6. Bölüm

51 5 0
                                    

Yaşadıklarını anlatmak bazen en zoru oluyor insanın. Kendime tekrar tekrar yaşatıyorum bunları, pişmanlığıma pişmanlık eklemek benim işim a dostlar!

Ben bir tek senden istemeyi biliyorum baba!
Ben bir tek sana şımarmayı biliyorum anne!
Ben bir tek..
Ben bir tek sizi biliyorum.

Bana sizsiz yaşamayı öğretmediniz ki, bana çabalamayı öğretmediniz ki, beni kaybetmenin eşiğine getirmediniz ki.

Çok kötü düştüm en dipteyim, beni neden tutmadınız?
Bana herşeyi verip birden ortada bıraktınız "istiyorsan kendin al" demek de neyin nesiydi?
Nasıl alınır, nasıl istenir, kimden istenir öğretmediniz ki! Bilmiyorum.

Diye diye kendi sonunu kendi hazırladı Asya mutsuzluğa giden yolun taşlarını kendii elleriyle bir bir döşedi. Fakat hala sormuyordu kendine "Senin bu dünyada ne işin var? Madem hep bi sığınak arayacaksın senin yerine yaşasın annen senin yerine nefes alsın baban!"

Battıkça batmak bu olsa gerek, gözleri kör olmak da tam anlamıyla buydu zaten değil mi?
Daha ne kadar direnebileceğini Asya da bilmiyordu bu direncini diri tutan hala bir yardım eline inanışıydı...

Öyleyse bir hayat dersi idrak ettirirdi bir şeyleri ve öyle de oldu.

Evde oturmak, bir uğraşımın olmaması, kendimi işe yaramaz bi zavallıdan farksız görmem beni delirtmek üzereydi ve sanırım kurtulmam lazımdı boşluktan.

Yıllardır tanıdığım, şehrine ayak basıp ilk lokmamı yediğim abim dükkanı büyütmüş artık gençlere hitap eden bir aperatif salonu açmıştı, hak etmişti bence çünkü oradaki emeğini ben bilirim yazın sıcağında kışın soğuğunda karıncadan farksız çalışırdı.

- Haluk abisinin eleman aradığını duyunca birden heyecanlanıp orda çalışmak istediğine karar vermişti Asya hatta öyle bir ortamda çalışacak olma fikrine kendini kaptırıp hayaller bile kurmaya başlamıştı. Nihayet hayali gerçek olmuştu Asya artık çalışıyordu o havalı mekanda özgüveni tavan yapmak için neyi bekliyordu acaba?
İstediğini elde eden Asya tam gaz gerçeklerle çarpışmak için var gücüyle yol alıyordu.

İlk günümü çok hayal etmiştim, sevilen biriydim sonuçta tüm gün iltifatlar sıcak gülüşler kucaklayacaktı beni hayat dolu gülmekten zevk alan (şımarık) bir kızdım sonuçta tabi ki herkes beni el üstünde tutacak...

-Diyordu Asya olacaklardan habersiz. Umarım hayal kırıklıklarını sığdıracak kadar büyük bir çanta almıştır yanına.

Sabah herşey gayet yolundaydı diğer çalışanlarla tanışma faslı, işi öğrenme gerekli bilgileri alma kısmı derken dolmuştu zihnim ve galiba henüz hiç gülmemiştim duygularımı donduran bir soğukluk hakimdi halbuki gülen yüzlere denk geliyordum zaman zaman.
Mutfaktaki pratikliği kapmak adına orda bulunmayı tercih ettim, hem domates söğüşleyip hem de içimden konuşuyordum:
" Vay bee! Haluk abideki hırs istek çaba herkese lazım sıfırdan başlayıp bugünlere gelmek hiç de kolay olmasa gerek hele de 1 saatte 70 tane dürüm yapmak akıl alır iş değil doğrusu."
O sırada Haluk abinin eşi Zeynep ablanın geldiğini fark ettim, onun gelmesiyle işler su gibi akmaya başladı tempo arttı kaloriler yakıldı bir telaş koşturmaca nefes almayı unutuyordu herkes...

O gün anladım ki, Haluk abinin başarılı olması için yerine tüm adımları atan bir eşi var. Ne mutlu ona.

Ertesi gün işe gittiğimde anlam veremediğim bir his vardı üstümde.
Haluk abi yıllardır yanında çalışan Aysel ablaya neden bu kadar samimi davranıyordu ki? Patron-çalışan değil iki yakın arkadaş değil daha duygusal, dilimin varmadığı bir şeyler dönüyordu ortada.
Bu düşünceler beni alıp götürmüştü akşam saatlerine ve ben yine mutfaktaydım orası benim düşünme yerim gibi birşey olmuştu.

Murat geldi yanıma oda kafasını dinlemek istiyordu belli kendine iş çıkarmıştı çünkü. Beni izlediğini fark ettim bir kaç dakika sürmüştü bu böyle, fark ettiğimi anladığında ise beklemediğim bir soruyu çınlattı kulaklarımda,
" Asya, artık neden gülmüyorsun? Burada çalışmaya başlamadan önce seni bazen görürdüm burdan geçerken durup Haluk abiyle sohbet ederdin ya da yanındakiyle gülüşürdün, gözlerinin içi gülerdi ben özellikle seni izlerdim hoşuma giderdi o neşen fakat buraya geldikten sonra hiç güldüğünü konuştuğunu görmedim çok dikkatimi çekiyor nedeni ne?"

-"Hiiç, ortama alışmaya çalışıyorum sadece" diyerek müthiş bir şekilde geçiştirmiştim onu.
Evet ben artık gülmüyordum.
Bildiklerim ağır geliyordu belki de şahit olmak istemediğim günahlar işleniyordu önümde.

Artık emindim ve nedense bu benim bile canımı yakmıştı Zeynep ablayı düşünemiyordum.
Aysel ablanın ise sadece yüzüne tükürmek istiyordum.
Evli ve 2 çocuk babası olmak engel değilmiş zinaya,
Evli ve 2 çocuk annesi olmak engel değilmiş aldatılmaya...

Şahit olduğum ilk büyük günahtı bu.
Daha fazla dayanamayıp çıktım ordan o günden sonra da bir daha Haluk abinin yüzüne bakmadım, tebessüm etmedim Allah affetmesin!

Bunların filmlerden ibaret olduğuna inanan Asya'nın ilk hayal kırıklığı değildi bu emin olmalıydı ki son da değildi...

Asya'nın hayatı geç öğrenmesi en büyük kaybı olacaktı ve bu büyük kayıp içinde nice küçük kayıplar yaşanacaktı.


Meğer Toz Pembeden Ibaretmişim BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin