11.bolüm

44 4 2
                                    

Mukti; Kerem, çok tatlı...
Gençler morelimiz çok bozuk. Belki farketmişsinizdir duyuru bölümlerinden bazıları silinmiş. Nasıl silindi hiçbirşey anlamadık. Sabah 1k oldu diye havalara uçarken 2 saat sonra bir baktık 700 küsürlere düşmüş okuyucu sayısı. O kadar üzüldük ki anlatamam. Bu konuyla ilgili yardımcı olursanız seviniriz. Bu paragrafa, bu konuyla ilgili yorum yapın lütfen.
Sizi seviyoooruuuzz😚

Üstüme adeta bir ayının patlamasıyla çığlık atarak yataktan fırladım. Fırlamamın etkisiyle yere düşen hayvan şahısa baktım. Hadi ama Melis neden uykumun içine ediyordu ki bu kız şimdi. "Ne var Melis sabah sabah?" "Abla bu gün çok işimiz var hadi kalk lütfen!" Yerden kalkarak tekrar üzerime doğru uçuşa geçti. Sinirlenmeye başlıyordum ama. Mızmızlanarak, adeta 5 yaşındaki çocuklar gibi üzerimde tepinen Melis'e bakarak gözlerimi devirdim.
"Tamam kalk üzerimden in aşağıya ben de üzerimi değiştirip, yüzümü yıkayıp geliyorum." Ellerini çarparak hoplaya zıplaya odadan çıktı. Arkasından bakarken umutsuz vakasın dercesine kafamı olumsuz anlamda iki yana salladım. Yataktan çıkıp perdeleri çektim. Pencereden baktığımda hava günlük güneşlikti, süperdi. İnsanın hemen tatile çıkası geliyordu hatta. Bende az önce Melis 'in yaptığı gibi ellerimi çıparak zıpladım. İçime doğuyordu, bu gün çok güzel olacaktı. Hem dolabımın karşısına geçtim ve krem rengi, sürgülü kapağını açtım. Bu gün cıvıl cıvıl olmalıydım.
Üzerimi hızlıca giyinip banyoya koştum. Elimi yüzümü yıkayıp l, işlerimi hallettikten sonra banyodan çıktım ve merdivenlerden hoplaya zıpalaya aşağıya inmeye başladım. Merdivenin son basamağındayken salonda gördüğüm kişilerle yüzümde açan güller kurudu gitti. Aklımdan geçen tek şey ise Melis'i müsait bir zamanda ellinci katın penceresinden sallandırmaktı.
🕛🕧🕓🕞🕛🕧🕓🕞🕛🕧🕓🕞🕛🕧
Koltukta otururken Melis'e ölümcül bakışlarımı yolluyordum. Bu Mert bozuntusunu nasıl içeri almıştı bu kız? Beni kırdığını en çok o biliyordu oysaki. O benim kardeşimdi canımı yakan şeyleri uzaklaştırması gerekiyordu. Kızgın bakışlarımın yerini kırgın bakışlar alırken, kızgın bakışlarımdan kaçırdığı gözleri şaşkınlıkla bakmaya başladı hemen ardından başını önüne eğdi. Kimse tek kelime etmiyordu. Ve yine Kerem kendini feda ederek ortaya atladı yani konuşmaya başladı. "EE şey biz diyoruzki hazır işler falan o kadar yoğun değilken, havalarda mâlum baya iyi," duraksadı biraz bakışları bende takılı kaldı sanki tedirgin gibiydi. Konuşmanın sonunu oldukça merak ediyordum. Bir anda söyledikleriyle etrafa saçtığım ölümcül bakışların yerine adeta alev saçan bakışlar aldı. "Bizde dedik ki tatile gidelim!" son iki kelimeyi bağırarak, heyecanla söylemişti. Neden her kez hiçbirşey olmamış gibi davranıyordu. Nasıl bu kadar umursamaz olabiliyorlardı. Acı çektiğimi bildikleri halde herşeyden haberleri olduğu halde nasıl böyle olabiliyorlardı, aklım almıyordu. Hayal kırıklığıyla kafama iki yana salladım. Beni anlamıyorlardı. Bu sabah geldi aklıma nasılda mutlu uyanmıştım oysaki, bu gün çok güzel geçicekti hani. Melis'in söylediği o çok güzel gün bu gün müydü yani? O kadar kırgındım ki onlara, karşı karşıya gelince beni kırmaktan başka bir bok yapmıyorlardı anasını satıyım. Onlar benim durumumda olsalar benim onlara böyle yapacağımı falan mı düşünüyorlardı acaba. Kafamı önüme eğdim. Gözümden bir yaş akıp yerle buluştu. Eğer farkettilerse çok şaşkın olduklarını hayal edebiliyordum. Ama umrumda değildi çünkü ben aşık olmuştum. Lanet olsun ki bu çektiğim acının başka bir açıklaması olamazdı! 'Lanet olsun!' diye tekrarladı içsesim. Aşk bana göre değildi. Belkide daha önce hiç aşık olmadığımdan küçük bir hayranlık ya da hoşlantıyı aşk sanıyordum. Melis koltuktan fişek hızıyla fırlayarak yanıma geldi. "Abla ben özür dilerim. Barışırsanız mutlu olursunuz diye düşünmüştüm. Abla ağlama ben gerçekten özür dilerim." Hiç birinin sesini duymak istemiyordum. Bu günümü zehir ettikleri için onlardan da nefret ediyordum. Biz sürekli bu gün diyordum ama bu gün ne vardı ki? O anda kafama Dank etti, nasıl da unutmuştum. İnsan kendi doğumgününü unuturmuydu be! Bu gün benim doğumgünümdü! Bana hala sarılırken bir şeyler söyleyen ama benim dinlemediğim Melis'i kendimden hafifçe iterek uzaklaştırdım. Sonra da ayağa kalkarak belki de bu gün yapabileceğim en iyi(!) şeyi yaptım. Hepsinin yüzüne bakarak aklımdan geçen ilk şeyi söyledim. "Lanet olsun ki hepinizden nefret ediyorum! Bu gün doğumgünün olması falan umrumda değil. Çünkü ben hiçbir zaman doğumgünlerini kutlayan o mutlu kızlardan olmadım. Ama en çok ne koyuyor şu an biliyor musunuz? Kardeşimin, beni kıran şerefsizi benden uzaklaştıracağına bizi barıştırma planları yapması. Birde karşıma geçmiş pişkin pişkin "tatile gidiyoruz." diyorsunuz! Ve sen," diyerek parmağımı şerefsiz diye bahsettiğim adama yani Mert'e doğru tehtit edercesine sallayarak konuştum, "bir daha söylüyorum üçüncü kez tekrarlamayacağım, benden uzak dur! Bir daha da sakın karşıma çıkma, hatta ve hatta benim on metre yakınımda bulunma, beni görürsen yolunu değiştir! Yoksa sonuçlarına katlanırsın!" Hepsi bu uzun konuşmama ve ani çıkışıma şaşırmıştı. Melis'e bakarak konuştum "sen de uzun bir süre gözüme gözükme hatta çok uzun bir süre!" Şaşkın bakışları eşliğinde hızlıca merdivenlerden çıkarak odama ulaştım. Beyaz kapının kulübünü indirerek hızla kendimi içeri attım tabi bu sırada kapıyı kilitlemeyi de unutmamıştım. Son ra da hızlıca kendimi yatağama attım. Yorganıda üzerime çekerek uzun sürecek ağlama seyansımı başlattım.

Mert'den

Söyledikleriyle hepimiz şaşkına dönmüştük. Kız haklıydı ben tam bir şerefsizdim. Hem kıza ümit verip sonra kandırıyorum . Bence bir daha buraya hiç gelmemeliyim belkide hiç belkide bu ülkeden gitmeliyim evet , evet en iyisi kalkip gitmekti melis ve kerem'e baktıktan sonra melis ve kerem şaşkın bakışlarla bana bakıyordu "hakkınızı helal edin" ve birden melis" nereye gidiyorsun " ."en iyisi bu ülkeden taşınmak. Melis kafasını eğdikten sonra Kapiyi açıp son kez melis ve kerem'e bakmistim ve kerem'e dedim ki "eve geldiginde konusuruz".

Melis'den
Mert gittikten sonra koşa koşa ikişer ikişer basamakları çıkıp ablamin odasina gittim kapiyi acmaya calismistim ama kapı kitliydi ve ablama kapı kolundan bagırmıştım "abla mert ülkeden gidiyor ."ne yapabilirim melis hee söyle bana ne yapmamı bekliyosun koşup boynuna mı sarılayım " ." Sen bilirsin ben sadece sana haber verdim ". "Verme bana haber filan he bu arada ne zaman gidicekmis". " bilmiyorum git sen kendin sor . Ablam ses vermeyince merdivenlerden indigimde kerem nefes nefese kalmis bir sekilde benle konusmaya calisiyordu ve anlatmaya basladi "ne zaman gidicekmis ögrendin mi" ." Evet bugün hemen gidicekmis pasaport filan hazırmış burfan arabayla gidip ordan uçağa binicekmiş". " ne bugün mü hemen ablamin yanina cikip bu sefer avazim cikana kadar bagirdim abla mert simdi hemen gidiyormus ve ablam kapiyi acip ." Hemen mi gidiyormus ". " evet hani bana ne diyosun " . " merak ettim sadece simdi git hadi .

Eylül'den
Benim azimdan cikani duyuyormu ben neyaptim bu çocuga bu kadar burdan gitmsine ben bunlari neden dusunuyorum belki aşiğim belki bir hoşlanti ama ben gitmesini istemiyordum istemedigim icin de kosa.kosa merdivenlerden inip bahceye ciktim ve mert arabaya valizlerini arabaya koymuş gidicekken birden sözcükler azimdan döküldü gitme... 😢😢😢😢

İhşallah begenirsiniz kuzular sizleri seviyorum ve opuyorum 😙😙😙😙😙😙😍😍😍😍😗😗😗

KAYAN YILDIZLAR (Düzenlemede)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin