6. ve 7. Bölüm

38 7 0
                                    


İnci çoktan derin bir uykuya dalmış her gece yeniden yaşamaya mahkûm edildiği derin cehennem azabıyla yüzleşmekteydi. Ter içinde ve sürekli hareketler ederek yatağında dönüp duruyordu. Gördüğü kabusun dehşet dolu etkisi kasılan tüm bedeninde açıkça görülebiliyordu. Kocaman yatakta dönüp duruyordu. Karanlık odayı aydınlatan ay ışığı güneşliğin arasından süzülerek parçalar halinde İnci'nin beyaz saten geceliğin altında kalan tenini aydınlatıyordu. Genç kadının pürüzsüz bacakları kısa geceliğini daha da yukarıya topluyor teninin çektiği acıyı daha belirgin bir hale getiriyordu.

İnci rüyasında kendi cehenneminde yol almaktaydı. Üstü başı kan içinde çiftlik evinde salonda öylece durmaktaydı. Gözlerini bir üst kata dikmiş donuk bir ifadeyle öylece duruyordu. Elinde tuttuğu usturadan kan damlıyordu. Birden üst kata doğru merdivenleri çıkmaya başlamıştı. Ağır ve kendinden emin bir şekilde oldukça sakin tek, tek basamakları çıkıyordu. Hiç acelesi yok gibiydi. Aynı filmlerde ki vahşi katillerin can çekişen ve korkudan neredeyse ölmek üzere olan kurbanlarına ağır adımlarla yaklaşması gibi ağır hareket ediyordu. Bir eliyle kanlı usturasını tutarken diğer eliyle de basamakların korkuluğunu tutuyordu.

İnci merdivenlerin sonuna gelip üst kata ulaştığında bir şey arıyor gibi etrafına bakınmaya başlamıştı. Yüzündeki o şeytani ve donuk ifadenin yerini endişe ve panik almıştı.

Evin dar ve uzun koridoru giderek daha da uzayıp büyüyor ve sonsuzluğa kadar süren bir karanlık tünel haline geliyordu. İnci karanlığın içinde kaybolmuş bir çocuk gibi endişeli bir şekilde ilerliyordu. Evin koridoru sinir bozan çocuk sesleriyle yankılanmaya başlamıştı. Her yerden gülüşmeler ve fısıltılar yükseliyordu. İnci tek, tek odalara girip aranmaya başlamıştı. Birbiri ardına girip çıktığı odalar arttıkça İnci'nin endişesi aynı çocuk sesleri gibi artıyordu. Birden koridorun sonunda ki odadan bir ninni duyulmaya başlamıştı. Bu İnci'nin sürekli dinlediği ve çok iyi bildiği bir ninniydi. Daha keskin daha rahatsız edici bir ses silsilesi kulaklarını patlatacak gürlükte giderek yükseliyordu.

Gece karardığında,

O sana yaklaştığında,

Gözlerin korkuyla yumulduğunda

Şimdi sıra sende, o artık seninle...

Ölümün korosu binlerce şeytani bir araya getirmiş ve büyük bir konser edasında kabuslar resitalini sunuyor gibiydi. İnci sesin geldiği yere doğru ilerliyordu. Kapının önüne geldiğinde tüm kabus bitmiş gibi bütün sesler ve uğultular susuvermişti. Şimdi sadece İnci'nin nefes alıp verişi duyuluyordu. Bu sessizlik gürültülü çığlıklardan daha ürkütücüydü. Kısa bir süre kapının önünde sadece durup nefes alışını dinlemişti. Ağır hareketlerle kapının kolunu açmış sessizce sonuna kadar açılan kapının durmasını beklemişti.

Burası kızı Sedef'in odasıydı. İçerisi bir oyuncak cenneti gibiydi. Her yerde dev bebekler, pelüş ayıcıklar ve kocaman bir maket ev bulunuyordu. İnci odayı gözden geçirirken tüm o sevimli oyuncakların ve bebeklerin ay ışığında ne kadar ürkütücü ve tehlikeli göründüğünü fark etti. İçeri birkaç adım daha atarak girdiğinde açık olan balkon kapısının tülle kapatılmış olduğunu fark etti. Tül perde dışarıdan gelen tatlı bir rüzgârla dans edercesine dalgalanmakta ve hareketler etmekteydi. İnci perdeyi izlerken tam perdenin arkasında duran silueti fark etti. Bu Sedef'ti!

İnci küçük adımlarla balkon kapısına doğru yürüyordu. Sedef tülün arkasında öylece duruyor sert bir bakışla İnci'ye bakıyordu. İnci perdeye iyice yaklaşmıştı elini kaldırıp tülü açtığında balkonun parmaklıklarının diğer tarafında duran Sedef ile göz göze gelmişti. İnci tam hamle yapmaya hazırlanırken Sedef kendini geriye doğru boşluğa bırakmıştı.

Dinmeyen NefretHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin