Bölüm 3

63 5 0
                                    


Berk büyük holdingin koridorunda keyifli bir şekilde ilerlemekteydi. 30 yaşında bakımlı ve titiz biriydi. Kısa gür saçlı, giyinmesini bilen hovarda bir tipti. Aslen Sinoplu olan Berk memur bir ailenin dört erkek çocuğunun en küçüğüydü. Üniversite sınavını kazanıp İstanbul'a gelmiş burada Tasarım ve uluslar arası ilişkiler bölümünü bitirmişti. Her yalnız yaşayan yakışıklı erkek gibi oda çapkınlıklar yapıyor hayatını yaşıyordu.

İnci'nin özel asistanlığını yapan berk genç kadının göz bebeğiydi. Gittiği hemen, hemen davete ve toplantıya berk'i de götüren İnci onu sosyete ve iş dünyasına da sokmuş bu nedenle de kendine sinemadan iş dünyasına kadar çok geniş bir çevre yapmıştı. Hatırı sayılır bir maaşta alan berk buna rağmen tüm ev işlerini ve temizliğini kendi yapıyordu. Bulaşıklarını kendi yıkar, yatağını ve evi kendi toplar çamaşırlarını ise elleriyle yıkayıp ütülerdi. Arkadaşları her ne kadar ona cimri dese de o bunun üniversite yıllarından kalmış bir alışkanlık olarak nitelerdi. Kravat takmayı sevmez ama kumaş spor kıyafetler giyerdi.

O günde işe gelirken çivit mavisi bir gömlek altına ise açık sarı bir kumaş pantolon giymişti. Akşam yerli ve yabancı birçok müşteri için düzenlenen ve iş dünyasından ünlü isimlerin katılacağı büyük bir gece vardı. Bu gece oldukça önemli ve özeldi. Holding hem piyasadaki yerini gösteren bir gövde gösterisi yapacak hem de yeni anlaşmalar için kulis yapacaktı.

Berk patronunu görmek için onun ofisine doğru gidiyordu. Koridorun sonuna vardığında harekete duyarlı büyük cam kapı açılmıştı. Bembeyaz duvarları tablolarla süslenmiş olan ofisin girişinde büyük cam bir masa ve hemen masanın arkasında oturan Vildan'ı görmüştü.

Üç yıldır İnci'nin özel sekreterliğini yapan Vildan melek kadar duru bir yüze sahip 24 yaşında genç bir kızdı. Düzgün, ciddi ve çabuk öğrenen bir tipti. Sarı saçları ve yeşil gözleriyle çapkınların yüreğini hoplatan ama ciddi tavırlarıyla hiç birine pas vermeyen biriydi. Holdingdeki erkeklerin neredeyse tamamı bu genç kızla flört etmek için çabalıyordu ama o ödüm vermez tavrıyla hepsini hüsrana uğratıyordu.

Berk'te şansını denemeye çalışanlardan biriydi ama diğerlerinden farklı olarak yaklaşarak kendince bir strateji uygulamaya çalışıyordu. Aslında Vildan'da ona karşı boş değildi ama iş yerinden biriyle birlikte olmakta hiç ona uygun bir davranış değildi. Tabii ki bir de şirketteki erkeklerin davranışlarını düşününce bu daha da imkânsız bir hal alıyordu.

Aslında Vildan bunu acı bir tecrübe ile öğrenmişti. Daha önce çalıştığı yerde çok hoş bir delikanlı olan Erdem ile bir süre çıkmıştı. İşe ilk girdiği gün birbirlerini fark etmişler ve etkilenmişlerdi. İkisi de öğle yemeklerini iple çekiyor ve her fırsatta birbirlerine denk gelmeye çalışıyorlardı. Vildan kadınlığını o dönemde yeni keşfetmekteydi.

Dik ve sert göğüslerinin erkeklere ne hissettirdiğini ya da her gece duşunu aldıktan sonra kalçalarını daha da sıkı yapan kremlerin etkisini yeni öğreniyordu. Onunla birlikte çalışan birkaç genç kız daha vardı ama hepside onun yanında sönük kalıyordu. Vildan gerçekten de gerek giyimde ki seçimi gerekse zarafetini sunan tavırlarıyla diğer kızlardan bir adım öne çıkıyordu. Son dönemlerde kızlar da bunu fark edip onunla güzellik ve giyim yarışına girseler de bu basit bir yarıştan öteye gidememiş şirketin en yakışıklı ve popüler gencini elde etmesini engelleyememişti. Aslında kızlara göre bu çok basit bir cevap içermekteydi. Şirketin bir yemeğinde yakınlaşan ikili o geceyi birlikte geçirmiş ve Vildan vücudunu cömertçe önüne sürdüğü Erdem'i bu şekilde elde etmişti. Eee ne de olsa erkek milletiydi ve böyle bir mükâfatı asla geri çevirmezdi. Kızlar arasında başlayan bu dedikodu silsilesi giderek bir fırtınaya dönüşmüş rüzgar yönünü patron koltuğuna çevirmişti. Her şeyi öğrenen işveren daha fazla kulaklarını tıkayamamış ve Vildan'ı işten çıkarmıştı. İşte bu nedenle de Vildan kendine has önlemler alıyordu. Hoş Berk ile baş başa azgın bir geceyi de merak etmiyor değildi. Adaleli kollarının arasında nasıl inleyeceğini de biliyordu ama bu onun nefsiydi ve işi daha önemliydi.

Berk Vildan'ın yeşil gözlerine dalmış, çapkın bir gülümsemeyle cam masaya doğru yaklaşıyordu. Vildan Berk'ten gelen pahalı parfüm kokusunu almıştı. Bu onun en dayanamadığı kokuydu. Berk sanki umursamaz bir edayla önce genç kızın halini hatırını ardından da İnci'nin gelip gelmediğini sormuştu. Vildan odasında olduğunu söylediğinde Berk'in neşesi daha da artmıştı.

Keyifli bir şekilde odaya giren Berk neşeli bir şekilde masasında çalışmakta olan İnci'yle göz göze gelmişti.

Dün gece ölüm kusan o gözler şimdi neşe içinde bakmaktaydı. Sanki bambaşka birinin ilginç bir kopyası gibiydi. Kısa bir hoş beşin ardından Berk gece düzenlenecek olan partiyle ilgili bir isteği ya da beklentisi olup olmadığını sordu İnci'ye. Genç kadın tüm talimatlarını bir hafta önce büyük bir liste şeklinde sıralamış neredeyse kusursuza yakın bir parti organizasyon şeması hazırlamıştı. Berk sahibinin her komutunu yerine getiren sorunsuz sadık bir bekçi köpeği gibiydi. Dikkatli ve verilen her komutu doğru algılayan bir kişiliği vardı. Personel arasında adı yalakaya çıkmış olsa da o işini ve kazandığı bol sıfırlı rakamı çok seviyor ve elinden gelenin fazlasını yapıyordu.

Berk ve İnci bir süre gecenin detayları üstünde çalıştıktan sonra İnci her şeyin sorunsuz olduğuna karar vermiş ve akşam için son hazırlıkları takip etmesi için Berk'e izin vermişti.

Akşam olduğunda İnci'de parti için hazırlıklarını tamamlamak üzereydi. Saçlarına sade bir fön çektirmiş ince boynunun kıvrımlarını ortaya çıkarmasına izin vermişti. Makyajının son rötuşunu yapan İnci giyinmek için yerinden kalkmış ve üstündeki bornozu çıkarmıştı. Siyah dantelli iç çamaşırı vücut hatlarını neredeyse kusursuz bir şekilde sergilemekteydi.

Bir süre öylece aynada vücudunu inceleyen İnci beklide uzun bir süredir ilk kez kendini görüyormuş gibi tenini inceliyordu. Sanki o anda içinde ki kadını hatırlamış ve özlemle ona bakıyordu. Bir an durup vücuduna dokunduğunda en son ne zaman gerçekten seviştiğini düşündü. Bu aslında onun hatırlamak bile istemediği bir tarihti. Hala evli olduğu ve eşine delice aşık dönemlerde çılgın sevişmeleri aklına geldi ama hemen ardından kızının talihsiz ölümünü hatırladı.

Bir an içinde bir çatışma yaşadı. Haz ve acı aşk ve nefret tüm benliğinde aynı anda dolanıyor ve damarlarından beynine kandan daha önce ulaşıyordu. Tam kendini kaybetmek üzereydi ki telefonu acı, acı çalmaya başlamıştı. Aslında hayalleri ve kendi arasına giren her şeyden nefret ederdi ama ilk kez o anda telefonun çalmasına sevinmişti çünkü bu gece düşünmesi gereken bir parti vardı.

Arayan Berk'ti ve partinin başladığını konukların yavaş yavaş gelmeye başladığını bildiriyordu. İnci bir anda hazırlanırken ne kadar çok zaman kaybettiğini fark etti. Telefonu alel acele kapatıp ipeksi tenini cüretkâr bir şekilde sergileyen siyah sırt dekolteli elbisesini giydi.

Elbise pahalı kumaştan ama sade bir görünüme sahipti. Fakat İnci'nin düzgün vücudu onu çok iyi taşıyordu.

İnci çıkmaya hazırdı sadece bir ayrıntı kalmıştı oda küçük bir pırlanta taşa sahip kolyesi.

Hemen çekmecelerini açarak kolyeyi aramaya başlamıştı. Hızlı hareket etmeye çalışan İnci mücevherlerinin bulunduğu beş gözlü kutuyu kurcalarken birden karşısına bir sürü kanlı alyans çıkmıştı. Bu aylansalar kurbanlarının kanlı bedenlerinden söktüğü küçük hatıralardı. Üzerlerindeki kurumuş kan bir sembol gibi öylece durmaktaydı. İnci sanki onlara bakmak istemiyordu ama bir güç kendisini çekiyor gibiydi. Titreyen eli alyanslardan birini tutup kutudan çıkarmıştı. Elindeki kanlı alyansa bakarken birden geçmişe evlendiği o geceye gitmişti.

^\

Dinmeyen NefretHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin