Kanatlarımı kaybettim. Ağ ağ olmuş kanatlarım artık bir işe yaramazdı. Uçamayacaktım ve bunun hesabını abimden kat ve kat fazlasıyla çıkaracaktım. Bir asilin bedenine zarar vermek neymiş ona göstereceğim. Havanın kararmasıyla beraber oturduğum yerden kalktım. Kurtların lideri beni kurtardıktan sonra gitmişti.
Yerimden kalktım ve okula doğru ilerlemeye kararı almıştım. Üzerimde pislik bir elbise, yüzümde ve vücudumda güneş alan yerlerdeki yanıklar ve en kötüsü ağ ağ olmuş kanatlarımın kaybolmaması. Bu şekilde öğrencilerin karşısına çıkamazdım. Bu yüzden aldığım karardan vazgeçerek eve dönmem gerektiğine karar verdim.
Kendimi toparladığım için yolun fazla zorlu olacağını sanmıyorum. Koşmak için hazırlanırken arkamdan gelen seslerle durdum.
"Görüyorum ki Bayan William, abiniz sizi baya bir hırpalamış!"
Bayan sürtüğe dönüp sinirle baktım. Benimle gece vakti baş edebileceğini mi sanıyor? Kırmızı gözlerimi onun siyahi gözlerine ardından da arkasında bulunan düşük seviyeli vampirlere diktim.
"Görüyorsun ki Silvia, onlar seni dinlemiyor! Asil bir vampir olman onlar için önemli değil. Onlar için tek ihtiyaç taze kan ve ben onlara bunu sağlıyorum."
"Sence Bayan Matthew bu sürün beni durdurabilir mi? Unutma ben annemin güçlerini taşıyorum."
Annem düşük seviyeli vampirleri mavi alevleriyle yakardı. Soğuk ve acı bir ölümdü bu onlar için. Bayan Matthew bana yaklaşmaya başladı. Korkusuzca bekledim. Beni süzdü ve suratını kırıştırdı.
"Şu haline bak! Üzerin kan içinde, kanatların yanmış ve yüzün berbat halde. Sen kendine hala asil diyebiliyorsan... Neyse saldırın. Tüm gücü sizindir..."
MARCUS LANDERS;
Gözlerimi kapattım ve geriye yaslandım. Dersi elbette dinlemiyordum. Şuan tek düşündüğüm onu savunmasız bir şekilde bıraktığım için duyduğum suçluluk duygusuydu. Kanatları tamamen yanmıştı ve dün bana karşı gelen asi bugün sabah aciz bir şekilde yardımıma muhtaçtı.
Yerimden kalktım ve dersten çıktım. Allen'i bulmalı ve durumu ona anlatmalıydım. Koşarak vampirlerin sınıfının önüne geldim. Kapıyı çalmadan açıp içeriye girdiğimde tıslama sesleri doldu kulağıma. Allen'in onlara hırlamasıyla iş son buldu. Yanıma geldi ve sınıftan çıktık.
"Bir sorun mu var Marcus?"
Sakin bir şekilde konuşuyordu. Olanları anlattığımda da böyle sakin olabilecek miydi?
"Sabah Bayan William'ı ormanda yüzü kan, vücudu yanıklar içinde buldum. Birde tabi tam karşısında saldırmaya hazırlanan bir vampirle."
"Ee ne olmuş?"
Sakinliği beni şaşırtırken gözlerimi kırpıştırdım. Bu da neydi şimdi?
"Kardeşinizden bahsediyorum burada! Bu kadar umursamaz olmayın, yaptığı sadece birkaç hata."
"Boş ver Marcus. O bunu çoktan hak etti."
Arkasını dönüp sınıfa girdiğinde kaldım öyle. Abisi bile endişelenmiyorsa ben niye önemsiyordum. Ah lanet vicdanım. Arkamı dönüp yürümeye başladım. Ne yapmalıydım? Ya hala savunmasız bir şekildeyse, ya sabahki gibi saldırıya uğrarsa...
Koşarak okul koridorlarıdan sonra da okulun ana binasından uzaklaştım. Kapıya geldiğimde kimseyi görememek beni şaşırtsa da hızla dışarıya çıkıp ormanlık alana doğru ilerlemeye başladım. Tanrı yardımcım olur ve onu sağ salim bulurdum.
Onu en son nerede gördüğümü hatırlamaya çalıştım. Sonra havayı kokladım. Tuhaf bir şekilde etraf vampir kokuyordu ve bu kokuya rağmen hafif bir şekilde Bayan William'ın kokusunu alabiliyordu. Koku güçlenene kadar takip ettim. Mavi alevleri fark ettiğim zaman durdum. Bir bayanın kahkahasını duydum. Bu kokuyu biliyordum. Bayan Matthew'di. Bayan William ondan hoşlanmıyordu.
Koşmaya devam ederken, mavi alevler artmaya başladı. Acı bir inleme geldi kulaklarıma ve buna rağmen kesilmeyen bir kahkaha daha atıldı.
Sonunda Bayan William'ı gördüğümde durdum. Kollarından tutularak onun hareketleri kısıtlanmış saçlarından tutalarak kafası gökyüzüne doğru kaldırılmıştı. Derin bir nefes alarak meydana attım kendimi. Bir alfa kurdu ve kurtların lideri olarak yapılan barışı koruyacağıma söz vermişken şimdi göz göre göre bir vampirin -özellikle de asil bir vampirin- ölmesine izin veremem.
"Burada neler oluyor?" Gözlerimi Bayan Matthew'e diktim. "Bana neler olduğunu ve böyle asil bir vampirin neden böyle bir durumda olduğunu açıklamanızı istiyorum."
"Bu yaramaz bayan, okul kurallarına karşı çıktığı için abisi tarafından cezalandırıldı. Gün ortasında okuldan ayrılması sonucu onu ölüme terk edecek kadar kötü bir abi olmalı."
Bunları Allen William mı yapmıştı? Benim dostum dediğim adam. Burada ne haltlar dönüyor bilmiyorum ama karşımdaki kendini beğenmiş bayanın söylediklerini takmayarak bayılmak üzere ve düşük seviyeli vampirler tarafından tutulan Silvia'yı kurtarmak için harekete geçtim. Pençelerimi uzatarak hızla koşup birisinin şah damarına sapladım. Ötekinin karnına attığım pençeyle geri çekilmek zorunda kaldı. Diz çöken Silvia düşerken yakaladım.
"Iyi misiniz Bayan William?"
Gözlerinde gördüğüm minnettarlık ifadesiyle gülümsedim. Onu ayağa kaldırmaya çalıştım. Ama o kalkmadı.
"Ben o okula dönemem. Bu halimle olmaz." dedi o kan şarabı renginde dudaklarından.
"Kimse size ne olduğunu bilmeyecek? Size söz veriyorum. Kanatlarınızın da iyileşmesinin bir yolu olmalı."
Başıyla beni onaylamakla yetindi. Onu kucakladım. Kollarını boynuma dolayıp başını göğsüme yasladı. Karşımda sırıtmakta olan Müdüre hanıma döndüm.
"Eğer ki onun hakkında okuldaki öğrencilerden bir şey duyayım, işte o zaman sarayıma kafatasınızla dönüp, zevkli bir şekilde ondan şarap içerim."
Ağ ağ olmuş kanatlarını vücudunda toplayan Silvia, gözlerini kapatmıştı. Tüm gün uyanık kalmıştı ve yaşadığı olaylar bir vampire -asil bir vampire- göre değildi.
"Bay Landers, teşekkür ederim." dedi ve derin nefesler almaya başladı.
Gülümseyerek ona baktıktan sonra, yüzümü müdüreye çevirdiğimde gülümsemem soldu ve kaşlarımı çatıp, ağzımdan çıkabilecek kelimeleri kendime sakladım. Kucağımda Silvia yürümeye başladım.
Onunla benim aramdaki bir ateşkes olabilirdi. Kurtlara bu kadar önyargılı olmamalıydı.
♡♥♡♥♡♥♡♥♡♥♡♥♡♥♡♥♡♥
Güzel bir bölümle sizlere merhaba.
Okuyanlar ve sonradan görüp okuyacak olanlar lütfen pinkyhappy4'u takip etmeyi unutmayın. Ya da tesaduflerinyazari'nı.
Diğer bölümde görüşmek üzere
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Lisesi
VampireHer zaman sınıf ayrımı olmuştur. İnsanlarda, hayvanlarda hatta biz gibi olan üstü yaratıklarda da. Ben Silvia William. Asil vampirlerden biriyim. Her şey gibi tüm yaratıkların bir arada nasıl yaşadıklarına şahit oldum? Birliktelik için harika basla...