Sabah otel odasının hiçte rahat olmayan yatağında açtım gözlerimi,dün gece boşlukta gibi hisediyordum ve düşünmeye vaktim olmadı,düşünmeyi ertelediğim herşey yeniden belirmişti şimdi zihnimin en ucra köşelerinden hücum ettiler akımda tek bir soru vardı ANNEMİN SIKINTISI NEYDİ ACABA bugün bunların hepsinin cevabını almalıydım,dün ona nefes alabilmesi için biraz zaman tanımıştım ama bana bir açıklama yapmak zorundaydı artık.Yataktan doğrulup yerde olan üniformamı aldım elime dün gece fırlattığım yerde kurumuşlardı ve kırış kırış olmuşlardı,elime alıp düzelir umuduyla biraz çekiştirdim ama pek işe yaradığı söylenemezdi sonra pes edip geçirdim üstüme formamı zaten yapabileceğim pek fazla bişey yoktu dışarısı güneşliydi ama soğuk olduğunu esen rüzgardan anlaya biliyordum,siyah hırkamı üzerime geçirdikten sonra saçlarımı yine tepeden sıkı bir topuz yaptım,kahvaltıyı okulda yapmaya karar vermiştim.Çantalarımı toplayıp çıktım otelden okul buraya uzaktı ve servislede gidemeyeceğime göre bir otobüs durağı bulmam lazımdı,biraz yürüdükten sonra karşıda beliren otobüs durağına geçip otobüs beklemeye koyuldum,burnuma dolan kahve kokusu ile gözlerimi kapattım,kokunun kaynağını bulmaya çalıştım etrafı izlerken durağın çaprazında olan ve çokta büyük olmayan kahve dükkanına takıldı gözlerim,otobüsü beklemekten vazgeçip yönümü kahve dükkanına çevirdim.İçeri hafif gıcırdayan bir kapı eşliğinde girdim tezgahta ellili yaşlarında bir adam oturuyordu,birkaç masa ve sandalye haricinde mekan boş denecek kadar az eşya ile doluydu ve içeri kasvetli görünüyordu aslında tuhaf bir şekilde hoşuma gitmişti bu yer hafif toprak kokusuda vardı içerde ama kesinlikle pis ve rutubetli değildi aksine temizdi sadece insanın içini bunaltan bir havası vardı,yönümü tezgaha çevirip bir sade kahve söyledim adam başıyla onaylayıp arkasında bulunan makineyle ilgilenmeye başladı o arada etrafı biraz daha inceleme fırsatım olmuştu tezgahın altında birkaç çeşit kuabiye vardı ve lezzetli görünüyorlardı ama annemin bana verdiği parayı harcayamazdım kahvemi aldıktan sonra tekrara durağa yöneldim ve eski yerime oturdum bu arada hava gerçekten de soğuktu hırkanım önünü iyice çekip birleştirdikten sonra sıkıca kavradığım kahvemden yudumlamaya başladım etrafımda bir kedi ve az ilerimde ki parkta ağacın dalına konan kuştan başka bişey yoktu hafifçe uğuldayan rüzgarın etkisiyle uçuşan okul eteğimi düzelttim tek elimle bu arada sokağın başında beliren otobüsü görünce ayağa kalktım ve bir elime de çantam diğer elimde kahvem ve sırtımda okul çantam ile kendimi ne kadar toplaya bilirsem toplamıştım işte önümde duran otobüse bindiğimde cebimde bulanan kartı okuttum ama yetersiz bakiye olduğunu belirten sessle o an ölmeyi diledim ciddet aklım nerdeydi benim en son ne zaman kullanmıştım bu kartı ve içinde ne kadar para vardı utanç içerisinde inmeye hazırlanırken arkalardan bir çocuk kalktı ve kendi kartını okuttu benim adıma mahcup bir şekilde teşşekür ederken boş olan bir koltuğa oturdum ve kafamı önüme eğip beklemeye başaladım az önce benim yerime ödeme yapan çocuk sanırım benden bir yaş felan küçüktü çünkü bana bakıp gülerken gözüme fazla şirin gelmişti ona bakıp sevecen bir şekilde gülümserken tekrar teşekkür ettim önemli değil der gibi elini salladıktan sonra yanında oturduğu çocuğa dönüp kaldığı yerden konuşmaya başladı elinde tutuğum kahveyi dökmemeye dikkat ederek yudumlamaya başladı az önce kendi yerine kartı basan çocuğun yanında oturan diğer çocuk çekti dikkatini yüz hatları yumuşaktı ama sert duruyordu duruşu kendinden emin ve gergindi,başımı hafifçe sallayıp kendime gelmeye çalıştım kendimi okuduğum kitaplarda ki kızlara benzettim hani olur ya öyle kız, çocuğu görür ve onu ilahi bir şeymiş gibi anlatır sonra onu takip eder ve güm ona aşık olur.Bunları düşünürken kendi kendime güldüm cidden dışardan aklını kaçırmış bir kız gibi görünsemde bu olay çok komik gelmişti bir an bana bu arada otobüs durunca düşüncelerim etrafımdan toz bulutu gibi dağıldı.o ve yanında ki çocuk bizim okulun altı sokak altında ki devlet okulunda indiler ayağa kalkınca farkettim üzerindeki okul formasını onlar indikten sonra tekrar hareketlenen otobüsün benden taraftaki camından onlara baktım çocuğun abisi olduğunu tahmin ettiğim ve az önce kendimce tanımladığım çocuğun boyu ciddi manada uzundu bu ayrıntıyı pekte umursamadan etrafımdan hızla geçen ağaçlara bakmaya başladım yaklaşık onbeş dakikanın ardından kendi okuluma gelmiştim inecegimi belirten düğmeye bastıktan sonra yavaşlayan otobüsten indim ve okulun bahçesinde yürümeye başladım elimdeki bitmiş kahve kutusunu çöpe atarken aslında o adamdan aldığım kahvenin ne kadar lezzetli olduğunu anladım tadı damağımda kaldı deyiminin somut bir örneğiydi gerçekten çöpü attıktan sonra hızla sınıfıma çıktım ve yerime oturdum esra ve melike oturmuş bişeyler konuşurken ece yine emreyle sınıfın arkasında hareketlerinden anlamadığım ama eğlenceli gözüken saçma sapan şeyler yapmakla meşgullerdi elimde ki küçük valiz çakması çantayı sıranın kenarına astıktan sonra yerime geçip oturdum elimde ki çantayı fark eden esra konuşmayı bırakıp bana döndü ve
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMLİKSİZ
AcakBir acı düşünün tüm bedeninizi saran, sonra o acıyı iyileştirmek için aranan anne şefkati işte olay da bu Anne!