Mu uygarlığının en önemli özelliklerinden biri dini inançlarıydı.J.Churchward'a göre ilk insanı burada yaratan Tanrı,ilk vahye dayalı dini de buraya göndermişti.Babil ve Akad harabeleri arasındaki kabartma yazılar,10.000 ile 15.000 yıl önceki bu halkın insan ve yaratılışla ilgili duygu ve düşüncelerini gayet açık bir şekilde ortaya koyar.Onlar insanın özel olarak yaratıldığına inanıyor ve nasıl var olduğunu açıklıyorlardı.Bu yazıtlar,Tanrı'nın Yaradan olduğuna ve güçlerinin evreni ve evrendeki her şeyi kontrol ettiğini açık bir şekilde ifade etmektedir.Bunlar, Mu'nun vahyedilmiş metinleri,Meksika tabletleri üzerindeki yazılar ve Kuzey Amerika'nın kayalık yazılarıyla uyum içerisindedir.Hepsi de ilk dinin saf Tek Tanrıcılık olduğunu,var olan her şeyi Tanrı'nın yarattığını ve bugün de içinde barındırdığı tüm hayatla birlikte evrenin kontrolü altında olduğu gerçeğini doğrulamaktadır.
Churchward'ın,15 bin yaşında olduklarını belirlediği Naakal tabletleri evrenin başlangıcı ve ortaya çıkışı konusunda ayrıntılı öngörüler içermekteydi.Bu tabletlere göre,evrenin başlangıcında sadece ruh vardı.Daha sonra bu ruhtan,bir kaosun hakim olduğu uzay var oldu.Zamanla kaos yerini giderek düzene bırakmaya başladı ve uzaydaki şekilsiz ve dağınık gazlar bir araya geldi.Bu gazlar,güneş sistemleri ve gezegenleri oluşturmak için katılaştı.Katılaşma sırasında önce hava,sonra su oluştu.Sular dünyayı kapladı.Güneş ışıkları havayı ve suyu ısıttı.Bu ışıklar ve toprak altındaki ateş,üzerinde su bulunan toprakları yükseltti ve bunlar açık toprak oldu.Güneş ışıkları suyun içinde ve balçıkta kozmik hayat yumurtalarını (Rna-Dna) oluşturdu.İlk hayat sudan cıktı ve tüm yeryüzüne yayıldı.Mu'nun yaratılış efsanesinin,günümüzde geçerli olan evren ve yaşamın oluşumu teorilerine şaşırtıcı derecede benzerlik göstermesi dikkat çekicidir.Churchward,tüm dinlerin ilk ve ana kaynağının Mu dini olduğunu düşünüyordu.Ele geçirdiği bulgulara dayanarak Musevilik ve Hristıyanlığının temelinde Mu'ya gönderilen vahye dayalı dinlerin yer aldığını ileri sürüyordu.Örneğin,Museviliğin Mu kökenli olduğunu şöyle ifade ediyordu ; "....Musa bu kırk iki soruyu almış,bunların özünü çıkararak onları kırk iki emire çevirmiş ve bunları da on emirde toplamıştı.Musa'nın gerçekleştirdiği bu önemli değişim,ümmetini düştükleri durumdan çekip çıkarabilmesi için hiç kuşkusuz gerekliydi.Musa kavramlarda bir değişiklik yapmamıştı,sadece insanların bu dünyada hayatlarını nasıl yaşamaları gerektiğini daha vurgulayıcı bir üsluba dönüştürmüştü.Bu yasaları ölülere uygulamak yerine dogrudan hayattakilere uygulamak yoluna gitmişti.Onun on emri 70.000 yıldan öncesine ait Mu'nun Vahyedilmiş Kutsal Metinleri'nde yer alır,tek fark bunların emir değil soru formunda olmasındadır.".
J.Churchward,50 yıl süren araştırma ve incelemelerine dayanarak Hz.Musa,Tevrat ve Mu ilişkisini söyle derinleştirmekteydi ; "Araştırma ve incelemelerim vasıtasıyla elde ettiğim sayısız ipucu Musa'nın,Tevrat'ı Burma ve Hindistan yolunu izleyen anavatanlı Naakaller tarafından Mısır'a getirilmiş mabet kayıtlarından aldığını ve bu Mısır mabet kayıtlarının anavatanın "Vahye Dayalı Yedi Kutsal Metni" nin kopyaları ve yaratılışı anlatıyorlardı.".
Mu halkı sembolleri kullanarak Tanrı'ya ibadet ederdi.Ruhun ölümsüzlüğüne inanır,ruhun eninde sonunda geldigi "Ulu Kaynağa" geri döneceğini düşünürdü.Mu halkı Tanrı'ya o kadar büyük bir saygı duyardı ki,onun adını telaffuz etmekten çekinir,dua ve yakarışlarında ona bir sembol aracılığıyla hitap ederdi."Ra" yani Güneş Tanrı'nın bütün niteliklerini simgeleyen kolektif bir sembol olarak kullanılırdı."Ra" diye adlandırılan güneşin sembolü "daire'ydi.Tüm sembollerin en kutsalıydı.Daire,şeklen güneşe benzediği için güneşi tasvir ediyordu.Yaradan'ın bütün niteliklerini kendinde toplayan kolektif bir semboldü.Mu halkı güneşe tapmazdı.Güneş sadece Yaradan'ı temsil etmek için kullanılıyordu.Mu dininde sembollerin en önemlisi,"Mu Kozmik Diyagramı"ydı.Tanrı'nın gözünün daima insanların üzerinde olduğunun,iç ice geçmiş iki ücgen,iyiliğin ve kötülüğün bir arada bulunduğunun simgesidir.Bu üçgenlerden yukarı dönük olanı iyiye,aşağı bakanı ise geriye dönüşü simgeler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Atatürk Ve Kayıp Kıta Mu
Fiction HistoriqueBu hikaye kitaptan alıntıdır,düzenlenmiştir ve okunmasıda tavsiye edilir.İyi Okumalar.