Kayıp Ayakkabıların Esrarı - 5

752 47 30
                                    

Yorum sınırı geçilmezse silinecek biline.6 yorum, 6 vote.

Bileğinde kelepçenin takılı olduğu yeri ovuşturarak:"Gerçekten acıtıyor. " diye homurdandı.Bense hala olayların şokunu atlatamamış bir biçimde, önümde duran Sherdan'a bakakalmıştım.Şu an bir görüşme odasındaydık ve karşımda oturan kişi, hoşlandığım insan, ya da arkadaşım değildi. O bir cinayet sanığıydı.

"Parçaları birleştirmeme yardım etmelisin." diye fısıldadım.

"Bu senin "Merhaba" n mı?"

"Merhaba Sherdan, ne halt karıştırıyorsun acaba? "

"Defteri okudun mu?"

" Nope."

İç geçirdi ve eliyle kafama tıklatıp :"Her zamanki gibi idiotsun değil mi? Defteri oku.Git ve yap bunu."

" Peki sen?"

" Şu gardiyanlar sence benim de seninle gelmeme izin verirler mi?"

"Bunu... bunu gerçekten yaptın mı? "

"Ne farkeder ki? "

"Çok şey..."

" Neye inanıyorsan, ona göre davran.Şimdi git ve defteri oku."

"Lestrade dedi ki..."

"Bütün kayıtların aleyhime olduğunu mu söyledi? "

"Bunu yapmış olabileceğini düşünüyor."

"Belki de yapmışımdır, kim bilir.Sonuçta Lilian'ı sevmezdim. "

" Duygularınla haraket etmezsin.Hatta böyle durumlarda bazen duygularının bile olmadığını düşünürüm. "

"Git ve oku."

" İyisin değil mi ?"

"Ölmediğim sürece sorun olmaz."

Ölmek.Ölü bir Sherdan.İpin ucunda sallanıyor.Ya da elektrikli sandalyede.İçimi garip bir soğukluk kaplarken, Scotland Yard'ı hızlı adımlarla terkettim.Defter... neden bahsediyordu acaba? Hangi defter? Hangi defter?

Baker caddesi, ürkütücü bir soğuklukla karşı karşıyaydı.221B' nin önündeki polisler de bu korkunç tabloyu tamamlar gibiydi. Birkaç gün önce Sherdan'ın önünde ceket ilikleyenler, bugün onun ardından gülüyorlardı. Sophie denen dedektif... Hepsi. Sarı şeritlerin ardına geçtim. Neyse ki aramaları bitmişti.

Defter...Hangi defterdi? O günü aklıma getirdim. Ne olmuştu? Büyük sürpriz, Sherdan yemek yapmıştı.Neden? Bir sebebi" olmalıydı.Tarif defteri? Belki. "Eve girdiğimde direk olarak mutfağa baktım ve eski püskü, tarif defterini buzdolabının üzerinde buldum.Öyle eskiydi ki -Sherdan, annesinden kalma olduğunu söylemişti. - bir an, deri kapağın elimde tuzla buz olacağını düşündüm. Birkaç basit tariften sonra defterin yapraklarından birindeki, karalamaya benzer yazı, dikkatimi çekti:"Benim oyunumda kartlar açıktır Watson, ihtimalleri sevmem."

"Bunu biliyordu..." diye fısıldadım kendi kendime. " Onu almaya geleceklerini biliyordu."

Bir sonraki sayfayı çevirdim. Bir kısa not daha vardı:"Bunu senin için yaptığımı söyleyip övünmeyeceğim."

Benim için? Neden benim için bir şey yapsın ki? Ondan gidip hapse girmesini ben istemedim ya.

"Fazla düşünme. Anlamayacaksın.Peki, Sen karar ver.Bütün bilgi senin, peki suçlu kim?"

Suçlunun Sherdan olmadığını biliyordum hiç değilse. 

Biraz sonra, garip bir şekilde, Sherdan'ın yatak odasından takırtılar gelmeye başladı. Yoksa...içeride biri olabilir miydi?

Kısık bir melodi kulağıma doldu.Bu bir keman sesiydi.İnce, hafif ama tutkulu bir şarkı...Seslerin harmonisi.

Odaya doğru ilerledim ve güneşin ışıklarının vurduğu yerde, birini gördüm. Elindeki kemanı bırakmak istemezcesine tutuyordu.Hafif harmoni, yeniden başladığında, yüzünü daha net gördüm. Kumral saçlar, açık renk ten, siyah botlar ve bacaklarına uzanan bir kazak.Ve o...O Sherdan'dı.

Sherdan HolmesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin