Bölüm 1

173 8 7
                                    


İnci 35 yaşında uzun boylu dolgun hatları olan oldukça güzel bir kadındı. Masmavi gözleri bir okyanusun ıssız bir adayla birleştiği noktada da ki kadar canlı ve berraktı.

Varlıklı bir ailenin tek varisiydi. Yurt dışında eğitimini tamamladıktan sonra üniversitede tanıştığı ve hayatımın anlamı dediği Atilla ile evlenmişti. Büyük aşk evlilikle birlikte gün ve gün tükenen bir mecburiyete dönmüş ikiliyi doğan kızları Sedef birbirine bağlamıştı. Fakat ne kadar zorlanarak devam etse de Atilla'nın tavırları ve 6 yaşındaki küçük Sedef'in bir kaza sonucu ölümü nedenlerini hiç kimsenin bilmediği bir boşanmayla sonuçlanmıştı. Zor dönemler atlatan İnci sonunda kendini toplamış ve aklarının üstünde bir gecede yeniden hayata tutulmayı başarmıştı.

Herkes ardı ardına gelen felaketlerden sıyrılamayacağını düşünürken o bir gece sonunda hep yeni ve daha güçlü bir kadın olarak hayata dönmüştü. Şirketin başına geçerek liderliğini ve gücünü kanıtlayan İnci hem rakiplerine hem de çalışanlarına kendini ispatlamıştı.

Tüm felaketlerin ve kötü günlerin üstünden tam 2 yıl geçmişti. O artık güçlü zeki ve oldukça yardım sever bir iş kadınıydı. Tekstil alanında ki yenilikçi girişimleri yurt içinde ve yurt dışında başarılı işler yapmakta ve ardı ardına ödüller kazanmaktaydı. Herkesin başarısından övgüyle bahsettiği ve iş dünyasının aranan ismi olan İnci aslında yaşadıklarını hiç unutmamıştı. İçi büyük bir volkan gibi içten içe yanmakta ve kendini bir süreliğine sakinleşmiş bir yanardağ gibi ölümcül bir sessizliğe gömmüştü.

O gece günün stresinden ve yorgunluğundan sonra yorgun bir şekilde evine gelmişti. İki katlı büyük bir müstakil evde yaşıyordu. Sanki temizliği simgeler gibi bembeyaz bir yapıydı. Özenli ve dikkatle dizayn edilmiş büyük bahçenin dar patikası aynı cennetin tüm nimetlerini insana sunan ama yaklaşmasına izin vermeyen mistik bir biçim sergiliyordu. Bir birinden güzel güller yol boyunca kokularıyla sahibini selamlıyordu.

Patikanın hemen bitiminde tüm heybetiyle misafirini karşılayan ahşap kapı tarihten kopup gelmişcesine hem sağlamlığıyla gücü hem de el işi süslemeleriyle asilliği ve ihtişamı sunuyordu. Konuklar için bir masal dünyasını andıran patika ve kapı İnci için çok daha farklı anlamları taşımaktaydı. Kurallarına uyması gereken bir dünyadan tüm kurallarını kendi koyduğu güzelliğin tehlikeli olduğu bir yol ve kendi içinde yaşattığı korkutucu dünyasına bir geçiş kapısıydı.

Hemen kapının karşısında ki salona giren İnci karanlık odanın ışığını bile yakmadan sadece birkaç saniyeliğine öylece durmuş ve odanın içini saran ruhunu hissetmişti.

Gözlerini kapattığında binlerce cehennem çığlığını ve feryatları aynı anda duyuyordu. Sesler kulağında çınladıkça duygusuz ifadesi iyice belirmiş yüzünde ölümün soğukluğu yerleşmişti. Birden gözlerini açtığında mavi gözlerini koca bir alev topu çevrelemişcesine nefret ve şeytanın tutkusuyla dolmuştu. Yüzüne yerleşen öldürücü bir tebessüm onun yeni kişiliğini sergiliyor gibiydi.

Hareketleri ağırlaşmıştı ama sanki kendinden daha bir emin ve kararlı hal almıştı. Duvarını neredeyse komple kaplamış olan dev televizyonun karşısına oturduğunda her gece defalarca izlediği ve her izlediğinde içindeki nefreti bir kez daha katlanan video kaydı tekrar oynamaya başlamıştı. Defalarca izlendiği için görüntünün çiziklerle dolduğu film İnci ve ailesinin mutlu günlerini anlatan ev yapımı bir video kaydıydı.

Görüntülerde İnci eşi Atilla ve küçük kızı Sedef vardı. Hepsi de cıvıl, cıvıl ve gözlerinden mutluluk saçarak kameraya gülümsüyordu. Bir çiftlik evinde mangal partisinde çekilmişti tüm bu görüntüler. Atilla kameranın başında olup biteni görüntülerken Sedef etlerin piştiği mangalın başında durmuş onların kızarmasını izliyordu. Baba kız şakalaşıyor ve İnci'ye yapacakları bir şakanın planını kuruyordu.

"Sedef, Atilla hadi etler pişti."

" Baba hazır mısın?"

"Patron sensin."

"Baba Havuza doğru yavaş, yavaş yaklaşalım.

Annemi ben iteceğim suya."

İnci oldukça keyifli bir şekilde elindeki salata kâsesiyle Atilla ve Sedef'e doğru yaklaşıyordu. Sedef annesinin arkasından kıs, kıs gülerek dolanıyor çocukluğunun verdiği muziplikle babasına işaretler yapıyordu.

Görüntü Sedef'in yüzünde karıncalanmaya ve bozulmaya başlamıştı. Kim bilir kaç yüzlerce kez aynı o sevimli ifade dondurulup geri alınmış ve tekrar oynatılmıştı ki kaset yeter dercesine bozulmaya ve görüntüyü aynı kötü kaderin Sedef'i hayattan silip götürdüğü gibi siliniyordu.

İnci donuk ama şeytani bakışlarının arasından süzülen yaşlarını hissetmiyordu. Yanağından süzülen yaşlar kıvrımlı ve dolgun dudaklarında buluşuyor sinirden sıktığı dişlerinin arasında nefret suyunun tuzuna karışarak ağzından yüreğine süzülüyordu.

Dinmeyen NefretHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin