Arkadaşlar biraz geciktiği için çok ama çok üzgünüm ancak gelen vote ve yorumlar beni müthiş mutlu etti hız kesmeden artarsa bölümlerin de hızı artacağından emin olun. :) İyi okumalar, iyi tatiller!
Birkaç saniye yalnızca boş boş birbirimize bakarak geçtikten sonra Edward kapıyı kapatmak üzere geri çekildi. Koşarak kapanmak üzere olan demir kapıyı ittirdim ve zorlanmadan geri içeri girince arkamdan kapattım. Hem beni günlerdir görmüyor hem de yüzüme kapıyı kapatıyordu. Gerçek bir eş!
Ben peşinden gelirken çalışma masasına tereddütsüz adımlarla yürüdü o etrafından dolaşıp geniş sandalyeye yerleşirken ben ahşap masanın önünde durdum.
-Senin buraya gelmek için iznin yok. Ayrıca o silah da neyin nesi beni vurmaya mı geldin?” Tüyünü mürekkebe batırıp tekrar parşömen üzerinde sallarken bu umursamaz tavırları ona olan olumsuz yöndeki duygularımı tetikliyordu.
-Günlerdir görmedim sizi Edward.”
-Biliyorum. Sana hediye ettiğim sağ kolum Gastard meşgul olduğumu iletmedi mi yoksa?”
-Evet, etti ancak ben nikahı ertelediğinizi Gastard yerine sizden duymak isterdim.” Histerik bir kahkahayla başını kaldırmadan sertçe tüyü tekrar mürekkebe daldırdı, cevap vermesini beklerken işinin üzerine daha çok eğilip dikkatini topladı. Yeter artık. Masanın üzerindeki her şeyi tek seferde yere fırlatırken Edward titreyen ellerini kaldırdı ve bir saniye için sakinleşmeyi denerken soğukkanlılığını koruyamayıp ayağa fırladı. Beni bileğimden sertçe yakalarken yüzünü çok daha yaklaştırdı.
-Ne duymak istiyorsun?” dedi tükürürcesine fısıldayarak.
-Neden nikahı ertelediğinizi.” Bu sırada arka taraftaki dağınık yataktan yere sarkan geceliği fark ettim. Kız ya da erkek geceliği olduğunu kestiremediğimden mantıksız ve düşüncesiz bir yorum yaptım. Aptal!
-Yoksa hala metreslerinizle görüştüğünüzden mi? Ailenizden biriyle ilişkiye girecek kadar aciz olmadığınıza gö-“ Elinin tersi ile ne olduğunu anlamadan acımasızca bir tokadı sağ yanağıma geçirirken başım hareketine uygun olarak döndü ve elimle sızlayan yanağımı tuttuğumda söylediğim şeyin ne kadar seviyesizce ve küçük düşürücü olduğunu anladım. Gözlerimi sımsıkı yumup bunun yalnızca kötü bir kabustan ibaret olmasını diledim ancak bana bağırışları canımı yakıyordu ve fazlasıyla gerçekçiydi. Gırtlağından çıkan en yüksek tonla tükürürcesine bağırırken tek eliyle hala bileğimi sımsıkı kavramaya devam ediyor, diğer taraftan küçük bir çocuğu parmağını bana doğru tuttu.
-Senin bu odaya girmeye iznin yok! Bana kiminle yatıp kalktığımın hesabını sormaya hakkın yok! Bana seninle neden hemen evlenmediğimi soramazsın! Ben ve ailem hakkında iftira atmak için ağzını bile açamazsın!” Bir an için durdu ve soluklandı. Tenime yerleşen tokat üzerine evimi, Christian’ın sevgiyle dokunan ellerini ve henüz girmediğim mezarı özledim. Lanet olsun Belle, böyle bir şey nasıl söyleyebilirsin? Birkaç saniye onun soluklanarak sakinleşmesini bekledim.
Sonunda bana yaklaşıp hala sola doğru yatırdığım başımı az önce bana vurduğu aynı avuçlarla kavradığında kendimi ona teslim ederek gözyaşlarımı bırakmamak için dudaklarımı ısırdım.
-Eğer bir daha ağzından böyle tek bir kelime çıkarsa ilk eşimden çok daha kötü bir sonun olacak. Ona ne olduğunu biliyorsun değil mi?” Bir süre gözlerim kapalı tekrar beklerken son sözünü tekrar bağırarak tekrarladığında itaatkar bir şekilde başımı sallayarak onayladım. “Bu odaya kimin girip çıktığı seni ilgilendirmez. Yalnızca sen bu odaya giremezsin.”