3.BÖLÜM

41 7 16
                                    

Lavaboya gitmek için yerimden kalktığımda elimde Theon'un elini hissettim. Meraklı gözlerine cevaben "Sadece lavaboya gidiyorum." Dediğimde içimdeki hissi ona söylememekle doğru olanı yaptığımı anladım. Ortada hiçbir şey yokken bile bu kadar korumacıysa bunu bilseydi belki her adımını benimle atardı.

Dans eden kalabalığın içerisinde ilerlerken tanıdığım kişilere gülümsüyordum. Lavaboya vardığımda küçük gümüş el çantamı aynanın önüne koydum ve aynadaki yansımama bakmaya başladım. Gözaltımı gerçekten iyi kapatmıştım ve kimsenin uykusuzluğumu anlamasının imkanı yoktu. Theon'un olağanüstü yeteneği beni bir kez daha etkiledi ve sanırım her seferinde etkilemeye devam edecekti. Dansımız aklıma geldiğinde kendimi gülümsemekten alıkoyamadım. O aklıma her geldiğinde tüm gerginliğim uçup gidiyordu. Düşüncelerimi duyması belki de gerçekten iyi olmuştu. Ondan utanmamam gerektiğini bana defalarca söylese de elimde değildi.

Rujumu tazelemek için çantamı açtığımda kapının ardında bir gölge dikkatimi çekti. Kalbimdeki teklemeyle hızla arkama döndüm ama kimse yoktu. Ah, uykusuzluk beni ele geçirmeye başlıyordu sanırım. Tekrar aynaya dönerek elimdeki rujla beraber tuttuğum nefesi bıraktım. Saçmalama Carsin, burası kızlar tuvaleti tabii ki gölge olabilir. Sadece uykusuzluk ve içimdeki kötü his o kadar.

Bir dakika, içimdeki kötü his.

Aynadaki korku dolu bakışlarımı yavaşça kapıya yönelttim. Dehşet, ellerimi ve ayaklarımı uyuştururken sadece şapkalı değil maskesi de olan biri arkamda duruyordu. Bana hızla yaklaşırken korku tüm benliğimi ele geçirirken uzuvlarımın kontrolünü kaybediyordum. Çığlığım içimde patladı çünkü ağzımı o kadar sıkı bir şekilde kapatmıştı ki nefes bile almam mümkün değildi. Bacaklarım adrenalinle titremeye başladığına boynumda ince bir sızı hissettim. Deri eldivenin altındaki dudaklarımdan bir inilti sızarken gözlerim bu savaşa yenik düştü. Karanlığa teslim olurken yer ayaklarımın altından kaymaya başladı. Zihnimde son beliren düşünce ise Theona ulaşmaktı.

Burnuma dolan yoğun bir kokuyla gözlerimi yavaşça araladım. Ancak bu karanlığı değiştirmedi. Tekrar gözlerimi açıp kapattığımda etrafımda ışık olmadığını idrak ettim. Zihnim son derece bulanıktı. Sis perdesini aralayan ilk görüntü ise siyah maske oldu. Parçalar teker teker kendini gösterirken o dakikaları tekrar yaşadım. Hızkanan kalp atışlarımın arasında iki büklüm halimden kurtulmak için ayağa kalkmaya çalışıtığımda kanım dondu. Bacaklarımı hareket ettiremiyordum.

Sanki felç geçirmiştim. Adeta bana ait değillerdi.

Hissettiğim çaresizlik sesime yansırken bağırdım. "Hayır, hayır, hayır!" Korku tüm bedenimde gezinmeye başlamıştı.

"Neredeyim ben? Theon!" Sanki beni duyabilecekmiş gibi ona seslenmeye başladım ama imkanı yoktu. Kim bilir neredeydim. Etrafımda bir ışık bile yoktu. Ellerimi yerde gezindirirken soğuk mermer daha da ürpermeme neden oldu. Hiçbir şey göremiyordum. Kör olmuş gibiydim.

Bir dakika...

Gerçekten kör mü olmuştum?

Dehşet boğazımı sıkarken biriken hislerden dolayı kusacak gibi oldum. Kulaklarım uğuldamaya başlamıştı. Elimi hızla çarpan kalbimin üzerine koyduğumda bir ses işittim.

"Şşş." Duyduğum ses karşısında nefesimi tuttum. Olduğum yerde kıpırdamadan durduğumda kelimelerim birbirine girmişti ve bir cümle oluşturmak için nefesimle savaş verdim. Kuruyan dudaklarımı araladığımda konuştum.

"Kimsin sen?" Sesimin titremesine engel olamamıştım.

"Yakında öğreneceksin." Sanki konuşan bir robottu. Doğrulmaya çalışarak onu görmeye çalıştım ama etrafı kaplayan karanlıktan bu mümkün değildi. Ayrıca ses sanki bir hoparlörden yayılıyordu. Nereden geldiğini idrak edememiştim.

YAKAZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin