DAMLA'YI GÖRDÜM

67 7 1
                                    

Aradan 24 saat geçmişti. Belki de daha fazla."Ah Damla nerdesin" diyerek iç çekiyordum sürekli. Artık annem duramadı. Bende duramıyordum. Polise durumu anlatmıştık nihayet. Polis bu bilgi hakkında pek yardım edemeyeceğini söyledi. Kamera kayıtlarına baktırmıştık. Ara sokak olunca orda kamera yokmuş. Aslında 1 tane varmış. Ama o da kayıt içinde değilmiş."Bir dakika"dedim."Arabanın plakası.Tabi ya plaka" dedim. Polis "ne plakası" dedi. "Damla'nın binip gittiği arabanın plakasını hatırlıyorum" dedim. Polis"şimdi mi denir? zaman kaybettik. Plakayı söyler misin?" dedi. "tabiki 35 DM 13" dedim. Tedirgince.1,2 gün araştırdılar. Öyle bir arabaya sahip olan kişi 50 yaşlarında bir adammış. Galiba ya araba çalıntıydı ya plakayı değiştirdiler ya da ben yanlış gördüm. Kahretsin .

5 ya da 6 hafta olmuştu sanırım. İkizimin ortadan kaybolması uzun sürmüş gibiydi. Gibi mi ? Ne gibisi ya. Çok uzun sürmüştü çok. Annem ve ben alışmıştık bu duruma. Babam ise babam gitmişti. Bizi terk edip gitmişti. Nereye diyecek olursanız dönüşü olmayan yere gitti. Evet o öldü. Babam biz 5 yaşındayken trafik kazasında ölmüştü. O günü az çok hatırlarız. İkizimle ben yani.

Damla'nın 8. haftasında (kaybolduğu) okuldan dönüyordum. Yine o arabaydı. İçinde sanki Damla'yı görür gibi oldum. Arabanın arkasından koşmaya başladım. "Damlaaa " diye de bağırıyordum. Eve gidip dinlendim. Hayaldi belki gördüklerim. Eğer yaşıyorsa hayal olmasın gördüklerim. Ah Damla ne hallere soktun bizi. Zaman ilerliyordu. Artık ya delirmiştim ya da Damla bizi üzmek istiyordu. Her hafta salı günleri Damla'nın o arabada olduğunu görüyordum. Anneme anlatamazdım. Çünkü annem umut edecekti. Ya o umudu ve hevesi kırılırsa. Bunu göze alamazdım. Hayat hep mi böyle ilerliyordu? Hayır tabiki. Doğukan. Benim şu an ki dert ortağım. Gerçi benim Damla'dan başka derdim olamazdı.Doğukanla bugün restorana gidecektik. Bir kaç arkadaşı da gelecekti tabiki.

Okul çıkışı beni eve bırakan Doğukan restorana yine onun götüreceğini söyledi. İlk başta gelmek istemeyeceğimi söylesem de ısrar etmişti. Kıramadım. Gittiğimiz restoranda Damla'yı gördüm. O beni görmemişti. Yanına hemen gitmedim. Belki benden kaçar diye. Arka masada oturuyordu. Yanında da 1 erkek. "Damla" dedim. Sesim titreye titreye. "Sen de kimsin" dedi "Ha? ikizinim ben,baksana benzemiyor muyuz ?" dedim. Şöyle yanındaki aynaya baktı ve "her insan birbirine benzeyebilir"
dedi. Sabrım git gide taşıyordu.Bağır-
maktan geri çekilmiyordum. Elinden tutup kendime çektim."Hadi eve gidiyoruz" dedim. Yanındaki oğlan ise " hoop çek o elini "dedi. Onu araya katmamıştım. Çünkü araya katılacak kadar önemli birisi değildi. Çok uğraşsamda gelmedi. Beni başkası olarak görüyordu. Bırak başkasını tanımıyordu bile. Doğukanla sonuna kadar takip ettik. Ormanın ortasında ahşaptan yapılmış 2 katlı bir evde duruyorlardı. Annemi çağırmak istedim ya da polisleri. Ama polis ne yapabilirdi ki?Sonuçta Damla gelmek istemiyordu. Ayrıca 18 yaşını bitirmişti. Bu yüzden polisler zorlayamazdı. Annem ise belki zarar görebilirdi. Çünkü olacaklardan kimsenin haberi yoktu. Ve işte o an ...

KARANLIĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin