Boğazıma acı bir tat yayılırken karnıma giren ağrı inlememe neden oldu. Tamda zamanında ve yerinde olmuştu. Stresliyken karnım çok ağrırdı ve bu ağrılar genelde sancı şeklinde olurdu. Stresli olduğum anlardan birisi de şuanki andı.
Uzel ne demişti?
"Ne? Ne hamileliği?" diyerek hızla ayağa kalkan Zümrüt Hanım'ın bakışları bir bana gidip bir Uzel'e gidiyordu. Şaşkındı ama bir o kadarda yüzü dehşet bir ifadeyle kaplanmıştı. Yağız Bey ise sakince ayağa kalkarak bu durumu normal bulmuş gibi sessizliğini korudu.
"Duyduğunuz gibi. Dalya hamile. 3 aylık," diyerek beni bir kez daha şaşırttı. Hamileliği anlarım ama, 3 aylıkta neydi? Beni nasıl bir duruma soktuğunun farkında mıydı? Farkındaysa bu işin içinden nasıl çıkmayı planlıyordu?
Sinirle Uzel'e dönerek yanıma yürümesini bekledikten sonra kolunu omzuma atmasını da bekledim. Belini cimciklediğimde geriye kaykıldı ama canının acıdığını ağzından bir iniltiyle dolu hah çıkmasından anlamıştım. Canıma değsin.
"Ne...hamileliği?" diyerek kaş göz yaparak beni soktuğu bu durumdan çıkarmasını istedim. Bana hiçbirşey yokmuş gibi gülümseyerek tekrar anne ve babasına döndü.
"Gerçekten anlatmamı ister misiniz?" diyerek şakasınıda yaptı. Çok komikti, çok.
Zümrüt Hanım dehşetle Uzel'e doğru bir adım attı. "Bize danışmadan nasıl bir kızı hamile bırakırsın Uzel? Hemde daha ortada ciddi birşey yokken!" söyledikleri kaba olsada, haklıydı. Aslında hamile bile değildim ama böyle bir yalanı ortaya atması gerekmezdi. Zaten bugün gidiyordum, bu ne yalanından bahsediyordu ki? Bugün bir daha birbirimizi görmeyecektik.
"Sakin ol, anne. Evet ortada ciddi birşey yok ama bu olacağını değiştirmez değil mi?" karnıma yeniden saplanan ağrı dik durmamı engelliyordu ama dayanabildiğim kadar dayanmaya çalışıyordum. Dayanmak zaman geçtikçe canımı daha fazla acıtıyordu ve üstüne bu yalan binince katlanılmaz bir hal alıyordu.
"Ne demek olacağını değiştirmez!" diye bağırdı Zümrüt Hanım hararetle. Bu fikri pek beğenmemişti. Hem beni de hiç sevmemişti ve hamile olayı ortaya çıkınca iyice iş çığırından çıkmıştı. "O bebeği aldırıyorsunuz!"
"Bizde öyle karar aldı-" diyordum ki Uzel sert bir sesle lafımızı böldü. Gözlerim Yağız Bey'e kayınca bana gülümseyerek baktığını gördüm. Bu adam beni sevmişti, ama bu geçici bir tanışmaydı, onu bilmiyordu.
"Aldırmayacağız anne. O bizim bebeğimiz," derin bir nefes alarak Uzel'in kolunu omzumdan indirerek gerçekleri anlatmak için kendimi hazırladım. Fakat çalan kapı buna engel oldu. Sabahın köründe bu da kimdi?
Zümrüt Hanım kapıya doğru ilerleyerek delikten baktı ve az önce bağıran o değilmiş gibi yüzünde güller açarak Uzel'e döndü. "Buğlem gelmiş," diyerek kapıyı açtı ve kıza kocaman sarıldı. Kız da aynı şekilde ona sarılırken gözleri benimle kesişti ve gülümsedi. Bende tebessüm ettiğimde Zümrüt Hanım'dan ayrılarak yanımıza geldi ve bana doğru elini uzattı.
"Selam. Ben Uzel'in kuzeni Buğlem, ve sende-" lafını bölerek devamını getirdim.
"Sevgilisi Dalya. Memnun oldum," kızın bakışları kaşlarını kaldırarak Uzel'e çevrildi.
"Sevgili yap ve bana söyleme, tamam be Uzel abi," diyerek gözlerini devirdi ve ortamıza geçerek kollarımıza girdi. Fazla...neşeli ve sıcakkanlıydı.
"Ben bu ikiliyi alıp yukarıya çıkarıyorum ve sizde karı koca burada kalıyorsunuz çünkü öğrenmem gereken bazı şeyler var," hızlı konuşması başımı döndürürken kirpiklerimi kırpıştırdım ve beni istediği yere götürmesine izin verdim. Az önce girdiğimiz odaya girdik ve kapıyı kapatıp Uzel'in oturduğum yatağına oturduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIĞINTI
Romance"Dalya! Kaçamazsın! Annemlere hamile olduğunu söylemeliydik!" olduğum yerde kalakalırken, bu salağın beni büyük bir yalanın ortasına attığını düştüğüm boşluğun soğuk rüzgarını hissedince anladım. O anda aklıma bana dediği tehdidi geldi. "Ya anlat, y...