"Ahhh! Lanet! Bacağım çok kötü ağırıyor"
Patlama sonucunda fazla olmasada yaralanmıştık. Fakat herkes ölmüşken ve heryer yıkık dökükken biz nasıl sağ kaldık?
Aklım hep bu sorudaydı.
Dışarıda ölmüş insanları gören jessy hem ağlıyor hemde bir yandan kusuyordu. Justin bir taşın üstüne çömelmiş etrafa bakınıp duruyordu.
Hava birden değişmiş,yağmur yağmayı bırakmış,havada bulutlar yavaş yavaş dağılmaya başlamıştı.Jessy birazda olsa kendine gelmiş gibiydi,kusması kesilmiş fakat hala içini çekiyordu. Ben ise şaşkın şaşkın justin gibi etrafa bakınıp duruyordum.
Gerçekten dehşet verici bir manzaraydı,belki hayatta birdaha görmek isteyeceğim son manzara olucaktı.Justin arkasını dönüp;
"Siz iyimisiniz?" Dedi.
Jessy bu soruya cevap verememişti,ben kafamı evet şeklinde sallayıp sorusunu cevaplamıştım.Justin jessy'nin o halini gördükten sonra yanına gidip konuşmaya başladı. Uzaktam ne konuştuklarını duyamıyordum ve yanlarına gidip dinlemek istedim.
"Jessy bana bak! Gözlerimin içine." Jessy justin'in bu ciddiliğine dayanamayıp kafasını kaldırıp justin'in gözlerinin içine bakmıştı.
Gerçekten çok romantik bir sahneydi tabi bu olay yaşanmasaydı. Justin jessy ile konuşmaya devam ediyordu;
"Tamam üzgünsün biliyorum ve bende cidden üzgünüm. Belki ağlamıyorum belki bu hislerimi dışarı vuramıyorum ama senden daha çok korkuyorum ve üzülüyorum sen burada bu ortamda şuan aramızdaki en zeki ve cesur varlıksın jessy"Jessy bu sözlerden etkilenmişe benziyordu. Göz yaşlarını silip ayağa kalkmıştı. Bu sefer etrafa bakışında korkak ağlayan bir kız değil hırs yapmış güçlü ve cesur bir kız vardı.
Jessy bize arkası dönük bir şekilde;
"Haydi yola çıkıyoruz" dedi ve yürümeye başladı.
Justine doğru döndüm ve;
"Sen bu kıza fazla gaz verdin." Diye tepki gösterdim. Justin jessy'e seslendi;
"Jessy nereye gidiyosun!!"
Jessy durmuştu. Arkasını dönüp;
"Cidden ben nereye gidiyorum!!" Diye cevap verdi.
O an cidden çok gülmüştük.Şimdi şu duruma iyi bakın. Patlama olmuş sadece üçümüz sağ çıkmışız etraf yıkık dökük ve her yerde ölü insanlar var. Peki biz napıyoruz hala gülmeye devam.
Gülmemiz kesilince bir yerde oturduk. Yardım ekiplerinin gelmesini bekliyorduk. O sırada ortaya bi soru attım. "Acaba ailelerimiz bizi merak etmişmidir?" Jessy ve justin bu soruya cevapsız kalmıştı. Hiç bir kelime dahi ağızlarından çıkmıyordu. Etraf o kadar sessizdiki 600 metre uzağımızdaki denizin sesini bile duyabiliyorduk. Havada bir tane bile kuş yok,hiç bir canlı hareket etmiyor. Yalnız başımıza burda yardım ekiplerini bekliyorduk.
Justinin canı sıkılmışa benziyordu. Kalkıp;
"Ben biraz dolaşmaya gidiyorum." Dedi ve yanımızdan uzaklaştı.O sırada jessy yanıma iyice sokuldu sessizce;
"Sana birşey söylicem ama kimseye söylemek yok" dedi. Bende tamam dermişcesine kafamı salladım ve söylemesi için ısrar ettim. Jessy bana tamamen dönerek;
"Ben justin'den hoşlanmaya başladım" dedi. Bu duruma hiç şaşırmamıştım. Çünkü son zamanlarda eskisi gibi didişip durmuyolardı.Jessy ile bu olaylar hakkında konuşurken justin hızlıca koşarak geldi.
"Hemen bunu görmeniz lazım koşun çabuk" diye telaşlı telaşlı bağırdı. Justinin peşinden koşmaya başladık. Orada ne olduğunu merak ediyorduk. Vardığımızda bir devrilmiş arabanın arkasından gizlice camları patlamış,içerisi yıkık dökük olan karanlık bir dükkana bakmaya başladık.
İçeride iki tane belirgin olmayan cisim vardı ve hareket ediyolardı. Gerçekten ürkütücü bir görüntüydü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FANİ
Science Fiction"Dünya" her canlıyı kapsayan,yaşanılabilen tek gezegen. Peki burası yaşanılmaz bir hale gelseydi? Genç bir kız ve yanında iki arkadaşı. Olaydan sağ çıkan üç kişi. Hem canlarını koruyacaklar,hemde başa çıkmaları gereken yaratıklarla savaşıcaklar. Aca...