Gözlerimden akan yaşları silmek için doğruldukça hıçkırıklarım artıyordu. Kekeleyerek Atıl'ın omzuna başımı tekrar yasladım.Şuan tek istediğim ruhumu tapılası omzuyla kamufle etmekti.Çünkü ben hiç olmadığım çaresiz kızdım.
"Atıl, ben inanmadığım o aşkın çaresizliğinde boğuluyorum sanırım." dedim sonlara doğru sesim kısılarak.
Beni izliyordu konuşmadan.Ellerini simsiyah saçlarımda gezdirerek avutuyordu beni.Hoş, bizim iletişimimiz her zaman böyleydi, tek bir kelime etmeden beni izlerdi her zaman.Sanki beni dinlerken benim acımı kendi bedenine aktarıyordu.Bu beni rahatlatıyordu. Bazen acıma dokunuyor gibi oluyordu ama ruhumun kalkanına takılıp geri dönüyordu daha ileri gidemeden.
Göz yaşlarım akmaya devam ederken damlaları yüzümü yakarak bedenimde tekrar uyuşuyordu.
"Atıl, sence bir insan yüzünü görmediği birine aşık olabilir mi?"
Biraz düşündükten sonra hafif bir tebessüm etti. "Cidden mi Ahu?Bunun olması milyonda bir bile değil." dedikten sonra gülümseyişine alaycı bir tavır katmıştı.
"Ben, ben de öyle demiştim ona.Olmaz demiştim. Ama o olmayan şeyleri olduran kadar mükemmel biri biliyorsun.Sonra bir gün nasıl olduysa oldu. Beni kendine aşık etti be. Biliyor musun? O bana her 'Bal' deyişinde eriyip gittim ona.Eğer bir gün gerçekten buluşursak aynı kulaklıktan Bal şarkısını dinlemek istedim sadece onunla.Her gün o kadar çok hayal kurduk ki, ayrılırsak ne olacağını bile mantığımıza oturtan bir çifttik biz. Bana en çok koyan da onunla kurduğumuz hayallerin hiçbir zaman gerçekleşmeyecek olmasıydı. Ben,ben hayal kurmanın mantıklı olduğunu düşünmezdim.Düşünmezdim işte... Hayatımı rastgele yaşar, her şeyi plansız yapardım. O beni hayalleriyle yoğurdu, beni gerçek bir insan yaptı."
Ellerini saçımdan çekip başımı omzundan kaldırdı. "Ahu,bak iyi görünmüyorsun. Her şeyi baştan anlatıp içini dökmek ister misin?Belki biraz olsun iyi gelir sana.Bu arada bekle geliyorum." dedikten sonra ayağa kalktı bardaki insanlara karışarak gitti. Birkaç dakika sonra elinde iki şişe votkayla geri döndü.
Sağ elindeki şişeyi kaptıktan sonra birkaç yudum aldım.Atıl bu arada bir müşteriyle ilgileniyordu.Sıkıcı olduğunu düşünerek Atıl'ın şişesini alıp yarısına kadar diktim.
Atıl'ın gelmesini beklerken yanda oturan bir çifte doğru dönerek şişeyi kaldırdım "Hey, bu gece bu barı batıracağım galiba."dedim ve acıyla gülümsedim.Onlar da ellerindeki kadehi kaldırarak "Şerefe" dediler.Basit bir oyundu bu benim için.
Biraz sonra omzumda soğuk bir el hissettim.Arkamı döndüğümde Atıl'ın sinirli göründüğünü farketmem zaman aldı. Çünkü bu içtiğim yedinci şişeydi. "Sen bizi kovdurmayı falan mı düşünüyorsun? Bak Yağız'dan zar zor rica ettim." O konuşurken ben etraftaki insanlara gülüyor, laf atıyordum. Bana tekrardan gülümseyerek lafına devam etti"Bu gece benim yerime o bakacak.Bu arada müşterileri korkutmaktan vazgeç çünkü gerçekten kovulacağız." Atıl'ı dinlemeyi bırakıp votkayı kafamdan aşağı dökmüştüm.Evet bunu yaptım. Atıl hızlı bir şekilde içkilerime el koyduktan sonra "Ah, kime diyorsam ben, neyse anlat artık şunu." dedikten sonra saçlarımı bir yerden getirdiği havluyla kurutmaya çalışıyordu. Cevap vermememle Atıl'ın art arda seslenmesi bir olmuştu.
"Ne var?" dedim tersleyerek. Biraz düşündükten sonra "Ha, pardon anlatacaktım değil mi?" kahkaha attım. "Anlatmıyorum."
"Peki." dedi usulca.Ardından benden aldığı votkalardan birini açtı ve içmeye başladı.
Anlatmamın iyi geleceğini düşünerek anlatmaya başladım. "Tam iki yıl önce,onunla tanıştım. Psikolojik olarak bıkkın bir dönemdeydim. Kendime yeni arkadaşlar arıyordum. Ama cidden arkadaş. Bunun okulda veya etrafta bulamayacağıma emindim. Öyle bir şey istiyordum ki onunla her şeyimi paylaşayım onunla dertleşeyim onunla eğleniyim.Kısacası her şeyim olsun istedim. Sosyal Medya'dan arkadaş aramaya başladım. Tumblr hesabıma girdim. Bildirimler bölümünü açtım beni her zaman takip eden gönderilerime etkileşim gösteren yüzlerce kişiyi bir kağıda geçirdim. Gözlerimi kapadım bir tanesini seçtim. Çıkan kişiyi incelemeden direkt mesaj attım. İsmini sordum.Ona içinde bulunduğum psikolojiyi anlattım ona arkadaş olmak istediğimi söyledim. Beni aptal yerine koymadan dinledi gerçekten dinledi sonra ismini söyledi. Umut'muş adı. O ismin 2 ay sonra "Her şeyim'e " dönüşebileceği aklımın ucundan bile geçmedi. İlk gün tam olarak 12 saat boyunca konuştuk.O kadar çok şeyden bahsettik ki onu beş senelik arkadaşlarımdan daha iyi tanıdığıma yemin edebilirdim. Onu hiç görmedim. Profil fotoğrafında hayranı olduğu müzik grubunun fotoğrafı vardı.Korece şarkılardan hoşlanıyordu. Ben sadece rap ve rock dinlememe rağmen o hafta tam olarak yüzü aşkın korece şarkı indirip neredeyse yarısından fazlasını ezberlemeye çalıştım. O da rap şarkılara ilgi duymaya ve sevmeye başladı. İlk günden beri şarkılarına zaafımız olan bir grup vardı. -Duman- Bütün şarkılarını ezbere bilir, mutlaka o grupla ilgili konuşurduk. Duman'ın eski şarkılarından olan "Bal'ın" bizde yeri farklıydı. O bana Bal'ım derdi hep. Ben de o lafı duyduğumu hissedip olduğum yerde mayışıp kalırdım.Ona hep arkadaş olarak yaklaştım.Ama birkaç ay geçirdikten sonra ona farketmeden ne kadar çok bağlandığımı anladım.Daha sonra ondan hoşlandığımı farkettim. Bütün bunlar yaşanırken ona arkadaşımmış gibi davranmak çok koymaya başladı.Bir yanım duygularımı ona itiraf etmek isterken diğer tarafım onu kaybetmekten korkuyordu. Çaresiz kaldığımdan dolayı ona anlatmaya çekiniyordum en fazla ima etmeye çalışıyordum. Daha sonra her şeyi göze alıp ona duygularımı itiraf ettim. O kadar korktum ki söylerken bile onu incitmemeye çalıştım.Düşünsene birinin sana şunları dediğini 'Hey, sen.Evet seni seviyorum ve bunun için üzgünüm affet beni.' -gülmeye başladık. Bu sırada Atıl'ın "Ah, zor olmalı" diyerek mırıldandığını duydum.Devam ettim.
"Atıl biliyor musun?O benimle ilk karşılaştığı andan beri seviyormuş.Seviyormuş ulan.Beni kaybetmekten korktuğu için söyleyememiş.Ve ben söylemesem hiç söylemeyecekmiş." dedikten sonra içimden 'Bağırın ulan, seviyorduk' diye geçirdim.
"Atıl o andan sonra tam bir buçuk sene hayatım hiç olmadığı kadar mükemmel geçti. Onunla hayallerden hayale koştum.Ve bir gün de onun sesini duymak için yalvardım. Tam olarak bir hafta boyunca yalvardım. Dayanamadı. 'Tamam' dedi.Numaramı verip beni gizli numaradan aramasına izin verdim. Tam olarak sesini 10 saniye boyunca duyabildim. Bana ilk ve son olarak 'Sana aşığım be hatun, aşığım ulan'dedi. O ses tonu bana o kadar tanıdık gelmişti ki. Hayatımda duyduğum en mükemmel en harika ses tonuydu. Belki bir kere daha duysam o sesi, ömrümün üç günden üç asıra çıkacağına yemin ederim sana.Onu görmek için buluşma teklifi ettim.Ve aylar sonra benim ısrarlarımla buluşma teklifimi kabul etti.İzmir'den İstanbul'a uçakla gelecekti. Bir hafta boyunca takılacaktık sonra tekrar gidecekti. Tam olarak 2 gün önce buluşacaktık. Onu buluşma yerimizde dokuz saat boyunca bekledim. Tam mesaj atacaktım ki benden önce onun mesaj attığını farkettim. Mesajı okudumamla şoke olmam bir olmuştu.Mesajı bana engel olmak istemediğini beni başka birinin hak ettiğini ve beni hala sevdiği gibi saçma sapan sözlerle doldurmuştu. Beni terk ettiğini biraz sonra anladım. O kadar çaresiz hissettim ki ağlayamadım bile." dedikten sonra ağladığımı farkettim. Ve Atıl'ın dolan gözlerini.
Atıl her zamanki gibi sıcak bir şekilde gülümseyerek "Bu kadar yeterli sanırım.Daha fazlasına dayanamam." dedikten sonra koşarak bardan dışarı çıktı. Ağlamaktan şişen gözlerimin içi buruk bir gülümsemeyle doldu. Gözlerimi sahneye çevirdim. Bir grup çalıyordu. Eğlenceli bir parçaydı çaldıkları. Sahneye bakarak daldığımı farkettikten sonra Yağız'ın beni izlediğini gördüm. "Ödümü kopardın be." dedikten sonra "Söyleyecek misin?" diye sordu Yağız. Kahve çekirdeği rengi gözlerinin ışıldadığını farkettim. "Söyleyeceğim ulan." diyerek ayağı kalktım. Yağız'ın güldüğünü hissettim. Yanıma geldi ve sahneye birlikte gittik. Canım sıkıldığında, canım acıdığında, mutluyken, ağlarken, hissizken söylerdim. Şimdi hepsinden vardı. Yağız'ın kulağına söyleyeceğim şarkıyı fısıldadıktan sonra mikrofonu elime aldım. Müzik çalmaya başladı. Omuzlarımı dikleştirdim gözlerimi kapattım.
Konuştum. "Eğer bu mikrofonla bu şarkıyı sadece söylersem kendimi öldüreceğim. Çünkü biraz sonra sözleri ruhuma mayıştırıp içimdekileri sizlere hissettireceğim.Eğer hissettiremezsem bilin ki ölmüşümdür."
Ben Seni Çok Sevdim
Bir istiridyenin kıymetli incisini sakladığı gibi saklarım seni (gözlerimi kapattım.)
Bir bahar dalının narin tomurcuklarını sakındığı gibi korurum seni (ağlamaya başladım.)
Çok derin (sesim kısıldı sanırım.)
Derinlerimde ellerin
Bir armağan gibi Tanrı'dan bana
Kış güneşinde altın kirpiklerin
Ben seni çok sevdim (gözlerimi açtım.)
Ben seni çok sevdim
Belki zordur anlaması sessizliğimden (göz yaşlarımı serbest bıraktım.)
Ben seni çok sevdim (hayatımı ona kattım.)
Ben seni çok sevdim
Sen oku kelimeleri gözlerimdenBağırarak söyledim. "Bayım, özür dilerim bu küçük kız sizi çok büyük sevdi."
![](https://img.wattpad.com/cover/66244795-288-k706356.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUMBLR HİKAYELERİ#Wattys2016
Ficção AdolescenteKitapta geçen bütün kelimeler,olaylar bana aittir.Kitabın bir sayfası dahi benim iznim olmadan instagramda veya tumblrda tumblr hikayesi olarak paylaşılamaz.Aksini uygulayanlar varsa hakkında dava başlatılacaktır.İyi okumalar... Ben uçurumun kıyısın...