Islak dudakları çok güzeller..
Verdiğim kararın doğru karar olmasını ummaktan başka birşey yapamıyordum.
Justin Bieber'ın dansçısı olmayı kabul etmiştim.
Şimdi ise Justin Bieber'ın iki gün sonra başlayacak olan Purpose turunun ilk konseri için, Kanada'ya kalkacak olan uçağım için hazırlık yapıyorduk. Annem verdiğim kararın kesinlikle doğru karar olduğu hakkında ısrar ederken, Cece çıldırmak üzereydi.
Sonunda kabul ettiğimi duyduğunda koşarak bize gelmiş ve uzun bir süre ağlamıştı. Ağlamasının sebebinin ne olduğunu tam olarak bilmiyordum. Muhtemelen gideceğim için ağlıyordu. Cece ile ilk defa uzun süreli bir ayrılık yaşayacaktık.
"Senin adına çok mutluyum," dedi Cece kızaran gözlerini silip. "Hayaller gerçek oluyor Haz." Gülümsedim ve elimdeki tişörtü valize koyup ona döndüm. En az annem ve Cece kadar üzgündüm ama belli etmek istemiyordum. Üzgün olduğumu düşünmelerini istemiyordum.
Kollarımı Cece'nin ince beline dolayıp, arkasından yanağını öptüm. Bir kardeşim yoktu, fakat Cece benim için her zaman bir kız kardeşten bile daha öte olmuştu. "Hayaller biz inandığımız sürece gerçek olur Cece."
Ardından giysi dolabıma geri döndük. Bir çok kıyafeti şimdiden valizime yerleştirmiştim ve dolabım git gide boşalıyordu.
"Bu kadarı yeter, haydi birşeyler yiyelim." Annem bize bakarken kendini tuttuğu o kadar belliydi ki. Mutfakta yemek hazırlarken ağladığına yemin edebilirdim.
Cece ile toparlanıp aşağı indik. Annem yine bütün hünerlerini gösterip benim için birşeyler hazırlamıştı. Masaya geçtiğimizde, çatalı elime almadan önce anneme baktım. Yüzüne yerleştirdiği buruk gülüşü, içimi acıtmaya yetmişti.
Alt dudağıma dişlerimle baskı uygulamaya devam ettim. Ağlamayacaktım, ağlayamazdım.
Yemek yerken hepimiz sessizdik. Rahatsız edici sessizliğin arasında duyulan tek şey çatal ve bıçakların, tabağa değdiğinde çıkardığı sesti.
Patlayacakmış gibi hissetmemi umursamadan bir sürü yemek yemiştim. Masadan kalktığımda, annem ve Cecilia'ya şişen karnımı işaret ettim. "İlk günden kovulacağım."
Cece kahkaha attı. "Patronunun Justin Bieber olduğunu unutmuş gibisin. Seni ekibine alabilmek için ne kadar uğraştı."
Sözleri kulağa oldukça tuhaf gelmişti birden. Justin Bieber artık benim patronumdu. Onunla çalışacağımı düşündükçe bedenim karıncalanıyor, midemde birşeyler alt üst oluyordu.
Böyle büyük bir şansı hak edecek birşey yaptığıma emin bile değildim.
Uçağın kalkmasına bir saat kalmıştı. Artık herşey hazırdı ve ben gideceğime hala inanamıyordum.
Üzerime yırtık mavi kotumu ve siyah düşük omuzlu kazağımı giydim. Çok sevdiğim odamdaki boy aynasının karşısına geçip, son zamanlarda oldukça açık griye dönen saçlarıma şekil vermeye çalıştım.
Hafif dalgalı saçlarımı iki yandan tutup arkada birleştirdim. Saçlarımın bu halini seviyordum.
Ceketimi alıp annem ve Cece'nin yanına indiğimde, ikisinin sessizce oturduğunu gördüm.
Hazırladığım valizimi ve omzuma astığım çantamı aldım. Evden çıktığım an içimi huzursuzluk kaplamıştı. Annemi bırakıp gidiyordum, bu kolay kolay alışabileceğim bir durum değildi.
Annemin minik kırmızı arabasına bindiğimizde, üzerimdeki gerginlik yok olup gitmişti. Cece ile birlikte radyoda çıkan şarkılara birlikte eşlik etmiş, bol bol kahkaha atmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dancer. / Bieber
Fanfiction"Çok tuhaf ama," dedi tereddüt ederek. "Seni ilk gördüğümde, hayatımdaki yerinin herkesten daha farklı olacağını anlamıştım."