2. Bölüm

84 8 2
                                    

İçeri girdiğimde kafasına sadece gözlerini kapatan simsiyah bere takmış, elinde bavulumdaki değerli eşyalarımı ve paralarımı çalıp koyduğu bir poşet olan iri bir adam göreceğimi zannetmiştim. Halbuki içeride apartmanımızın kapıcısı ve yanında ellerinde boya kovaları olan turuncu önlüklü 3 usta vardı. Fazlasıyla şaşırdım ama aynı zamanda evime hırsızın girmemiş olmasına sevinip derin bir oh çektim. Yalnız.. Kapıcı evime nasıl girmişti? Onda yedek bir anahtar olduğunu sanmıyorum. Kapıcı sanki aklımı okumuş gibi bana bir adım yaklaştı ve "Hanım kızım, evin faturalarını yatırmak için dışarı çıkmıştım. İşim erken bitti. Bende eve döneyim dedim. Apartmana geldim. Tam üst kata çıkıyordum, senin kapının aralık olduğunu gördüm. Kapıyı itekleyip açmadan önce zile bastım ama sen kapıya çıkmayınca bende içeri girdim. Allah korusun, hırsız falan girer diye düşündüm. Senin gelmeni beklerken kapı tıklatıldı. Vallahi kızım açıp açmamak arasında kaldım ama belki senin için önemli biri gelmiştir diye açtım. Karşımda bu 3 usta vardı. Seni sordular bende senin işinin olduğunu ve beklemelerini söyledim. Eni sonu gelirsin diye öyle söyledim ha yanlış anlama emi?  Yalnız şanslısın hanım kızım, ustaların işi bugün yoğun değilmiş, yoğun olsaydı seni bekleyemezlerdi. Malum ordan oraya koşuşturup duruyorlar. Yaklaşık bir buçuk saattir de burda seni bekliyoruz." Mahcup olmuştum kapıcımızla ustalara, adamcağızlar kaç saattir burda beklemişler. "Teşekkür ederim Faruk Amca.. İsminizi doğru hatırlıyorum değil mi?"
"Doğru kızım doğru, unutmamışsın."
"Faruk Amca gerçekten çok teşekkür ederim. Ne kadar mahcup oldum bilemezsiniz. Sizi bu kadar burda tuttuğum için de özür dilerim. Siz olmasaydınız eğer tekrar tekrar bu boya işi için uğraşacaktım. Boyayı bırakın belki de eşyasız evime hırsız girip olan birkaç parça eşyamı çalacaktı. Beş parasız kalacaktım. Tekrardan teşekkür ederim.
"Rica ederim kızım lafının yapılmasına bile gerek yok. Bak ustaları daha fazla bekletme, bende çıkayım artık eve, hanım bekliyor. Birşeye ihtiyacın olursa çekinme gel üst kata, iste bizden. Tamam mı kızım?"
"Tamam Faruk Amca, sana iyi günler. Eşinize de selam söyleyin."
"Tamam kızım, hadi kolay gelsin." Faruk Amcayı uğurladıktan sonra sıra ustalara gelmişti. Onlara da evin boyancak odalarını gösterip boyanın rengini seçtim. Boyanmayacak tek yer banyo idi. Banyonun duvarlarında işlemeli duvar kağıdı vardı ve fazla yıpranmamıştı. Ayrıca zarif bir işlemesi vardı ve zevkime uyuyordu. Pudra pembesi üzerine mat gri su dalgaları vardı. Bazı dalgaların arasında yine aynı renkte küçük kelebekler vardı. Çok hoş gözüküyordu. Evin diğer odalarının rengini de pudra pembesi seçtim.
Ustalar tüm odaların zeminine mavi brandalardan serip duvarların bazı pürüzlerini temizlemeye başladılar. Ben de onlar işlerini yaparken bugün hangi eşyaları alcağımı planmaya karar verdim. Öncelikle bir yatak almalıyım, yerde yatacak halim yok ya.. Bir iki tane kilim tarzı halı, ikinci el beyaz eşyalar, ve marketten hazır yiyeceklerden alsam yeterli olur. Yarın da diğer odalar için eşyalar alırım, mutfak için tabak, tencere gibi ıvır zıvır alırım. 2 günde evin kaba ihtiyaçlarını tamamlamış olurum. Hem belki Betül de yardımcı olur bana, neden olmasın ki? Sonuçta bugün bana gayet samimi bir şekilde yaklaştı..Planlarımı yaptığıma göre gidip bir ustalara bakıp yardım edebileceğim birşey olup olmadığını sorsam iyi olacak.
İlk olarak oturma odasının duvarındaki pürüzleri temizlemişler ve boyamaya başlamışlar. 3 duvarı bitirmişler bile! Böyle giderse 2 saat içinde evim şahane duvarlara sahip olacak.
"Ustam ihtiyacınız olan birşey var mı ya da yardım edebileceğim birşey var mı? İçeride boş boş oturmak istemiyorum."
"Vallahi İrem Hanım bizim hiçbirşeye ihtiyacımız yok. Gördüğüm kadarıyla iki bavuldan başka eşyanız yok. Bence biz işlerimizi halledene kadar siz de eviniz için birkaç parça eşya bakmaya gidebilirsiniz. 3 4 saat sonra hava kararmaya başlayacak. Bana numaranızı bırakın, ben işimizin biteceğine yakın size haber veririm." Bu fikir hoşuma gitmiş olmasına karşın evimde tanımadığım 3 ustayı da bırakmak istemiyordum. Ama yanıma değerli olan tüm eşyalarımı alırsam ve gitmeden Faruk Amcaya ben yokken bir iki kere eve bakmasını rica edersem ortada kaygınlancak hiçbir sorun kalmaz. Mükkemmel zekamla gurur duyuyorum. Usta hala teklifi için cevap bekliyordu. "Çok haklısınız çıkıp alışveriş yapsam çok iyi olucak. Pekala numaramı vereyim o zaman..." Ustaları işlerine devam etmeleri yalnız bırakıp bavullarımdan maddi değeri olan tüm eşyalarımı kol çantama sıkıştırmaya başladım. Kredi kartım, kol saatim, mp4 çalarım derken bavulumun altından bana parlayan şeyle donup kaldım. Gözlerimin yavaş yavaş yanmaya başladığını hissettim. "Hayır! Şuan sırası değil! Aptallaşma İrem!" dedim kendi kendime ama gözlerimden yaşlar boşanmaya başlamıştı bile...

Herkese yeniden merhaba. Çok kısa yazdığımın farkındayım ve sizlerden özür diliyorum. Diğer bölümleri daha uzun yazmaya çalışacağım. Lütfen hikayemi kütüphanenizden çıkarmayın. Vote vermeden de geçmeyin. Ayrıca iyi ya da kötü her şekilde yorumlarınızı bekliyorum. Görüşmek üzere.. :)

KELEBEK İZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin