Erkekten Kıza
Anılarımız mutlu olunca mı, yoksa mutsuz olunca mı daha güçlü yaşarız hayatımızı? Benim en çok canımı mutlu anılarım yakar mesela. En mutlu olduğum anı hatırlayınca boğulurum hıçkırıklara. Hangi mevsim daha soğuk olur sahi? Sevdiklerimiz yanımızdayken kış mı? Yapayalnızken yaz mı? Hangi mevsim ısıtır içimizi? Hangi mevsim bilmem ama sonbahar da yaşadım ben en büyük sevdalarımı.
Şiirimi beğenmişsin. Teşekkür ederim... Keşke her zaman güzel yazabilsem ama olmuyor işte. Mesela 6 ay boyunca hiç yazmadım. Denemedim değil... Denedim... Ama olmadı işte... Hikaye ile giriş yapmışsın mektubuna. Okudum hikayeni, yerini buldu merak etme. Ben anladım anlayacağımı. Birde demişsin ki her anını, dakikasını not etmek, o zamana değer verdiğin içindir. Şu hayatta nice değersiz şeylere değer veriyoruz da en değerli varlığımız zaman ama onu hiç önemsemiyoruz. Bense değerini bilmeye çalışıyorum. Çünkü o, değer bildikçe değerleniyor. Ama asıl kızdığım nokta onu benden çalanlar. Zamanımı çalanlara cebimdeki parayı çalanlardan daha fazla sinir oluyorum. Paramı çalanları hukuki yollarla halledebiliyorum ama zamanımı çalanları sadece vicdanıma hapsediyorum. Fazla felsefeye gerek yok. Demek istediğimi anlamışsındır. Geçen mektubum da soru sormuştum ama yine es geçmişsin. Eski huyun düzelmemiş hala. Bir daha ki mektubunda da yazmazsan benden mektup bekleme boşuna. Sen gittikten sonra yaşadıklarımın da bir önemi yok. Zaman işte, onun da üstünü örtüyor. Geçip gidiyor her şey. Acısı da tatlısı da.
Sahi hatırlıyor musun sana aldığım o küçük pembe süs bebeği? Ben hatırlamak dahi istemiyorum. Ne kadar yaşadığım güzel anı varsa her birine saydırıp, sövüyorum. Benim en çok canımı onlar yakıyor. Yaşarken evet, güzel de... Ya sonrası? Ebediyen sürmüyor ki hiçbir şey. Ben neden hep hayallerimde yaşarım biliyor musun? Neden hep geleceğimi kurgularım? Bakalım bilebilecek misin? Hep geçmişten bahsedince bende geçen gün eskileri koyduğum küçük bej kutumu açtım. "Vay be" dedim "ne günlerdi". İçinde neler neler vardı bir görsen. Şimdi düşünüyorum aslında salaklık mıydı onları biriktirmek? Acaba büyük bir ateş yakıp içine mi atmalıydım? Büyük hayallerim, büyük ateş de yanmalı sonuçta. Ya ben eskiyi düşündükçe neden hep böyle oluyorum? Yine mideme ağrı girdi. Strese sokuyorsun adamı her seferinde deli kız. Bitmiyor yaşattığın acılar anasını satayım. Ne güzel unutmak üzereydim her şeyi. Neden hatırlatıyorsun sahi? Gece uyurken bile iki büklüm uyuyorum. Full zararsın var ya. Artık mutlu anılardan da bahsetmek istemiyorum. Ne o kurbağa deresinden ne de çakıl taşlı tren yolundan. Sayende çay içmekten de nefret edeceğim. Bir tek o kaldı elimde, bari onu alma benden. Ve emin ol dinlemiyorum artık ne Gökhan'ı ne de Sezen'i. Sevmiyorum acı çekmeyi. Sevmiyorum geçmişe gitmeyi. Bende merak ediyorum aslında senin hakkında bir çok şeyi. Saçlarını hep pembeye boyamak isterdin mesela. Bense hep dalga geçerdim sen öyle söyledikçe. Boyattın mı benden sonra sahi? Düşündüm de belki yakışırdı. Sen severdin farklı olmayı. Bana da en çok tırnaklarımı yiyorum diye kızardın. 'Ekmek arası döner mi öyle bir yiyorsun ki' derdin. Ben sırf sen görünce kızmayasın diye otururken bile ellerim cebimde oturuyordum. Öyle öyle bırakmıştım tırnak yemeyi. Şimdi tekrar başladım. Aklıma sen geldikçe sinirden yiyorum.
Aklıma gelmişken ondan da bahsedeyim. Bıraktın mı sigarayı? Çok kötü kokuyor be deli kız. İçme şu zıkkımı. O şey yüzünden ben de az üşümedim yani. Bir kafeye gittiğimiz de hep dışarda oturuyorduk mecbur.
Günlüklerimi birlikte okumak istemişsin ama inan tavan arasına attım. Çürümek üzereler. Ben bile okumuyorum. Hiç başımıza sarmayalım şimdi eskiyi. Hep eskilerden bahsetmek de çok sıkıcı gerçekten. Çünkü geçmişte "her şey de biraz sen varsın". Hala film çevirmiyorum tavana bakarak. Çocuklukta kaldı hepsi. Vaktim de olmuyor zaten saatlerce yatacak. Başımı yastığa koyar koymaz uyuyorum. O zamanlar yorganın altına girer, dünyayla bağlantımı kopartır, bizi düşünürdüm. Gözlerine bakmak bile çok büyük hayaldi benim için. Sahi nasıl yıktın tüm bunları? Hala düşündükçe dişlerimi sıkıyorum.
Senaristlik konusunda da arada yazıyorum işte bir şeyler. Ne yalan söyleyeyim ben bile sıkılıyorum bazen kendimden. Sanırım terk etmekte sana da hak veriyorum. Bende bir terk edebilsem kendimi. Bazen kendimi anormal buluyorum. Ben senaryo yazsam zaten hep aşk acıları yazarım. Ayrılan sevgililer... Çöplüğe dönmüş, yarım kalan aşklar... Severken ayrılmak zorunda kalanlar... Ve bir ton hayal kırıklıkları... Benim senaryosunu yazdığım filmleri izleyenler emin ol hayata küser. Nefret ederler yaşamaktan. Hep aynı iki karakter olur mesela. Birisi havalı, egoist olur. Diğeri mütevazı, sevecen, duygusal... İkisi de çok uyumsuz zaten. Bu aşktan bir bok çıkmaz ama duygusal olan genelde salak olur ve aşık olmak için bahane arar. Hep karşısındaki kişiyi, hayal ettiği kalıba sokar ve onu öyle düşünür. Havalı olan duygusal olanı kendine aşık ettikten sonra onu istediği gibi parmağında oynatır. İşi bitince de bir çaput gibi savurur atar. Senaryo tanıdık geldi değil mi? Evet, bana da...
Lan hiçte anlamadığım işler. Neden hep seven kaybeder. Ne yapmak gerekiyor anlamadım ki, can mı yakalım yani? Sahi bak aklıma geldi şimdi. Duygusal yerine daha despot olsaydım. Üzerine titremek yerine umursamasaydım. Kendimi hep geri çekseydim gözünde daha mı kıymetli olurdum? Daha mı çok severdin beni? Biliyorum o zaman terk edemezdin beni. Kaybetmekten korkardın. Yanlış rolü seçmişim demek ki. Soğuk, umursamaz, despot bir karakteri seçmeli, o rolü oynamalıydım. En çok can ben yakar, Oscar bile alırdım. O zaman az peşimden koşmazdın. Kalbim de bana düşman olmazdı. Şimdi aramız açık. Neyse dediğim gibi ben burada kaçayım. Yarın erken kalkıp sahile ineceğim. Ucuz hayaller peşinden koşmayalı uzun zaman oldu. Birde ben mektuba başlayınca durduramıyorum kendimi. Alabildiğine yazıyorum. İyi mi kötü bilmem ama sıkıcı olduğumun kanısındayım. Zaten her şeyi açık açık yazdım. Bu seferlik bu kadar. Hadi görüşürüz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tabi ya! O Gün Kar Yağıyordu
RomanceHiç ummadığınız bir anda hayatınızın akışını komple değiştiren bir mektup alsaydınız ne yapardınız? Kanınız çekilecek her kelimesinde! Sen Unutmak İstiyorum Demiştin O Anları, Ben İse Tekrar Yaşamak İstiyorum Her Dakikayı, Sen Hep Yeni Sayfa Açmaya...