3. Bölüm; Şaşkınlık

127 3 0
                                    

Multimedya; Batu

"Başın sağ olsun Almina" diyen sesi duyup arkamı dönüm ve gördüğüm yüzle dona kaldım.
~~~
Oha, çüş, yok daha neler? Batu mu?? Burada ne işi var ki? Neden gelmiş acaba? Hayır ya gelmemeliydi, tekardan eskiye dönmek istemiyordum. Geçen sene, Batu'yu Türkiye'den göndersinler diye ailesine ricada bulunmuştum çünkü beni rahatsız ediyordu, ki sarhoşken bana tacizde bulunması bardağı taşıran son damla olmuştu. Ama ne yalan söyleyim eskisine göre baya değişmiş yani önceden çıtı pıtı ve çelimsiz olan Batu, şimdi ise kaslı olduğu her halinden belli oluyordu sonra saçları uzamıştı ve göz rengide çok güzeldi... Ahh!! ben bunları neden düşünüyorum ki. Banane Batu'dan. Nasıl değişmişse değişmiş umrumda olmamalı o çocuk benim. Ama belkide özür dilemek için gelmiştir, belki kabul edebilirim... Hemen sildim bu düşünceyi beyinciğimden. Olmazdı, asla kabul edemezdim onun özrünü. Yaptığı şeyler çok.. Çok şerefsizceydi ve affedilebilir hiç bir yanı yok, olamaz da!! Ben kendi kendime konuşmaya dalmışken Batu yanıma gelmiş, hem elini yüzümün önünde sallıyor, hemde "İyi misin Almina'cım" diyordu. Ah!! Yanılmıştım işte, özür dilemek gibi bir niyeti yokmuş hala aynı patavatsız ve yüzsüz biri. Hızla elini indirdim ve sorusunu es geçip "Neden geldin?" dedim usanmış bir şekilde. "Seni özledim" dedi çarpık bir ifadeyle. Ağzımdan bir "hah" çıktı. "Özlemiş miş!! Ama ben seni zerre kadar özlemedim Batu-cuk!! Ömrümün sonuna kadar da özlemeyi düşünmüyorum seni, anladın mı?" diye bağırdığımda evin kapısı açıldı ve annem şaşkın gözlerle bana bakmaya başladı. "Kızım niye bağırıyorsun" dedi şaşkın bir tonda ardından Batu'yu yeni görerek "Aa-aa Batucum hoş geldin ve ne zaman geldin? Neyse bunları içeri de konuşuruz gel hadi birşeyler ikram edelim sana hem sende İtalya'da neler yaptın anlatırsın. Kızım sen de geç içeri ıslanmışsın hasta olucaksın" dedi annem uzuunca konuşmuştu. Islandığımı unutmuştum bisey olmaz, hasta olmuştum zaten. Annem kapatıcıyla göz altlarını ne kadar kapatmaya çalışsa da hala mosmordu. Batu bana iğrenç bir sırıtış atıp "Tabii gelirim Filiz ablacım" dedi ve içeri adımladı pis insan. Annem, Batu'nun bana yaptıklarını felan bilmiyordu, eğer bilseydi şuan yanımda yürüyen piç kurusunu burdan kovuyor olurdu. Neden anneme olanları söylemediğime gelirsek, annem o zamanlar hastaydı ve onu üzmek istememiştim, sonra da Batu İtalya'ya gidince söyleme gereği duymamıştım ama keşke söyleseydim. İlk kez evime giriyordu şuan ve ben onu evimde istemiyordum ama bir kere eşikten girmişti, ki onu asla çıkması için ikna edemezdim. E hadi onu ikna ettim diyelim annem, Batu'nun gitmesini katien kabul etmezdi. İçeri girdigimizde Batu resmen uslu çocuk rolüne bürünmüştü -bu arada Batu 20 yaşında ama daha büyük gösteriyor- yalaka insan yaa. Teyzemler, halamlar, dayımlar, amcamlar, kuzenlerim, anneannem ve dedelerim. Hepsi buradaydı. Zaten biz hep birbirlerine bağlı, kalabalık bir aile tablosu çizmişizdir. Bu arada babaannem 3 sene önce kalp krizi nedeniyle vefad etmişti.

Hepsine teker teker sarılırken anneannemin ve dedemin kollarında kendimi artık tutamayıp göz yaşlarıma yenik düşmüştüm. Çünkü onları çok seviyordum. Hepsini seviyordum ama anneannem ve Haluk dedem'in yeri hep apayrı olmuştur kalbimde. Küçükken annemle babam tatile ve iş için yurt dışına gittiklerinde hep onlarda kaldırdım. Benim ikinci annem annanem, ikinci bir babam ise dedemdi. Haluk dedemin kollarındayken babamı hatırladığım için o kadar çok ağlıyordum ki sanırım kriz geçiriyordum.. Yere çöktüm, nefes almaya çalışıyordum ama olmuyordu tıkanmıştım ve gözlerim kararıyordu. Herkesin bağırdığını duyuyordum ama herşey bulanıktı en son annemin sesi çınladı kulağımda "Yavrum, meleğim, nefes al annecim, hadi yavrum, lütfeen nefes al!!" annem sessizce fısıldıyor ayrıca ağlıyordu nefesim yavaş yavaş düzene giriyordu ama çok yorulmuştum ve yavaş yavaş bilincim kapanmıştı...

'Babam karşımdaydı etrafa bir göz gezdirdim mezarlıktaydık ve zifiri karanlıktı. Korkuyordum hemde delicesine. Babam bana uzunca bakıp ardından kafasını iki yana salladı ve arkasını dönüp yürümeye başladı bende hiç durmadan peşinden gitmeye başladım kayboluyordu koştum koştum sonunda kolundan tutup "Lütfen gitme baba, seni çok özledim lütfen gitme" deyip ona sarılmaya çalıştım ama birden kaybolunca yerimde sendeledim "Kızım" diye arkamdan seslendiğinde saniyesinde arkamı dönerken ona özlemle baktım. Gözlerini gözlerime dikip "Güçlü olmalısın kızım sen benim annenden sonra en sevdiğimsin annende sen de abin de üzülmeyin artık. Sizleri öyle gördükçe bende üzülüyorum. Sizi seviyorum kendinize dikkat edin.." der demez birden kayboldu. Yıkılmıştım, gitmemeliydi. Yere çöküp bağırmaya başlamıştım. "Baba gitme, babaa geri gel lütfen, babacım gel, çok özledim gel artık, lütfen gell. Dayanamıyorum, dayanamıyoruz. Tükendik, bittik gel nolur gel...

SADECE SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin