BÖLÜM 4

24 4 0
                                    

"O ses neydi?"
"Justin... hey uyan"
"Ne oldu?"
"Dışarıdan sesler geliyor."

Justin'nin gözleri birden pörtlemiş ve uzandığı yerden acilen kalkmıştı. Hala o dükkanda gördüğü insana benzeyen fakat olmayan yaratıkların korkusu halindeydi. Patlama sonrası etrafa saçılan demirlerden bir tanesini sıkıca elinde tutuyordu ve korkulu kem gözlerle kapıya doğru ilerlemeye başlamıştı.

Jessy justin'e;
"Dışarı çıkmayı düşünmüyorsun dimi?" Diye bir soru sordu. Justin;
"Dışarıda ne olduğunu öğrenmek zorundayız başka çaremiz yok" dedi ve kapıdan çıktı.

Kapıyı hafifce aralamış justin'nin korkusuzca yürüyüşünü izliyorduk...
gaza gelmiş gibi bi hali vardı. Aslında korkudan olduğu yere bırakırdı fakat bu cesareti bizi şaşırtmıştı.

Birkaç saniye sonra justin karanlığın içinde kayboldu. Jessy ile dua edip ağlamaktan başka birşey yapmıyorduk. Çünkü yardım ekibi gelemiyordu açlıktan karnımız kazınmıştı. Bize gelen büyük kutudaki yiyecekleri sabah yemeyi düşünüyorduk. Yola çıkmamız için enerjimizin olması lazımdı.

Düşünürken büyük bir bağırış sesi geldi. Jessy ile kapıya doğru yöneldik. Karanlığın içinden hızlıca bize doğru yoklaşan bir cisim belirdi. Durun durun durun bir cisim değil birsürü cisim. Yaklaşmaya başladıkca ne oldukları dahada çok netleşiyordu.
"Aman tanrım! Bu justin!!" Diye bağırdı jessy.
Evet bu justindi peki arkasından onu kovalayanlar ney?

Kapıyı sonuna kadar açmış justine dahada hızlı koşması için bağırıyorduk. İyice yaklaştılar galiba sonumuz bu sefer gelmişti. Son 100 adımlık bir alan kaldı. Justin iyice yaklaştı ve kendisini odaya attı. Hemen arkasından kapıyı kapattık ve arkasına o büyük kutuyu ardından da malzemelerin hepsini çektik. Tüm justini kovalayanlar kapıya çarpıp durmuş gibiydi. Gerçekten korkutucu ve stresliydi.

Soluk soluğa kalmış bir justin vardı karşımızda. Konuşamıyacak bir haldeydi biraz kendisine gelmesini bekledik. Nefesini ve kendini toparladığında bize doğru dönüp;
"Bunlar insan değil. Bunlar bir tür yaratık. Dışarı çıktığımda sabah ölü duran cesetlerin hespi ayaklanmıştı. Beni görüp üstüme doğru saldırıya geçtiler. Beni yemeye çalıştılar!!! Çok fazlalardı kaçmak zorunda kaldım."

Jessy justine sarılıp;
"Sen en iyisini yaptın cesur adam" dedi ve saçını okşadı.
Herşey apaçık ortadaydı. Uğraşmamız gereken yaratıklar. Hayatta kalmak için çabalamamız gereken bir hayat ve burdan kurtulmak için şans lazımdı. Gerçekten hepsini başarmak sabır,cesaret ve zihin gerektiriyordu.
Başarmamız lazımdı başka çare yok...

Olaydan sonra tam 2 saat geçmişti. Hala o yaratıkların seslerini duymaya devam ediyorduk. Bu korku ve gerilim içinde nasıl burdan çıkacağız diye plan yapıyorduk.
Jessy;
"durun bi dakika" dedi ve odada duran bilgisayarın başına oturdu.
"Oyun sırası değil jessy" diyerek tepki gösterdim fakat sonradan anladım. Odada bir bilgisayar vardı. Hatta kırılmamış ve hala çalışıyordu. Justinle hızlıca jessy'nin yanına gittik. Jessy belki bir şans diye müzenin kamera sistemlerini kontrol ediyordu. Gerçekten şanlıyızki iki tane kamera hala etkin ve bitanesi bizim olduğumuz odanın oraya bakıyor. Şuanlık temiz gözüküyordu içimiz rahatlamıştı yakınımızda hiçbir insan dışı varlık yoktu.

Kameralardan diğeri ise caddeye bakıyordu yani müzenin ana giriş kapısına. Ve manzara hiç görülmek istenecek bir manzara değildi. Her yer boş boş yürüyen yaratıklarla doluydu. Hadi kapıdan dışarı çıktık peki müzeden dışarı nasıl çıkacaktık.

FANİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin