Hasta

26 3 1
                                    

Sabah kalktığımda ne
yapacağımı bilmiyordum. En iyisi duş almaktı. Küvete girdiğimde içime bir ürperti sarmıştı duvarlar soğuktu. Üzerime geliyorlar gibiydi.
2 yıl önce
Yatakta annemin o güzel çorbasını içiyordum. Domates çorbası. En sevdiğim çorbalardan biriydi. Hasta olmuştum annemde bana bakıyordu , aslında çok kızmıştı ama sonradan yumuşayıp birdaha yapmamamı söylemişti. Bana kızmazdı. Bazende kızsada benim iyiliğim için olduğunu biliyordum. Çorbamı içtikten sonra annem konuşmaya başladı
" Şimdilik ben sana bakabiliyorum büyüdüğünde kim bakacak sana küçük hanım?" Bu sözler üzerine odamda benim kahkaha sesim duyuluyordu. Gülmüştüm bu duruma
" Benim annem var annemden başka kim bakacak ki? Kimse."

Bu sefer annem gülüyordu. Daha sonra ise ciddileşip düşünmeye başladı . Ona baktığımı görünce hemen aynı tatlı ifadesini takmıştı.
" Hadi sen yat küçük hanım"

deyip alnımdan öpüp odadan çıktı. 
Şimdiki zaman-
İlk defa ağlıyordum. Hıçkıra hıçkıra aģlıyordum. Ağlasam ne olacaktı? Kimse yoktu ki herkes bana uzaktı , benden kaçıyorlardı. Birine elimi uzatsam ona değer versem ona sığınsam neden hep gidiyorlardı? Benim cezam bumuydu ? Neden hep ben mutsuzdum? O küçük çocuklara özeniyordum. Gözlerinden mutluluk akıyordu. Düştükleri için canı acıyordu. Herşeyden habersizlerdi. Gelecekte neler olacaklarını bilmiyordular. Keşke benimde düştüğüm için canım acısaydı. Ya da oyuncaklarım elimden alındığı için ağlasaydım. Daha fazla düşünmeden banyodan çıktım. Üstümü giyindikten sonra evden çıkıp gideceğim okula doğru yürümeye başladım.. Okula geldiğimde güzel bir okula benziyordu. Yem yeşil bahçesi vardı. Bahçenin bazı yerlerinde banklar vardı. Üzerinde ' Kaya Lisesi ' yazıyordu. Girişte koruma vardı , yanına gidip
'' Kayıt işlemleri yerini gösterirmisiniz?" Başı ile onaylayıp onu takip etmemi söyledi. Kayıt işlemleri bittiğinde okul forması almak için mağazaya gittim. Formalar siyah bir etek ve üstüne beyaz gömlekli kravat vardı. Boyum uzun olduğu için tam oluyordu. Formaları alıp uçurumun kenarına gittim.Buraya neden geldiğimi hiç bilmiyordum . Ayak seslerim duyuluyordu sadece. Tok seslerdi. Ayak seslerimde benim gibi hiç bir şey belli etmiyordu.  Uçurumun kenarına geldiğimde poşetleri yere bırakıp hırkamı çıkardım. İşte şimdi özgürdüm , ölebilirdim . Kollarımı yana açıp rüzgarın bedenimi savurmasını bekledim. Kara bulutlar bana bakıyorlardı. Ne yapacağımı merak ediyor gibiydiler. Onlarda beni anlamıyorlardı. Beni anlayan tek şey toz pembe hayallerimdi galiba. Hayaller , gerçek olmayan şeylerdi. Bize umut verirlerdi sadece. Bizde onun evrenindeydik özgürdük orada istediklerimizi yapabiliyorduk. Kimse bize karışmıyordu. Çünkü akıllıydılar. Gerçekleşmeyeceğini biliyorlardı. Demiştimya  biz hayallerimizin evrenindeydik. O kadar inanmıştıkki hayallerimize , gerçekleşeceğini sanıyorduk. Yine yanılıyorduk. Rüyadan uyandığımızda ise anlıyorduk.. Gerçek olmayacağını anlıyorduk. Biz böyleydik. İlk önce inanıp daha sonra üzülüyorduk...

ESİNTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin