28 ADIMDA ŞİZOFRENİ

3K 144 18
                                    


1. Halk arasında genellikle kişilik bölünmesi ya da çoklu kişilik olarak bilinse de tam manasıyla 'bölünmüş-akıl' anlamına gelir ve bir beyin hastalığıdır.

2. Genetik faktörlerin etkisi yadsınamaz olsa da çevresel faktörlerin de etkili olduğu kompleks bir hastalıktır.

  Çevresel faktörleri az çok tahmin edebilirsiniz: Cinsel travma ve taciz, öfke, utanç, suçluluk, düşük öz-değer ile ilgili anılar; diğer insanlardan, gelecekten, başarısızlıktan korkma gibi..  

3.'Motivasyon sağlayıcı, iletim hormonu' da diyebileceğimiz dopamin hormonunun artması insanın gerçekle olan ilişkisini minimuma çeker, zamanlama sorunu doğurur ve sanrı nöbetleri, diğer deyişle halüsinasyonlar görmesine neden olur.

4. Şizofreninin tanımlayıcı özelliği psikoz, ya da diğer bir deyişle gerçekle bağlantı kuramama hali. Bir başka deyişle rahatsızlığının farkında olmama durumu.

5. Şizofreni hastaları asla şizofreni olduklarını kabullenmezler, aksine diğer insanlardan daha üstün olduklarına, gördükleri şeylerin somut olarak var olduklarına inanırlar.

6. Birçoğumuz 'Akıl Oyunları' filmini beğeniyle izlemişizdir. Nobel ödüllü Matematikçi ve bir şizofreni hastası olan John Forbes Nash'in hayat hikayesini anlatıyor film.

7. Gördüğü sanrıların gerçekliğini uzun süre sorgulamaz John Nash. Delilik ve dahilik, yanılsama ve gerçeklik iç içe geçmiştir onun dünyasında. Seneler boyu gerçekle olan bağlantısı yoktur ve bu durumu kabullenmenin zorluğundan yakınır. 

8. Yanılsamalar ve halüsinasyonlar bu hastalığın en belirgin işaretleridir denilebilir. Yanılsamalar, sabit, yanlış ve kanıtlanamayan inançlar; halüsinasyonlar ise hatalı duyusal deneyimler..

9. Hastalıkta alevlenme döneminde teşhis, yani erken teşhis tedavi için hayati derecede önemlidir. %85 oranla insanın tüm hayatında görülen bu rahatsızlık, erken tanı koyulması ve ilaçların düzenli olarak kullanılması durumunda tamamen yok edilebilir.

10. Rahatsızlığının farkında olmama yahut kabullenmeme gibi durumlardan dolayı tedavi edilmekte geç kalınırsa eğer, şizofreni daha da şiddetleniyor ve kurtulma şansı neredeyse yok oluyor.

11. Akıl Oyunları filmine tekrar dönersek, John Nash ilaç tedavisini uzun bir süre kabul etmiyor ve ağırlaşan hastalık bir yerden sonra kronik hale geliyor.

12. Sanrılarındaki karakterleri bir ömür boyu gören John Nash, bunlarla yaşamaya alışmış, hatta yıllar sonra Nobel ödülünü alırken dahi zihnindeki halüsinasyonu görmüştür.

13. Yani bu hastalığın tedavisinde psikolojik tedaviden ziyade biyolojik tedavi, yani ilaç tedavisi zaruridir.

14. Hastalığın ne olduğunu, sebeplerini, tedavi sürecinin zorluğunu anlamışsınızdır diye düşünüyorum. Küçük bir test yapalım mı peki? Kendi kendinizi gıdıklamayı denediniz mi hiç? Bi deneyin bakalım, ne olacak..

15. Eğer kendi kendinizi gıdıklayabildiyseniz, kesinlikle şizofreni hastasısınız diyemem fakat bir doktora görünseniz fena olmaz. Neden mi?

16. Çünkü normal insanlar kendilerini gıdıklayamazken, şizofreni hastaları kendi kendilerini gıdıklayabilirler. Nedeni ise basit aslında, öngörülebilirlik.

17. Kendi kendinizi gıdıklayamazsınız çünkü gıdıklamak için harekete geçtiğiniz anda beyniniz bu duruma göre kendisini hazırlar, anında iletim olur ve kendi yapacağınız şeyi önceden bildiğiniz için de gıdıklanmazsınız.

18. Fakat şizofreni hastalarının harekete geçtikleri an ile bu duruma tepki vermeleri arasında bir iletim ya da zamanlama sorunu görülür (dopamin hormonu) ve kendi kendilerini gıdıklayalabilirler.

19.
Şizofreni hastaları ile ilgili bilinen yanlışlardan birisi de bu insanların çevrelerine karşı saldırgan yahut insanlara zarar verme eğiliminde olmalarıdır.

20. Aksine bu insanlar, çevrelerine karşı, normal insanlara göre daha az zarar verme eğilimindedir. Çünkü, içinde bulundukları telaş ve tedirginlik durumları, bu hastaların çevrelerinden çekinmelerine neden olur. Kısaca, kendi dertlerindedirler diyebiliriz sanırım..

21. Özellike paranoyak şizofreni denilen hastalar genellikle toplum içerisinde sorun yaşamıyorlar. Bu hastaların zararları genellikle çevrelerine değil, kendilerinedir..

22. Gelelim bu hastalığın tedavisinde aileye, arkadaş çevresine, yani bizlere düşen görevlere. Her şeyden önce vermemiz gereken en önemli şey: Sevgi.

23. Bir insanın iyileşme sürecini kolaylaştırmak için birine elini uzatmaktan, ona tanıklık etmekten, acısının yükünü paylaşmaktan ve iyileşeceği umudunu korumaktan, buna inanmaktan, ve bu inancını ona hissettirmekten daha büyük bir onur ve ayrıcalık yoktur diye düşünüyorum.

24. 
Fakat maalesef biz toplum olarak bu konuda (belki birçok konuda) da fazlasıyla bilinçsisiz. Birçoğumuz bu hastalığın realitesi ile yüzleşemediği gibi, alaya almaktan da geri kalmıyor.

25. Belki ben de dahil bu galeriyi okuyan birçok kişi, sinirlendiği bir arkadaşına 'şizofren misin sen yaa' tabirini kullanmıştır sanırım, hakaret içeren bir biçimde.. Değil mi?

26. Şizofreni ciddiye alınması gereken, öyle her ağızda kolaylıkla dolanmaması gereken hastalıklardan. Hem hasta için hem de yakın çevresi için fazlasıyla zor, fazlasıyla yıkıcı.

27. Eski bir şizofreni hastası olan Araştırmacı Psikolog Eleanor Longdon iyileşme sürecinde yaşadıklarını, çevresinden aldığı destek sonrası hissettiklerini şu şekilde aktarıyor: ''Biz benzersiziz. Bizim yerimiz doldurulamaz. İçimizde yatan şey asla gerçekten sömürülemez, alınamaz veya çarpıtılamaz. Işık asla yok olmaz''.

28.''Tanıdığınız kişilerin, bildiğiniz yerlerin, sizin için en önemli anların hiç bir zaman sizi terketmediğini, ölmediğini fakat zaten hiç bir zaman da varolmadığını aniden öğrendiğinizi hayal edin. Bu nasıl bir cehennem olurdu?'' 



PSİKOLOJİK GERÇEKLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin