Şiddetli Ağrılar

159 8 4
                                    

           Merhabalar, yine soru işareti dolu bir bölüm ama kafamdaki kurgu açısından böyle olmak zorunda. Merakta bırakmaktan zevk alıyorum. Yorumlarınızı merak ediyorum, yorumsuz bırakmayın beni. Şimdiden teşekkürler :D x

Ekrandaki yazıların beynimde kaç defa yankılandığının farkında değildim, gördüğüm o yüzün kime ait olduğunu bilmediğim gibi. Gerilmekten titreyen vücuduma emir vermekte  başarılı sonuçlanarak , hızla sekmeleri ve bilgisayarı kapatıp hızla yatağa kendimi attım. Gerildiğimi artık vücudumun her noktasından hissedebiliyordum.

’’Geceleri bana kabus yaratan bu yüz kime aitti? Ahh...Saçma bir sitenin saçma uydurmalarıydı işte Duru. Neden bu kadar etkileniyorsun ki?’’ Başımdaki ağrı iç sesim konuştukça daha da acı verici bir hale geldi. Yorganı üzerimden atıp, nefesimi büyük bir solukla dışarı üfledim ardından gözlerimi yumdum. Lanet olsun geçmiyordu. Son kez  ağrıyı zonklayan beynimden uzaklaştırmayı diledim.

Birkaç dakika sonra pes ettim ve bedenimi mutfağa doğru sürükledim. ’’Nereye bıraktım ben bu ağrı kesiciyi.’ ’mutfağı gözlerimle tarayıp çekmecelere doğru ilerledim .İlk çekmecede bulamazken ikinci, üçüncüyle devam ettim.’’Ahh..’’diye inlerken dolapları karıştırmaya başladım. ’’Nerde bu lanet ilaç’’ aramaya söylenmemle devam ederken annemi uyandırdığımı fark ettim.

Mutfak kapısında uykulu gözleriyle dikiliyordu. ’’Son ağrı kesiciyi dün akşam almıştın’’dedi. Ne mükemmel haber ama. Ben burda ağrıdan çatlarken her kelimesi sinirlerimi iki kat daha artıyordu. Ona kızmamın gereksiz olduğunu bugün almam gereken -ama yine unuttuğum- ağrı kesiciyle anladım. Delirdiğim yönündeki algılarım gittikçe güçleniyordu.

‘’Başım’’ inleyerek sandalyeye oturdum .Parmalarımla sertçe şakaklarımı ovmayı deniyordum. Gözyaşlarım  -vakitsiz anlarımın vazgeçilmezleri- belirirken sıkıca gözkapaklarımla sıktım. Annemin sarılmasıyla  tutamayıp yanaklarımı ıslatmalarına izin verdim. Ne olursa olsun anneme kin besleyemiyordum. O hep yanımda olur, sıcak kollarıyla beni sarmalar ‘’Her şey iyi olacak’’ derdi.

‘’Şşşt..Ağlama! İyi olucaksın. Baban Leyla Hanım’lardan ilaç almaya gitti. Biraz dayan.’’ kollarıyla beni daha sıkı sarıp saçlarıma minik bir öpücük kondurdu.

Leyla Hanım yan komşumuzdu .Hemşire olduğundan evinin bir köşeyi eczane gibidir. Küçükken bir yerimi yaraladığımda ağlayarak kapısını çalardım. Yüzünden hiç eksik olmayan o gülümsemesiyle beni karşılardı. Yaralarımı temizler, çikolatalı pudinglerinden  yedirmeden bırakmazdı .Uzun yıllar çocuk sahibi olmayı beklerdiler ama tedaviler olumlu sonuç vermedi .Leyla Teyzede, Kemal Amca’da olmayan çocuklarının hasretinin benle, çevredeki diğer çocuklarla hafifletmeye çalışırlardı.

Babamla Leyla Teyze endişe dolu bir şekilde mutfağa girdiler. Annem su doldurduğu bardakla ilacı bana uzattı. Hala titremeye devam eden elimle ilacı aldım ve birkaç yudum suyla yuttum. Leyla Teyze’ye teşekkür edip yorgun adımlarla odama ilerledim.

Dağınık duran yatağıma yeniden kendimi attım. Migren ağrılarım uykusuzluk ve gerginlik dolu günlerimin vazgeçilmezleri haline gelmişti. Son zamanlarda daha da şiddetli krizlere dönüşüyordu. Kesin çözüm yolu olmasa da ilaçlarla gezmeye başladım. Sürekli çantamda bulundurmaya özen gösteriyordum. Göz kapaklarım yorgunluk dolu bir şekilde kapanırken huzur dolu bir kabus diledim.

Yine bilmediğim yerlerden birindeydim. Etraftaki beyazlık huzur vericiydi. Karşımda labirent gibi büyük duvarlar gördüm. Beyazlıkla ahenk içindeydi. İçimdeki bir şeyler ilerlememi istiyordu. Labirent gibi büyük duvarların arasında ilerledikçe korku salıyordu. İçimdeki boşluk gittikçe bedenime sığmıyor kaburga kemiklerime eziyet ediyordu. Duvarların arasından sıyrılınca yine o mavi gözleriyle kesiştim. Güçlü duruşu, ifadesiz gözleriyle buluşmuş beni eziyordu. Kontrolü elime almayı denedim ‘’Kimsin sen?’’ tiz çıkan sesim her şeyi daha kötü hale sokuyordu. Derin bir nefes aldım. ’’Kimsin dedim kimsin?’’ sesim bir çığlık gibi etrafta yankılandı. Sadece geri dönüp gitti arkasındaki tiz çığlıklarıma rağmen, sadece gitti…

‘’Kimsin söyle?’’ kendimi yatakta titrerken buldum. Annemler merakla odama girdiler. Kollarıyla yine şefkat beni sarıp, başımı göğsüne yasladı. ’’Yine oydu anne yine..’’ hıçkırık dolu ağlamam cümlemi yarıda kesti. ’’Geçti bebeğim, yanındayım korkma’’ kollarımı bedenime daha sıkı sardım. ’’Yoruldum anne. Her gece korku dolmaktan, gecenin bir körü çığlıklar içinde uyanmaktan yoruldum.’’ yine hıçkırıklarla boğuldum.

Güneş doğmaya başlamıştı. İçeri sızan ışıklar odamı yavaşça aydınlatıyordu. Yavaşça yerimden kalkıp içeri sızan ışıklara elimi tuttum. O kadar güzeldi ki birkaç dakika önce yaşadığım her şeyi unutmaya yetiyordu. Annem yerinden kalkıp yanıma geldi. Omuzumdaki saçlarımı geri atıp elini yanağıma indirdi. ’’Günaydın günışığım’’ dedi gülümseyerek. ’’Artık uyusan iyi olur.’’

Yatağıma yeniden yatıp, yorganı üzerime çektim. Bu sefer onu görmeyecektim. O kabuslara bu kadar çabuk teslim olamazdım.

İyi olucaktım.

Kabuslar görmeyecektim

İyi olucaktım…

Mavi RüyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin