Aşk hayatım öyle bir şeye dönüştü ki resmen piç oldu. O kadar çok kişi girdi ki bi anda hayatıma ben bile takip edemedim bir süre sonra. Ama sonuç ? Yine bana hüsran, yine bana hasret. Yazı yazmaya korkar oldum. O kadar çok şey yaşadım ki, dediğim gibi bırakın yazmayı olayları takip edemedim. Böyle olunca her şey üst üste geldi. Herşeyi içime attım. Tükendim içten içe. Ve kalemi elime alırsam bir daha bırakamamaktan korktum. Bazı şeyleri itiraf etmeye korktum. Aslında en çok ağlamaktan korktum. Yine o geceler boyu ağladığım zamanlara geri dönmekten,hayattan kopmaktan çok korktum. Ama ağladım. Çok ağladım. Hala da ağlıyorum. Ağlamak güzel. ve şunu anladım. Çocukluğunuzdan beri tanıdığınız insanlardan size hayatta zarar gelmez. Onları sevin,koruyun. Hep yanınızda tutun. Kimsenin bu yazıyı okuyup hayatını değiştireceğini sanmıyorum. Hatta umursandığımı bile düşünmüyorum. Ama belki bi ihtimal, sadece çok küçük bi ihtimal birine yardım etme şansım varsa bunu sonuna kadar kullanmak istiyorum. O yüzden lütfen : çocukluk arkadaşlarınızı bırakmayın. Sevin onları. Hayatımdan kimler geçti konusuna gelirsek,bunu tabii ki burada açık açık yazamam. Ama şunu diyebilirim ki, yalnız olmak en iyisi. Yalnız olmak derken bekar olmak. Hani "bekarım alayına bakarım" olayı var ya. Aynen onun kafasını yaşıyorum şuan. İstersem bir erkekle konuşurum istersem elli tanesiyle. Hiçbirini hayatıma tam olarak almadığım sürece,kimse bana karışamaz. Kafam rahat yani. Şuan sıkıcılığın sınırlarını zorladığımın farkındayım ama okuyan varsa devam etsin yararlı şeyler bunlar. Sevgili dediğin dertten başka bi bok değil. Olmaması olmasından daha iyi. Güvenin bana.