Ne kadar ağladım? Ne kadar o şekilde kaldık? Bilmiyordum fakat abim beni yatağıma yatırdıktan sonra dinlenmem için yalnız bıraktı. Şimdi daha sakindim ancak yine de korkuyordum. O adamla evlenmekten, mutsuz olmaktan, bebeğime güzel bir hayat verememekten öyle çok korkuyordum ki.
Bebeğim...
Her zamanki gibi okşadım henüz belli olmayan karnımı. Şimdiden sevildiğini hissetsin istiyordum. Yusuf beni bırakıp gittiğinde olanları kavramam uzun zamanımı almıştı. Hamile olduğumu öğrendiğimdeyse hiçbir şey hissedememiştim. Her şey o kadar yeniydi ki, öfkeme yenik düşüp kötü şeyler yapabilme ihtimalimi abimin sürekli yanımda olması engellemişti. Sonrasında ise bebeğimi yine abimin desteğiyle benimsemiştim. Artık her şeyin öncesinde o vardı. Yusuf'a inanıp güvendiğim için pişman olsam da bebeğimin bir suçu olmadığını artık biliyordum. Ellerimin acımasıyla karnıma baktım. Bir şey olacak düşüncesiyle elimi daha çok sarmıştım farkında olmadan. Ona bir şey olmasına izin vermeyecektim ama babası olacak adamı unutacaktım. Unutacak ve bebeğime kendim yetecektim. Bunun için her şeyi yapacaktım.
Yaşadıklarımdan çok pişmandım. Bu kadar kolay kandığım için kendime çok kızıyordum. Belki de ailem dışında bir erkeğin bana bu kadar yaklaşması ve kendimi değerli hissettirmesi başımı döndürmüştü.
Her şey bu kadar güzel giderken Yusuf'un bunu neden yaptığını hâlâ sorgulasam da bu onu geri istediğim anlamına gelmiyordu. Eskisi gibi hayat dolu, sürekli gülen, ağlamak nedir bilmeyen o kız olmak istiyordum. Bir de... bir de aşkın ne olduğunu unutmak, iyi olmak istiyordum. Çünkü Yusuf'un beni bulutların üzerine çıkardığı sözlerinin yalan olduğunu bilmek canımı yakıyordu ve aşkın böyle yakıcı olduğunu bilmek onu yeniden tatma isteğimi öldürüyordu. Her şey çok kısa sürmüştü. Şişen bir balonun bir an da sönmesi gibi kısacık. Ardından gitmişti.Hiçbir açıklama yapmadan, ardında kocaman bir yıkıntı bırakarak gitmişti. Son bakışları... Düşünmek istemiyordum artık. Her gün bu yaşadıklarımı unutmak için yalvarıyordum Allah'a. Çünkü acıydı. Yalan ve ihanet çok acıydı. Bunları beni sevdiğini sandığım bir adamın yaşatmasıysa tarifi imkânsızdı.
Yaşadıklarımı ne zaman unutacaktım?
Kötü günler yaşamış, bir yalana inanıp sürüklenmiştim. Bazen delirecek gibi oluyor, onu nasıl severim diye düşünüyordum. Her gün uyandığımda onu unutacağım diye güne başlıyor sonrasında bu kararlığımı unutuyordum. Beni terk etmişti ancak onu düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum. Aptallıktı.
Düşüncelerime abimin odaya girmesiyle ara verdim. Hava çoktan kararmıştı ve ben yeni fark ediyordum. "İnci!" Yerimden kalkmadan yatakta ona doğru döndüm. "Hadi yüzünü yıka, mutfağa gel. Bir şeyler yiyelim."
İyi olmamı istiyordu. Bu yüzden içi kan ağlarken gülüyordu. Üzerini değiştirmiş, eşofmanlarını giymişti. Ayakları yine çıplaktı. İyi ki evimiz merkeze yakındı ve doğal gaz vardı. Yoksa ayda birkaç kez hastalanması kaçınılmazdı.
"Yine ayaklarıma baktığına göre hastalanmamam için dua ediyorsun?"
Yüzüne baktım ve ben de onun gibi gülümsedim. İyi ki hayatımdaydı. O harika bir abiydi."Sabah yemek yaptım," diyerek zaten bildiği cevabı vermek yerine başka bir şey söyledim ağlamaktan kısılmış sesimle. Abim sesimi duyunca kısa bir an hüzünle yüzünü buruşturdu.Doğrulup ayaklarımı yataktan sarkıttım. Yanıma gelerek beni alnımdan öptü. "Hadi ben mutfaktayım. Sen de gecikme çok."
Abim odadan çıktığında ben de kalkıp banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkadım. Başımı kaldırdığımda eski benimle alâkası olmayan bir yüzle karşılaştım. Kahverengi saçlarım belime geliyordu ve çok dağınık görünüyordu. İri gözlerim çukurlaşmıştı. Kalın kaşlarımsa gözlerimin çökmesinden dolayı tüm yüzümü kaplamıştı sanki. En son ne zaman kendime bakmış, kuaföre gitmiştim? Hatırlamıyordum bile. Düzelecektim. Zaman alacaktı fakat sonunda düzelecektim. Gerçi o adamla evlenmeyeyim de böyle kalmaya razıydım. Üç aydır alışık olduğum bu yüze daha fazla bakmak istemedim. Yüzümü kuruladığım sırada kulağıma çalınan sözlerle olduğum yerde kaldım. Abim televizyonu açmış olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOĞUNUN İNCİSİ-BASILI ESER (Ön okuma vardır.)
Ficción GeneralKitap olduğu için ön okuma olarak sadece 3 bölüm vardır. * Hayatını, kazanma arzusu üzerine kuran genç bir adam İnci'nin hayatına girdiğinde ondan gitmeyi planlamış mıydı? Bıraktığı enkazın içindeki küçücük umut ışığı, çıkmazlara hapsolan İnci'ye y...