi. (Yetenek Sizsiniz Türkiye diil çünkü Frank Amerikalı tmm mı) o yüzden Frank'i Sayu'nun yanına oturttu ve öğretmenden özür dilemeye başladı. Tabi panik(!)ten İngilizce özür diledi. Baktı kadın kızmıyor sustu.

-Hım ne güzel konuşuyorsun sen oğlum iyi git kendine bir sıra bul (koridoru işaret ediyordu) sonra gel otur.

Gerard'ın gidip sırayı kendi çekmesine izin veremeyecek kadar centilmen olan Frank ayağa fırladı ve peşine koştu ama Bayan Hırka hiç beklenmeyecek çeviklikte Capaoeria (L'in yaptığından işte) kullanarak onu yere devirdi. Frank iyice rezil olmuştu Michi ve Sonji'nin gülmelerine bu sefer Sayu'da katılmadan edemedi.

Sonra Gerard'ın bilmeden yaptığı İngilizce numarasını çekmeye çalıştı ama Gee Asilzade İngiliz İngilizcesi konuşurken Frank baya Amerikan Sokak Ağzı İngilizcesi kullandığı için sadece kadını daha da sinirlendirdi.

Bayan Hırka alıp Frank'i Sayu'nun üzerine atarcasına oturtturdu. İşte o sıralarda Gerard güç bela çektiği sırasıyla orda olmalıydı ama sırayı o çekmiyordu, sadece bir kenarından taşıyordu, diğer ucundaysa -Frank onu şu tesadüfen aynı turda bulundukları grubun solisti olan taş gibi ama fazla makyajlı çocuk sandı- ama masayı taşırken Gee'yle konuşan kişinin kürek kemiğinin üstünde bir güneş dövmesinin ucu görünüyordu.

Gerard masayı çekip bir köşeye aldı, Frank'te salak salak çocuğa bakıp kıkırdayan üçlünün arasından sıyrılıp onun yanında oturduğunda hafifçe sordu:

-O kim?

Gee kızardı.

-Ah, bir üst sınıftan, geçen sene mezun olmuş sevgilisiyle buluşmak için dersten kaçıyormuşta, görünce yardım etti. 'Renji beklicek azıcık ama...' dedi. Adı Uta'ymış. Şu bizim geçen sene ön-performansını yaptığımız gruptaki vokaliste benziyor, değil mi? İlk gördüğümde o sandım ama Uta kesinlikle daha az makyaj yapıyor, ve-

Sözü konuyu anlatmaya nihayet hazır olan öğretmenin sesiyle kesildi, Frank de memnun oldu. Gee amma çok konuşmuştu yani! Frank kıskanıyor muydu? Ama bunun suçlusu o kızlardı...

Bütün animelerle grupları karıştırcam hadi hayırlı olsun. Sonraki bölümde beden hocası İzumi Curtis'le, hatta Korosensei'yle buluşabiliriz... Bu arada yazarlık yeteneklerimi kullanamadım çok :(

Çok geç oldu ama yaratıcılığım uğramaz oldu da bir ara.

Birde yeni kitap yazcam (bu konuda senle yarışırım RueRyuzakiLawliet ) Konu: Fall Out Boy, My Chemical Romance, Panic! At The Disco ve Twenty Øne Piløts'dan oluşan bir futbol takımının Emo Ligi'ndeki maceralarını anlatan bir kitap... Futbol takımları 11 kişi oluyordu, di mi? Tamam bu konuda hiçbir fikrim yok. Zaten okunursa şaşarım. Neyse.

xoxo Jam.

I'd Kill For YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin