TH -1-

264 23 12
                                    


Kitap tümüyle bana aittir. Tek bir sayfası dahi bir sosyal ağda paylaşılamaz! 

İyi okumalar :)

Her şeyi bir kenara bıraktıktan sonra kendimi şarkının ritmine verdim.Yarı ağlamaklı yari güleç bir tavırla şarkıya kendimi kattım bağıra çağıra söyledim son kez.Önce aklımdan geçirdim yaşadıklarımı sonra şarkıyı maske olarak kullandım ve unutmak için bu bahaneyi kullandım. Aslında şarkının sözlerini unutmaya başlıyordum bozuntuya vermeden.Her bağırarak söylediğim kelimeden sonra yaşadığım şeyleri, olduğum yeri, kimliğimi, geçmişimi, kendimi biraz daha unutuyordum.Elimde kalan son kadehi de diktikten sonra gözlerimin yanmaya başlaması bir olmuştu.Bedenimi hissedemiyordum.Etrafıma bakınıyorum hiçbir şey göremeden çaresizce, hoş bardaki insanlar holigan gibi geliyor.

Oturduğum sandalyeyi seçebildiğimde zar zor da olsa ayağa kalkıp barmenin olduğu tarafa doğru ilerledim. Konuşmak için kelimeleri beynime oturtup anlamlarını hatırlamaya çalışıyordum.Dudaklarımı araladığımda "İki büyük kadeh daha" diyerek ellerimi başıma koydum.Başım fena halde zonkluyordu.Sarhoştum ve bunu hissedemiyordum.Hayatım boyunca hissiz biri olmak için elimden gelen her şeyi yapan ben sadece sarhoş olduğumda hissizliği tadıyordum.Bu yüzden çaresizliğim beni buraya getirmişti.

Aldığım haberden sonra kendimi deneylerle genetiği oynatılmış o organik olmayan bitkiler gibi hissediyordum. Çaresiz bir şekilde aralıksız iki gece ağladıktan sonra hissetmediğim zihniyetim beni çalıştığım bara getirmişti. Burada servis yapan ben olması gerekiyorken ortalığı birbirine verip sarhoş olduğumu iliklerime kadar hissederek kadehleri art arda tokuşturdum.Barmenin beni duymadığını farkederek elimle işaret ettim "Hey, iki kadeh daha dedim sana." Güldüğümden dolayı bazı kelimeler dudaklarımda kaybolmuştu.Bu şekilde gülmemin çok sinir bozucu olduğunu biliyordum.O buna takılmadı ve bana doğru yaklaşarak kulağıma fısıldadı. "Sence de yeterli değil mi Ahu? O gelmeyecek biliyorsun değil mi?Kendine acı çektirmeyi bırak artık."her zamanki gibi bana bağırmak veya kızmak yerine tatlı bir şekilde  uyardı yine beni.

O yumuşak ses tonu içimi, yüreğimi ısıtan. Tam ağlayacakken duyduğum o ses tonu beni sevinçten ağlamaya devam ettiren ses tonu. "Umut biliyorum, buradasın.Bırakmadın değil mi? Biliyordum." dediğimde sesini yükselterek konuştu.

"Ah, bu kadar içme demiştim sana" diyerek cebindeki sigara paketini çıkardı. Beni hayran bırakacak çabuklukta sigarasını yakarak ağzında tuttu. İşte tam o sırada gözlerim dolmaya başladı.

"Biliyor musun? Eğer bir gün gerçekten buluşursak ondan bir şey rica etmek istediğimi söylemiştim. " Beni dinlediğini belli eden bir halde kafasını sallayarak sigara dumanını savurdu. "Sigara içerken dumanını içine çekmek yerine bana doğru üfleyip o dumandan kurtarmak istemiştim onu." ellerimle göz yaşlarımı sildikten sonra " O ne dedi peki" diye kendi kendime sordum. "Dumanın seni inciteceğinden korkuyorum.Tam tersine benim sigara içerken ona üflemem gerektiğini söylemişti."

"Atıl, o günden beri her sigara içişimde tam olarak buramda bir acı hissediyorum, tam olarak buramda" dediğimde elimle vücudumu göstermeye çalıştım.

"En kötüsü de ne biliyor musun?Gösterdiğin yerin kalbin olmaması." dediği sırada gözlerimin tekrar dolduğunu hissettim.

"İyi de zaten akciğerimi gösteriyorum.Sigara içmekten akciğerlerim pert oldu." dediğimde zor da olsa yüzümüze küçük bir tebessüm sıkıştırdık.Bu bizim yaşam mücadelemizdi.

"Ahu, en sevdiğim yanın ağlayacak kadar çaresizken bile gülümseyecek bir neden bulman."


Ağladığımdan dolayı bardaki herkes bana bakıyor olsa bile aldırmadan ağlıyordum. Atıl'ın saçlarıma dokunmasıyla başımı omzuna gömmem bir olmuştu. Çalan şarkıya karşılık ölesiye ağlamak istiyordum.









TUMBLR HİKAYELERİ#Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin