Hale, Taylan, Çetin ve Selen hastaneye kaldırıldı. Birkaç gün sonra hastaneden çıkıp eve döndüler. Selen ağlayarak " Çetin daha başımıza neler gelecek? Evden çıkmaya da evde kalmaya da korkar oldum. " dedi ve Çetin'e sımsıkı sarıldı. Bir daha hiç bırakmazcasına sarıldı. "Lütfen bir daha beni tek başıma bırakma. Yani tabiki senin suçun değildi ama holdinge giderken bile beni yanında götür " dedi.
Çetin: Merak etme aşkım. Bir daha böyle bir şey olmasına izin vermeyeceğim. Biz de mutlu olmayı hak ediyoruz. Evet şu an çok mutlu olmayabiliriz ama biz de normal insanlar gibi mutlu olacak ve mutlu çok mutlu günler göreceğiz.
Selen: Biz de evleneceğiz. Bizim de normal insanlar gibi yuvamız, çocuklarımız olacak değil mi?
Çetin: Evet birtanem. Biz bunu çoktan hak ettik.
***ÜÇ YIL SONRA ***
Selen ve Çetin eskisi gibi sevgiliydiler ama çok yakın, birbirlerini çok seven sevgililerdi. Üç yılda birkaç saldırı daha olmuştu ama hepsinden kurtulmuşlardı. Çok mutlulardı artık. Hiç olmadıkları kadar mutlulardı. Dışarı çıkıp güzelce dolaşmış ve eve dönmüşlerdi. Yanlarına Hale geldi.
Selen: Merhaba Hale.
Hale: Merhaba. Yüzünüzü gören cennetlik valla.
Çetin: Dolaşıyoruz yenge.
Hale: Dolaşın canım birşey demedim.
Çetin ve Selen odaya çıktı. Mine geldi.
Mine: Merhaba. Abla biz seninle alış verişe çıkalım mı? dedi ve Çetin'e göz kırptı.
Selen: Olur ablacım. Sen iyisin dimi. Normalde seni alış verişe çıkarmak için çok uğraşılır.
Mine: İyiyim abla. Allah Allah bende isteyemez miyim alış verişe gitmek?
Selen: İstersin tabi ablacım.
Selen ve Mine güzel güzel dolaştı.
Selen: Hadi artık eve dönelim.
Mine: (Garip bir ses tonuyla) Biraz daha dolaşalım.
Selen: Ne oluyor ya?
Mine: Birşey yok abla. İstersen dönelim yani.
Selen: Yok canım sen dolaşmak istiyorsan.
Bir iki saat daha dolaşıp eve doğru yola koyuldular. Selen'in evde neler olduğundan haberi yoktu. Evde büyük bir telaş vardı. Hacer ve Elif ordan oraya koşuyor Çetin ise isteklerde bulunuyordu. (Hacer abla onu şuraya koyar mısın? Elif onu oraya değil yere koy vb.) Elif yemekleri yetiştirmek için daha sabahtan başlamıştı yemekleri yapmaya.
Elif: Hacer abla yetişir dimi.
Hacer: Yetişir kızım merak etme. Daha zamanımız var. Selen kızım gelir gelmez mutfağa girmez. O geldikten sonra da devam ederiz.
Çetin: Hacer abla Selen geldiğinde herşey hazır olur değil mi?
Hacer: Olur yavrum.
O sırada Çetin'e Mine'den mesaj geldi.
Mesaj: Çetin biz yalıya dönüyoruz. Ablama kalsak iki saat önce evdeydik. Zor tuttum ablamı. Umarım herşey hazırdır.
Çetin hemen yukarı çıktı ve üzerini değiştirdi. Neredeyse bir kutu parfümü üzerine döktü ve aşağı indi. Hacer masayı hazırlamış ve yerlere mumlar dizip yakmıştı. İçerisi harika ve romantik gözüküyordu. Selen ve Mine evin önüne geldiler.
Mine: Ben girmiyim abla. Babam bekliyor.
Selen: Sen bilirsin.
Selen Mine'ye sarıldı. Mine eve doğru giden bir taksiye bindi. Selen de eve girdi. Sürprizi anlamasın diye kapıyı kapatmışlardı. Yukarıya çıktı ve üstüne şık bir elbise giyip makyaj yaptı. Sonra da aşağıya inip mutfağa yöneldi. Hacer oradaydı. Elif ise tatlı yapıyordu.
Selen: Oo ne bu hazırlık?
Hacer: Ne ol... ne olacak ki kızım?
Selen: Bilmem çok güzel ve çok fazla yemek yapmışsınız. Neyse ben salona gidiyim.
Salonda Selen'i çok büyük bir sürpriz bekliyordu. Salona girdi ve şok oldu. Yerlerde mumlar, masada kırmızı bir örtü ve daha birçok güzel şey. Çetin karşısında duruyordu. Hadi yemeğe geçelim dedi. Yemeklerinin ortasında romantik bir şarkı başladı. Çetin Selen'i dansa kaldırdı. Şarkı bittiğinde diz çöktü ve cebinden bir kutu çıkardı.
Selen: Yoksa...
Çetin: Evet aşkım. Şimdiye kadar güzel günlerimde de kötü günlerimde de yanımda oldun. Ömrümün sonuna kadar da yanımda olmanı istiyorum. Benimle evlenir misin?
Selen: Şapşal bunu sormana ne gerek var? Tabiki de eveeet!
Çetin çok sevindi. Danslarına devam ettiler. Saat 02:53'tü ve uykuları gelmişti. Odalarına çıktılar ve bir süre konuştular. Hale geldi ve "Saat gecenin körü oldu siz hala ne yapıyorsunuz burada? Kahkahalarınızın sesi aşağıya kadar geliyor."
Çetin: Tamam yenge yaa! Yatıyorduk zaten şimdi.
Çetin ve Selen rahat rahat uyudular. Hayatlarında yeni bir dönem başlamıştı artık. Bu dönemi sürdürmek istiyorlardı ama hala mutluluklarını bozmak isteyenler vardı.