Kızdan Erkeğe
Mektubunda bana baya sayıp sövmüşsün. Ne cevap vereceğimi bilmiyorum. Sanırım bir yanımda hak vermiyor değil. Hatta mektubun çok hoşuma gitti. İki üç kez okudum. Şu ilk başta yazdığın, "mutlu anılar mı daha çok can yakar, mutsuz anılar mı" sözünü düşündüm uzun uzun. Galiba ona da hak verdim. Evet, benim de en çok mutlu anılarım canımı yaktı, ama onları kaybettiğimde. Tekrar tekrar yaşadığım ve yaşayabileceğim anılar bence güzel, yaşanılası.
Mektubunun neresini yazacağımı, neresini cevaplandırıp, neresinde savunmaya geçeceğimi şaşırdım. Bir anda hepsini özetlemeyi düşünüyorum. Sadece bir mektupta nasıl bu kadar şeyden bahsettin ona da hayret ediyorum. Ama el mahkum hepsinin cevabını vereceğim. Cevaplamadan önce şu bej kutunun içindekileri yazar mısın bir sonraki mektubunda? Aklımda birkaç şey canlandırdım ama senden de duymak istiyorum. Ve evet, hatırlıyorum. Hiç hatırlamaz mıyım bana aldığın bebeği?
Senin cebinde hiç paran yoktu ama benim ısrarlarıma dayanamayıp hediyelik eşya dükkanına girmiştik. Vitrinleri dolaşıyorduk. Sen de en çok kar kürelerini beğenmiştin. Canımız ne kadar çok çekse de, almak istesek de alamıyorduk. Tam da dükkandan çıkacakken anahtarlık vitrinine çarpıp devirmiştik. Çalışan kız o kadar anahtarlıkları tek tek vitrine dizmek zorunda kalmıştı. Sende ona ayıp olmasın diye bir şeyler almak zorunda kalmıştın. Cebinde ki para da o küçük bebeğe yetiyordu. Bir buçuk tl... O gün hem çok mutlu olmuş, hem de sana karşı çok mahcup olmuştum. Minibüse binemeyip, o kadar yolu yürümek zorunda kalmıştın. Ben çok iyi hatırlıyorum merak etme o anları. Keşke sende hatırlamaktan gocunmasan. Anılarımızdan başka ne var ki elimizde? Geleceği hiç göremeye de biliriz. Ama geçmiş bize aittir. Ya onları da kaybedersek! Bir de bej kutuyu yakmaktan falan bahsetmişsin. Sakın! Sakın yapma! O kutunun içinde bize dair bir çok anı var. Ben bizi yaktım, sen onları yakma. Düşüncesi bile korkunç, yapma! Neden hep geleceği kurguladığını, hayallerinde yaşadığını da sanırım anladım. Geçmiş canını yakıyor değil mi? Geçmişinden kaçmaya çalışıyorsun. Bilmiyorum ama sanırım bende senin yerinde olsam bende geçmişimi unutmak için çabalardım.
Bende sonbaharı çok severim. Sonbahar deyince aklıma hep çamlığın oradaki salıncakta turuncu yaprakların arasında beni salladığın an gelir. Salıncakta sallanmayı çocukken bile sevmezdim. Başım döner, çarpıntı yapardı. Salıncakta sallanmayı bile seninle sevdim ben. Şimdi salıncak görünce çocuklar gibi seviniyorum. Rukiye'yi sormuştun. Hemen de parlıyorsun, belki unuttum geçen mektubum da. Ben ayrılma fikrimi ilk olarak Rukiye'ye söylemiştim. Ve her buluşmamızda sakın yapmamam gerektiğini, senin çok üzüleceğini söyler dururdu. Hatta sen, ben ve Rukiye buluştuğumuz da bile kaş göz yapardı bana. Ne kadar sevimli çocuk maksatlı hareketler yapardı. Sağ olsun Rukiye yüzünden hep iki ara bir derede kalıyordum. Az git gel yaşatmadı bana. Ama yine de kazanan ben olmuştum. Keşke kaybetseydim. En beğendiğim yenilgim olurdu. Vay be bende başladım şiir gibi yazmaya. Sancak diye rapçi var bilirsin sen. Bazen sabaha kadar onu dinliyorum. Ciddi ciddi baya duygusal biri olup çıktım. Bak şimdi 'Ben kaybettiğimi özlerim, vaz geçtiğimi değil. Çok özledim.' Nasıl ama?
Bu arada saçlarımı komple pembeye boyamadım. Sadece sağ tarafımdaki saçların uçlarını boyattım. O da yakıştı aslında. Hevesimi almış oldum. Hatta çekildiğim çok sevdiğim bir fotoğrafım var. Onu da mektupla birlikte gönderiyorum sana. Bakalım sende beğenecek misin? Gün olur beni unutursan onu saklarsın. Sende de uzun saç takıntısı vardı. Çoğu zaman gözlerini göremezdim. Gözlerinin önüne düşerdi. Ya bak yine gülesim geldi. Sizin telefoncu sidikli Fadıl vardı. Amma dalga geçerdik ucube falan diye. Ben eskiyi düşündükçe yüzümde çiçekler açıyor. Sende ise tam tersi. Hep mutsuz oluyorsun. Keşke seni de mutlu edebilse geçmişimiz. Ne isterdim biliyor musun? Tekrar yaşat cenneti bana!
Şu senin senaryo meselesi de canımı yakmıyor değil. Eğer ilerde ünlü bir senarist olursan hep benden intikam almak için yazacaksın filmlerini. Çocuk hep kahraman olacak, kız can yakan bir canavar. Filmlerin sonlarını da hayal ediyorum. Erkek her şeyi başarmış edasıyla geçecek kızın önünden. Kız gözyaşları içerisinde kalakalacak. Aslında erkeğin en büyük başarısı kızı göz yaşları içinde bırakması olacak. Film bitince herkes çocuğu alkışlayacak. Kıza sayıp sövecekler. Herkes eski sevgililerini düşleyecek ve filmdeki kahraman erkek gibi intikam almak isteyecekler. Ve kulaklarım da senin bir sözün yankılanıyor. Yakışıklı erkekleri üzmeyin kızlar. Sonra sizin yüzünüzden bir sürü kızın canı yanıyor. Aslında ben çıkan filmlerine mutlu gidemeyeceğim için kahroluyorum. Ve istemiyorum duygusal şarkılara müptela olmayı. İnsanların hissetmedikleri sözleri şarkı yapıp benim hislerim üzerinden prim yapması da sıkıyor canımı. Ve hiç hedeflerime ulaşamayacak olmam...
Ve inan bende bilmiyorum. Neden sevenler en çok acıyı çeker. Ve inan bilmiyorum, ne yapsalar sevilirler sevenler. Aslında biliyorum bu devirde duygusallık prim yapmıyor. Cool takılmak lazım. Ama ben seni böyle sevdim. Ben farklı birini istemiyordum. Ve bana da öğretmeni istiyorum hayal kurmayı. Senden öğreneceğim çok şey var aslında. Eskisi gibi de deli kız değilim. Uslandım artık. Sanırım yeni isim bulman gerekecek bana. Pembeli, pembiş, pembe saçlı kız falan olabilir aslında. Gerçi sen bu konularda daha yaratıcısın. Benim bulduğum isimler hoşuna gitmeyecek biliyorum. Hiç olmazsa seçenekleri sunmuş oldum.
Sigara konusuna hiç girmeyelim istersen. Dişlerimi çürütmeye başladı bu genç yaşımda. Nerde zararlı şey var ona müptela oluyoruz zaten. Yararımıza olanları gözümüz görmüyor. Bazen senden gizli içiyordum pasajın alt tarafında. Senin geldiğini görünce hemen beyaz plastik masanın altına doğru fırlatırdım izmariti. Şimdi biri yok, içerken çekinip de elimden atacağım. Sanırım yüzüm de yavaş yavaş kırışmaya başlayacak daha altmışıma gelmeden.
Hep iyiyi nasıl temsil ediyorsun onu da bilmiyorum. Benimde elimden tutan birisi lazım tırmanmam için bu dik yokuşu. Zaten saçlar da yavaş yavaş pembeye kaçmaya başladı yoksa emo girl olup çıkacağım. Bak yine espri yaptım. Her mektubum da birer adet yapacağım bundan sonra. Bu satırları okurken yüzün gülüyor biliyorum. Biran olsun yüzünü güldürebiliyorsam ne mutlu bana. Ve birde şu altı ay da neler yaptığını yazacaktın ama sende benim gibi yazmamışsın. İlk tanıştığımız anı da hiç unutmuyorum. Bilmiyorum gerek var mı yazmama? Sen zaten unutmazsın. Hep sana zarar veriyorum bunun da farkındayım. Kim bilir o altı ay boyunca da ne mide ağrıları çektin de kimseye diyemedin. Her canın yandığında nasıl da sövmüşsündür bana. Aslında bir yandan da korkuyorum o altı ay boyunca yaptıklarını okumaya. Yazmazsan da sorun olmaz yani. Kaldıramam artık bundan fazlasını.
A bak dışarda yağmur yağmaya başladı. Hafif hafif çiseliyor. Cama çarpan damlaların sesini duyuyorum. Birazdan camı açar, yüzüme damlar damlalar. Saat kaç biliyor musun? Gecenin üç buçuğu. Geceleri sevmezdim ama şimdi sana mektup yazmamdan dolayı seviyorum. Geceleri seninle mektuplaşırsak güzel oluyor. Ve senin mektubunu beklerken... Neler yazacağını hayal etmeye çalışmak bile çok güzel. Artık zamanımızı değecek şeylere, değecek kişilere ayırmak dileğiyle. Allah'a emanet ol. Deli kız hep burada mektubunu bekliyor olacak. Görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tabi ya! O Gün Kar Yağıyordu
RomanceHiç ummadığınız bir anda hayatınızın akışını komple değiştiren bir mektup alsaydınız ne yapardınız? Kanınız çekilecek her kelimesinde! Sen Unutmak İstiyorum Demiştin O Anları, Ben İse Tekrar Yaşamak İstiyorum Her Dakikayı, Sen Hep Yeni Sayfa Açmaya...